Haber Detayı
Süper güç yarışında korkutan rapor: DF-31 füzeleri ne anlama geliyor?
Çin’in yer altı silolarındaki hareketlilik, küresel güç dengelerini sarsacak bir boyuta ulaştı. 11 bin kilometre menzilli füzelerin fırlatılmaya hazır hale gelmesi, nükleer yarışta yeni bir perdenin açıldığını gösteriyor. İşte dev cephaneliğin gizlendiği o stratejik bölgeler.
Pentagon’un ABD Kongresi’ne sunduğu son rapor, küresel güvenlik dengelerinin ne kadar hassas bir noktaya geldiğini gözler önüne seriyor. 23 Aralık tarihli raporda yer alan bilgilere göre Çin, olası bir topyekün savaş durumunda Amerika Birleşik Devletleri topraklarına ulaşabilecek kapasiteye sahip 100’den fazla uzun menzilli nükleer füzeyi fırlatılmaya hazır hale getirdi.Rapora göre bu füzeler, Çin’in kuzey ve batısındaki ıssız bölgelerde bulunan yer altı silolarına yerleştirilmiş durumda.
Özellikle Xinjiang, Gansu ve İç Moğolistan gibi stratejik noktalarda tespit edilen 320 civarındaki füze kuyusunun bir kısmının şimdilik boş tutulduğu tahmin ediliyor.
Bu durumun, düşman kuvvetlerini şaşırtmak ve füzelerin tam konumunu gizlemek için başvurulan bir taktik olması mümkün.DF-31 tipi kıtalararası balistik füzelerin dikkat çeken en önemli özelliği katı yakıt kullanıyor olması.
Bu teknik detay, füzelerin eski nesil sıvı yakıtlı modellere kıyasla çok daha hızlı bir şekilde ateşlenebileceği anlamına geliyor.
Yaklaşık 11 bin kilometrelik bir uçuş menziline sahip olan bu silahlar, Çin’deki fırlatma rampalarından havalandığında ABD anakarasının büyük bir bölümünü vurabilecek güce sahip.
Çin ordusu, 2024 yılında Pasifik Okyanusu’na gerçekleştirdiği denemeyle bu kapasitesini zaten dünyaya kanıtlamıştı.
Pentagon yetkilileri, Çin'in nükleer cephaneliğini 2030 yılına kadar 1000 savaş başlığının üzerine çıkarmayı planladığını ve her yıl envanterine yaklaşık 100 yeni başlık eklediğini belirtiyor.Bölgesel hakimiyet ve küresel süper güç hedefiPekin yönetiminin bu devasa askeri hazırlığı sadece bir savunma stratejisi olarak görülmüyor.
Rapor, Çin’in 2049 yılına kadar dünyanın tek süper gücü olma yolunda ilerlediğini ve 2027 yılına kadar Tayvan’ı işgal etme veya abluka altına alma konusunda ordusunu hazır hale getirmeyi hedeflediğini vurguluyor.
Çin Komünist Partisi için ekonomik büyüme ve toprak bütünlüğü taviz verilmez “kırmızı çizgiler” haline geldi.
Özellikle ABD’nin Asya’da Japonya, Güney Kore ve Filipinler ile kurduğu ittifaklar Pekin tarafında ciddi bir huzursuzluk yaratıyor ve bu durum nükleer silahlanma yarışını daha da körüklüyor.Tüm bu gerilime ve silahlanma hamlelerine rağmen diplomasi kanallarının hala açık tutulmaya çalışılması teselli edici bir detay.
Beyaz Saray ve Pentagon, nükleer bir felaketin önüne geçmek adına Çin ordusuyla iletişim kanallarını genişletmeyi hedefliyor.
Mevcut küresel tabloya bakıldığında, dünya genelindeki yaklaşık 12 bin nükleer başlığın büyük çoğunluğu hala Rusya ve ABD’nin elinde bulunsa da, Çin’in bu sessiz ve derinden gelen yükselişi dengeleri kalıcı olarak sarsıyor.
Pentagon, Çin’in nükleer programına dair endişe seviyesi hakkında daha fazla yorum yapmaktan kaçınsa da, hazırlanan raporun içeriği durumun ciddiyetini açıkça ortaya koyuyor.