Haber Detayı
Amortili yıllar…
Amortili yıllar…
Her yıl aynı bekleyiş, aynı heyecan ve ardından gelen alışıldık bir düş kırıklığı.
Ve teselliyi amortide bulan yeni yılın ilk günleri… Bir bilet, bin umut ve derken bilinen şeyler… Ya da “size de çıkar” ın diğer yıla ertelenen düşleri… Abbas Kiarostami’nin sevdiği ezgideki gibi “”bir hayat umutlanmakla geçti, bir hayat daha lazım bize…” Bizlere dokunmayan hayatın hep dokunduklarını dolarız dilimize.
Acaba kime çıktı milyonlar?
Yoksula çıksa seviniriz, iyi olmuş garibana diye.
Varlıklı birilerine çıksa… Bir kez daha küser gibi oluruz hayata.
Bildik, defalarca yineledik bir hikâye amma bir kez daha anlatmaktan keyif alıyorum.
Belki de çıkmayan ikramiyenin yarattığı bir züğürtlük tesellisi… Ya da öyle bir şey… Cevat Şakir ya da namı-ı diğer Halikarnas Balıkçısı’na sormuşlar: “Büyük ikramiye size çıksa ne yaparsınız?” diye.
Hiç düşünmeden yanıt vermiş; dünyanın en kârlı ticaretini yaparım demiş.
Neyin ticareti diye sorulduğunda da yoksullara dağıtıp sevinç satın alırım demiş… Milli Piyango’dan çıkan her bir ikramiye miktarı ne olursa olsun hayatın bizlere verdiği bir bonus gibi bir şey…Ancak yoksulun umutları yetmiyor puanları biriktirmeye… Talih kuşu bile biliyor konacağı yeri… Yıllar yılı garibanlara çıkan büyük ikramiyelerinin de -ne garip bir yazgıdır ki- refahtan çok sefaleti getirdiğini de biliyoruz… O kadar çok örneği var ki, orası da bir başka hikâye… Geçmiş zamanlarda bir hamal, bir ayakkabı boyacısı ve de bir diğer gariban vatandaşlarımıza çıktığında büyük ikramiye, ne yapmışlar ilk olarak biliyor musunuz?
Önce eşlerini boşamışlar, Sanki yoksulluklarının tek nedeni onlarmış gibi… Ya da paranın götüreceği hazzın engelli olur diye… Siz de okumuşsunuzdur gazetelerde.
Yanılmıyorsam Tekirdağlı bir ayakkabı boyacısına talih kuşu bir kez değil, üç yıl içinde iki kez konmuş başına… Önce boşamış eşini sonra da düşmüş büyük kentine yoluna…Bar, pavyon kadın vs derken hem kendini hem de parasını tüketmiş.
Dönmüş evine…Derken bir büyük ikramiye daha.
Hayattan ders alacağına yine ders vermiş hayata… Hem de aynı mekanlarda… Sonrası tamtakır, “hayat harcadı beni” diye tekrar dönmüş evine.
Ne diyelim, bir hayat birilerine çok bile… Kısacası çıkınca da olmuyor, çıkmazsa da… Arafta kalıyor insan.
Sezai Karakoç’un dediği gibi “Neyse ki yarın var….
Umutların en sevdiği gün…” Siz yine de, “bu yıl da amortisiz geçti” diye sakın ha üzülmeyin… Gelecek yıl Allah kerim… Gönlünüzce nice yıllara…