Haber Detayı

Piyasalar siyasi gelişmelerle dalgalandı: İşte ekonomide 2025'in bilançosu
Ekonomi nefes.com.tr
31/12/2025 11:01 (2 saat önce)

Piyasalar siyasi gelişmelerle dalgalandı: İşte ekonomide 2025'in bilançosu

2025, kur ve borsada sert dalgalanmaların yaşandığı, Merkez Bankası’nı piyasaya art arda müdahalelere gittiği bir yıl oldu. Siyasi belirsizlikler, küresel riskler ve enflasyon gelişmeleri bu yıl öne çıkan gelişmeler oldu. İşte ekonomide 2025'in bilançosu...

SERKAN ÜSTÜN / NEFES2025 yılı, Türkiye ekonomisi açısından siyasi gelişmelerin finansal piyasalar üzerindeki etkisinin ser bir şekilde hissedildiği, para politikasında yön değişimlerinin yaşandığı ve küresel belirsizliklerin iç dinamiklerle birleştiği bir yıl olarak kayıtlara geçti.2025'in kırılma noktası ise kuşkusuz 19 Mart'ta Ekrem İmamoğlu'na yapılan operasyon oldu.

Siyasi çalkantılar nedeniyle döviz kuru ve borsada sert dalgalanmalar görüldü.

Bu dönemde Merkez Bankası hem kur hem faiz cephesinde art arda müdahalelere yönelmek zorunda kaldı.Küresel tarafta ise ABD’de artan tarifeler, jeopolitik riskler ve Fed’in faiz adımları, 2025’i ekonomi açısından kırılgan dengelerin ön planda olduğu bir yıla dönüştürdü.MERKEZ’DEN KUR MÜDAHALESİ19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve bu gelişmenin yarattığı siyasi belirsizlik finansal piyasalarda sert tepkilere yol açtı. 19 Mart'ın ardından Türk lirası dolar karşısında hızlı değer kaybetti ve Borsa İstanbul’da sert satış dalgası görüldü.2025 yılı başında dolar/TL kuru ocak ayında yaklaşık 35,3–35,8 civarında işlem görüyordu.

Yılın en düşük seviyeleri bu dönemde kaydedilmişti. 19 Mart'ın ilk etkisiyle, dolar kuru yüzde 10 artarak 41 TL'ye fırladı.

Sonrasında kur Merkez Bankası'nın müdahalesi ile dengelendi.

Mart ortalarında kırılgan piyasa ortamında dolar kuru 37 lira seviyesine kadar yükseldi.Bu dönemde Merkez Bankası döviz kuru baskısını hafifletmek için yüklü miktarda döviz rezervi satışına (yaklaşık 52 milyar dolar) gitmek zorunda kaldı.

Bu müdahale liranın çöküşünü bir miktar yavaşlattı, ancak piyasalarda risk algısı yüksek seyretti.Nisan ve Mayıs dönemlerinde dolar/TL kuru 37,9 – 39,1 aralığında seyretti.

Haziran ayının sonuna doğru kur ortalamaları 39,2–39,8 civarına çıktı. 2025’in son döneminde dolar kuru TL karşısında yıl içi zirvesine geldi ve yıl sonunda 43 seviyesinin hemen altında işlem gördü.Yıl boyunca Türk lirası dolar karşısında yüzde 20’nin üzerinde değer kaybetmiş oldu.

Merkez Bankası 19 Mart sonrasında rezervlerden 50 milyar doların üzerinde satış yaparken rezervler sonraki aylarda altın fiyatlarındaki değerlenme ve döviz alımlarının etkisiyle artışa geçti.BİR MÜDAHALE DE FAİZE19 Mart döneminde enflasyon beklentilerindeki belirsizlik ve kurdaki dalgalanma Merkez Bankası’nın para politikası duruşunu yeniden değerlendirmesine neden oldu, rezervler ve risk primi göstergeleri de kur volatilitesini etkiledi.Benzer şekilde piyasayı sarsan bir diğer gelişme Gürsel Tekin’n 2 Eylül 2025 tarihinde, mahkeme kararıyla tedbiren ve geçici olarak CHP İstanbul İl Başkanlığı görevine getirilmesi oldu.Kayyum kararıyla mevcut yönetim görevden alınıp kayyum ataması yapılması, siyasi belirsizliği artırdı ve piyasa algısında negatif yansımalara neden oldu.BORSA SİYASİ GELİŞMELERLE DALGALANDIBu dönemde Borsa İstanbul’da sert satışlar yaşanırken, kamu bankaları da döviz piyasasında TL’ye destek amacıyla müdahalelerde bulundu.

Bu gelişme de döviz kuru ve enflasyon beklentileri üzerinde ek baskı yarattı.19 Mart’ta İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve siyasi belirsizlik piyasaların hızla değer kaybetmesine yol açtı.19 Mart döneminde endeks içinde bankacılık, holding gibi ana sektörlerde kayıplar derinleşti, hatta devre kesici birkaç kez tetiklendi.

Bu sert satış dalgası sırasında Türk lirası değer kaybetti ve risk algısı arttı.

Aynı dönemde yabancı yatırımcılar hisse senetleri ve tahvil piyasasında yoğun satış gerçekleştirdi.Eylülde ise CHP İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik mahkeme kararı ve kayyum ataması gibi siyasi gelişmeler de ilerleyen aylarda Borsa İstanbul’da benzer duyarlılık yarattı.Yatırımcılar siyasi belirsizlikle fiyatlama yaparken endeksler kısa süreli dalgalanmalar ve satış baskısı gördü, bazı günlerde sert düşüşler yaşandı ve devre kesiciler çalıştı.

Ayrıca küresel piyasalardaki risk yükselişi gibi dış etkenler de zaman zaman Borsa İstanbul’u etkileyerek dalgalı seyrin istikrarsızlaşmasına katkı sağladı.2025 YILI ENFLASYON GELİŞMELERİMerkez Bankası 2025’in ilk yarısında önce aralık-mart döneminde politika faizini düşürme eğilimiyle yüzde 47,5’ten yüzde 42,5 seviyelerine indirdi.

Yılın ilk faiz indirimi 23 Ocak’ta başladı, ardından 6 Mart’ta yeni bir indirim geldi.

Ancak 19 Mart sonrası piyasa baskısı ve kurdaki oynaklık üzerine Nisan’da politika faizi geçici olarak yüzde 46’ya yükseltildi ve bu yüksek seviyede sabit tutuldu.Yaz aylarından itibaren dezenflasyonun devam etmesi ve enflasyon görünümündeki iyileşmeye paralel olarak TCMB tekrar faiz indirimlerine döndü.

Politika faizi yüzde 46’dan yüzde 43’e indirildi.

Sonrasında eylülde yüzde 40,5’e, ekimde yüzde 39,5’e ve aralık sonunda yüzde 38 seviyesine kadar art arda indirimler yapıldı.2025, yüksek faizleri 2025’te enflasyon yılı yüksek ama düşüş eğilimli bir patikayla başladı.

Ocak ayında yıllık TÜFE yaklaşık yüzde 42 seviyesindeydi ve özellikle yılın ilk aylarında ücret ayarlamaları, hizmet fiyatları ve geçmiş kur geçişkenliği aylık artışları görece yüksek tuttu.

Buna rağmen baz etkilerinin devreye girmesiyle birlikte ilk çeyrekten itibaren yıllık enflasyonda aşağı yönlü bir eğilim oluştu.

Mart–Nisan döneminde aylık artışlar hâlâ görece yüksek seyretse de yıllık oran kademeli olarak yüzde 40’ın altına geriledi.Yılın ikinci yarısında dezenflasyon daha belirgin hale geldi.

Yaz aylarından itibaren aylık TÜFE artışları kademeli olarak yavaşladı; hizmet enflasyonu yüksekliğini korusa da mal gruplarında fiyat artış hızları düştü.

Sonbahar aylarında yıllık enflasyon %33–34 bandına, Kasım itibarıyla ise yaklaşık %31 seviyesine kadar geriledi ve yılın en düşük düzeyleri görüldü.KÜRESEL EKONOMİYE TARİFELER DAMGA VURDUKüresel tarafta ise Donald Trump’ın 2025’te Beyaz Saray’a dönüşü, küresel ticarette “tarifelerin yılı” olarak tanımlanan yüksek belirsizliğin olduğu bir dönemi başlattı.

Trump yönetimi, Çin başta olmak üzere Kanada, Meksika ve Avrupa Birliği’ne yönelik geniş kapsamlı gümrük vergilerini hem ekonomik koruma hem de diplomatik pazarlık aracı olarak kullandı.Yıl boyunca sık sık uygulanıp askıya alınan bu tarifeler, küresel ticaret ortamını dalgalı hale getirirken ABD’nin ortalama etkin tarife oranı yüzde 16,8’e çıkarak 1935’ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. “Kurtuluş Günü” olarak ilan edilen 2 Nisan’da karşılıklılık esasına dayalı yeni tarifeler devreye sokuldu.

Çin ile tarife oranları yüzde 145’e kadar tırmanırken, daha sonra sağlanan geçici ateşkesle bu oranlar sınırlı süreyle düşürüldü.

Süreç boyunca ABD, AB, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerle ikili anlaşmalar yaparken, bazı ülkelere yüzde 10 ile yüzde 50 arasında değişen oranlarda yeni tarifeler uyguladı.Bu dönemde Dünya Ticaret Örgütü küresel mal ticaretinde büyümenin zayıf kalacağını öngörürken, IMF belirsizliğin 2026’ya kadar sürebileceği uyarısında bulundu.Öte yandan ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 2025 içinde enflasyondaki yavaşlamaya paralel olarak faiz indirim sürecine girmesi, küresel finansal koşulları kısmen rahatlatsa da tarifeler ve jeopolitik risklerin yarattığı belirsizlik nedeniyle bu gevşemenin gelişmekte olan ülkelere yansıması sınırlı ve dalgalı kaldı.DÜŞÜK FAİZ VE JEOPOLİTİK RİSKLER GÜVENLİ LİMANA YÖNELİMİ ARTIRDIABD Merkez Bankası (Fed) 2025’e politika faizini yüzde 5,25–yüzde 5,50 aralığında başlattı.

Yıl içinde enflasyondaki yavaşlamaya paralel olarak kademeli indirimlerle faizi yüzde 4,25–yüzde 4,50 bandına kadar çekti.

Ancak indirimlerin belirsiz kalması, Trump ve Fed Başkanı Jerome Powell arasındaki gerilimler varlık fiyatlarını etkiledi.Küresel ekonomide ABD’nin ticaret politikaları ve artan jeopolitik riskler, 2025 boyunca büyüme beklentileri, finansal piyasalar ve sermaye akımları üzerinde belirgin baskılar yarattı.

ABD’nin özellikle Çin ve bazı stratejik sektörlere yönelik gümrük tarifelerini artırması ve ticaret kısıtlamalarını genişletmesi, küresel ticaret hacmini zayıflatırken maliyet enflasyonu riskini canlı tuttu.ALTIN REKOR ÜSTÜNE REKOR KIRDIAynı dönemde jeopolitik risklerin artması (Orta Doğu’daki gerilimler, Rusya-Ukrayna savaşının sürmesi, Asya-Pasifik’teki tansiyon) enerji ve emtia fiyatlarında oynaklığı yükseltti ve enflasyon beklentilerinin kalıcılığına dair endişeleri besledi.

Altın ve gümüş gibi güvenli limanlara yönelim ise güçlendi.Bu belirsizlik ortamında yatırımcıların güvenli liman arayışı belirgin biçimde güçlendi ve bu talep artışı altın fiyatlarını rekor seviyelere taşıdı.

ABD tarifeleri, jeopolitik riskler ve piyasa oynaklığına paralel olarak merkez bankalarının da alımlarını sürdürmesi, ons altını tarihi zirvelere taşıdı.

Böylece altın, 2025’te hem portföy koruması hem de riskten kaçışın en net göstergelerinden biri haline geldi.Tüm bu gelişmelerle birlikte 2025, ekonomi açısından siyasi risklerin, sıkı para politikasının ve küresel belirsizliklerin iç içe geçtiği bir yıl oldu.

İlgili Sitenin Haberleri