Haber Detayı

Birleştirici Ruhun Üç Sembolü: Hacı Bektaş-ı Velî, Atatürk ve Haydar Baş
İsmail çetin haber3.com
31/12/2025 14:30 (2 saat önce)

Birleştirici Ruhun Üç Sembolü: Hacı Bektaş-ı Velî, Atatürk ve Haydar Baş

İsmail Çetin yazdı: Birleştirici Ruhun Üç Sembolü: Hacı Bektaş-ı Velî, Atatürk ve Haydar Baş

Tarih boyunca Türk milletinin en büyük gücü, ayrıştırmak değil; birleştirmek olmuştur.

Bu millet, farklı inançları, mezhepleri, kültürleri ve yaşam tarzlarını çatışma sebebi değil; birlikte yaşamanın zenginliği olarak görmüştür.

Türk tarihinin derinliklerine inildiğinde, bu birleştirici ruhun belirli şahsiyetler etrafında sembolleştiği görülür.

Hacı Bektaş-ı Velî, Mustafa Kemal Atatürk ve Prof.

Dr.

Haydar Baş, farklı çağlarda yaşamış olmalarına rağmen aynı istikamete yürümüş üç büyük isimdir.

Bu istikamet; milletin bütünlüğü, kardeşlik ruhu ve devletin bekasıdır.Bu metin; bu üç ismi aynı fikrî ve tarihî çizgide ele alan, onları birbirinden koparmadan, aynı medeniyet yürüyüşünün halkaları olarak değerlendiren bir bakış açısını ortaya koymayı amaçlamaktadır.Hacı Bektaş-ı Velî: Anadolu’nun Manevî MayasıHacı Bektaş-ı Velî, Anadolu’ya yalnızca bir tasavvuf anlayışı değil; bir birlikte yaşama ahlâkı kazandırmıştır.

Onun irfanı, ayrıştıran değil; birleştiren bir irfandır. “İncinsen de incitme” düsturu, Anadolu’nun ruhuna işlemiş; farklı inanç, dil ve kültürleri insan ortak paydasında buluşturmuştur.Bektaşî irfanı; korkuya değil sevgiye, şekle değil manaya, dışlayıcılığa değil kucaklayıcılığa dayanır.

Bu anlayış, Türk milletinin töresiyle tabii bir uyum içindedir.

Çünkü Türk töresi de insanı hor görmez, adaleti esas alır, zulmü reddeder.Hacı Bektaş-ı Velî’nin etkisi yalnızca tekkelerle sınırlı kalmamış; köy odalarına, ocak başlarına, fetihlere ve yurt tutma mücadelesine taşınmıştır.

Gazi dervişler ve abdallar, Anadolu’nun İslamlaşmasını aynı zamanda Türkleşme ve vatanlaşma sürecine dönüştürmüştür.Atatürk: Birliği Devlet Aklına DönüştürmekGazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin tarihindeki en büyük toparlanışın lideridir.

O, milleti mezhep, meşrep ve sınıf farkı gözetmeden bir araya getirmiş; Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak bu birliği hukuk zeminine taşımıştır.Atatürk’ün aklı, Batı taklitçiliği değil; milletin tarihinden, irfanından ve gerçekliğinden süzülmüş bir devlet aklıdır.

Onun “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözü, bir siyasî slogan değil; derin bir medeniyet iddiasıdır.“Atatürk, dini milletin hayatından çıkarmayı değil, dini istismardan arındırmayı amaçlamıştır.

Akıl ve bilimi rehber edinmesi, İslâm’ın özüne dönüş çağrısı niteliğindedir.

Bu yaklaşım, Bektaşî irfanının, bir düşünceyi sorgulamadan ve eleştirmeden kesin doğru olarak kabul etme tutumuna karşı duruşuyla doğal bir uyum içindedir.”Cumhuriyet: Kardeşliğin Hukuka DönüşmesiCumhuriyet, Türk milletinin başına konmuş yabancı bir rejim değildir.

O, milletin tarihî ve manevî birikiminin modern bir devlet biçimine dönüşmüş hâlidir.

Ülkemizin garantörü olan Cumhuriyet; kula kulluk anlayışını reddeder, yurttaşlık bilincini esas alır.Laiklik, din düşmanlığı değil; inanç özgürlüğünün teminatıdır.

Bu ilke sayesinde inanç, devlet baskısından; devlet de din istismarından korunmuştur.Haydar Baş: Birliğin Çağdaş Fikrî SavunucusuProf.

Dr.

Haydar Baş, Türk milletinin tarihsel birliğini ve manevi bütünlüğünü çağımıza taşımayı amaçlayan bozmadığı ezber kalmayan özgün bir fikrî mücadelenin öncüsü olmuştur.

Onun düşüncesinde, millet sadece bir coğrafya veya etnik kimlik meselesi değildir; aynı zamanda ortak değerler, tarihî bilinç ve manevi bağlarla örülmüş bir varlıktır.Haydar Baş, Alevî–Sünnî ayrımlarının tarih boyunca milletin birliğine yönelik en büyük tehditlerden biri olduğunu vurgulamış; bu ayrımı derinleştiren tüm kimlik siyasetine karşı durmuştur.

Bu anlayışla, Ehl-i Beyt sevgisini ve saygısını Türk milletinin ortak paydası olarak savunmuş, farklı inanç gruplarını bir araya getiren bir birlik vizyonu ortaya koymuştur.Haydar Baş’ın fikrî mücadelesi sadece dini veya mezhebi bir perspektifle sınırlı değildir; aynı zamanda millî bilinç ve toplumsal bütünlüğe yöneliktir.

Ona göre, Türk milleti ancak ortak tarihî mirasına, kültürel değerlerine ve inanç birliğine sahip çıkarak çağdaş dünyada güçlü ve bağımsız kalabilir.

Bu bağlamda, milletin ayrıştırıcı etkenlerden korunması, kimlik siyasetine karşı alınacak tutum ve millî dayanışmanın güçlendirilmesi, Haydar Baş’ın savunduğu temel değerler arasında yer alır.Bir başka önemli husus, Haydar Baş’ın birliği sadece teorik değil, pratik bir sorumluluk olarak görmesidir.

Ona göre; toplumsal ilişkilerde, eğitimde, kültürel hayatta ve siyasette birliği esas alan bir yaklaşım benimsenmediği sürece milletin gücü parçalanmaya mahkûmdur.

Bu nedenle, onun fikirleri günümüz Türkiye’sinde hem sosyal hem de siyasi bir rehber niteliği taşır.Sonuç olarak, Haydar Baş’ın çağdaş fikrî savunusu; mezhep farklılıklarını öne çıkarmayan, ortak tarih ve inanç değerlerine dayanan, millî birlik ve kardeşliği merkeze alan bir perspektif sunar.

Bu perspektif, Türk milletinin geçmişten gelen derin köklerini geleceğe taşıyan ve çağın gereklerine uygun bir fikir dünyası oluşturur.Üç İsim, Tek İstikametHacı Bektaş-ı Velî, Atatürk ve Haydar Baş; farklı çağlarda yaşamış olsalar da aynı hedefe yürümüşlerdir.

Bu hedef; birlik, kardeşlik içinde milletin bütünlüğü ve devletin bekasıdır.Biri irfanla, biri devlet aklıyla, biri fikrî mücadeleyle aynı hakikati savunmuştur: Türk milleti ayrıştırılarak değil, birleştirilerek ayakta kalır.Birlik Olmadan Dirlik OlmazTürk milletinin kurtuluş reçetesi yeni değildir.

O reçete, tarihimizin derinliklerinde mevcuttur.

İrfansız akıl kördür.

Akılsız irfan savruktur.

İrfan ve akıl birleştiğinde ise ortaya güçlü bir devlet ve diri bir millet çıkar.Hacı Bektaş-ı Velî, Atatürk ve Haydar Baş çizgisi; bu hakikatin tarih boyunca farklı biçimlerde dile gelmiş ifadesidir.

İlgili Sitenin Haberleri