Haber Detayı

Filozof Slavoj Zizek'ten kıyamet senaryosu: 'Milyonlar Türkiye'ye gelir'... 'Yeni komünizm' çağrısı
Dünya odatv.com
31/12/2025 13:04 (5 saat önce)

Filozof Slavoj Zizek'ten kıyamet senaryosu: 'Milyonlar Türkiye'ye gelir'... 'Yeni komünizm' çağrısı

Filozof Slavoj Zizek’e göre günümüzün hayatta kalma mücadelesi tek bir noktada yoğunlaşıyor: Tahran. Küresel krizlerin sembolü olarak gördüğü İran'ın başkenti, suyun tamamen tükeneceği 'Sıfır Günü'ne doğru geri sayım yapıyor. Zizek'e göre çözüm, 'yeni bir komünizm' anlayışından geçiyor.

İran genelinde derinleşen su krizi, yalnızca Tahran’la sınırlı değil.

Ülkenin büyük bir bölümünde talep, doğal kaynakları aşmış durumda.

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, başkentin taşınması ve yaklaşık on milyon kişinin tahliyesi ihtimalini gündeme getiriyor.

Krizde doğrudan etken, altı yıldır süren şiddetli kuraklık.

Yağmur mevsimlerinde bile yeterli yağış alınamıyor.

Buna, su yoğun tarım uygulamaları ve su ile enerjiye verilen sübvansiyonlar eklenince yeraltı su kaynakları hızla tükeniyor.“SU MAFYASI” İDDİASIFreitag'in haberine göre, Zizek’in aktardığına göre İran’daki Devrim Muhafızları’nın bir “su mafyası” kurduğu ileri sürülüyor.

Büyük kentlerde yoğunlaşan ekonomik faaliyetler de mevcut su kaynakları üzerindeki baskıyı artırıyor.KENT ÇÖKERKEN ALTYAPI DAĞILIYORYeraltı suyu kaybı, Tahran Platosu’nun bazı bölgelerinde çöküntülere yol açıyor.

Bu çökme eşit olmadığı için kentin su ve kanalizasyon sistemi parçalanıyor.

Hasar gören yeraltı borularından gaz sızıntıları meydana geliyor.

Yağışlar geri dönse bile, depolama kapasitesi düştüğü için yeraltı suyu eskisi kadar birikemiyor.NETANYAHU'DAN ALAYCI TUTUMPeki bu eski ve bilinen sorun neden birdenbire küresel haber oldu?

Zizek konuya dair şunları söylüyor:"Batı bunu, (bu sefer insani müdahale kılıfı altında) başka bir İsrail-Amerikan saldırısının yolunu açmak için mi kullanıyor?

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İranlılara rejime karşı ayaklanmaları halinde İsrail'in su kıtlığı sorununu çözmek için uzmanlar göndereceğini vaat ederek durumu alaycı bir şekilde istismar etti.Yağmur için toplu dualar düzenlemenin yanı sıra, rejim atmosfere büyük miktarda kimyasal tuz püskürtme gibi tartışmalı bir strateji izledi.

Ancak güvenilir bir şekilde yağmur üretmek yerine, bu "bulut tohumlama" bitki örtüsünü öldürme ve nefes almayı zorlaştırma tehdidi oluşturuyor.

İnsanlar giderek daha fazla evde kalıyor ve İran toplumu çözülmeye başlıyor.BAŞKENT Mİ TAŞINACAKBaşkentin taşınması planına gelince, Pezeshkian'ın açıklamaları belirsiz.

Nüfusun çoğunluğunu mu yoksa sadece hükümet yönetimini mi kastediyor?

Eğer ikincisi gerçekleşirse, geride kalan milyonlarca insana ne olacak?

Eğer birincisi gerçekleşirse, böyle bir hamle yıllar sürecek ve devleti sürdürülemez bir mali yükle karşı karşıya bırakacak; üstelik altta yatan sorunu çözmeden.TÜRKİYE'YE TAHLİYE YAŞANIR MIİran, su sorunlarıyla karşı karşıya kalan tek ülke değil.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Tahran'daki insanlar paniğe kapılmış durumda.

Şehrin kuzeyindeki otoyollar, hâlâ yeterli suyun bulunabileceği Hazar Denizi bölgesine ulaşmaya çalışan arabalarla dolu.

Peki ya bu binlerce tahliye edilen insan milyonlara ulaşırsa ne olur?

Türkiye ilk akla gelen yer olur, ardından Avrupa gelir.

Peki ya Körfez bölgesinin zengin Arap devletleri?

İran'ın yakın komşularının neden daha fazla yardım sağlaması beklenmiyor?Su krizi doğal nedenler ve siyasi yanlış adımların bir karışımından kaynaklansa da, İran yalnız değil.

Komşu Afganistan, su kıtlığına doğru giden Kabil'e su yönlendirmek için büyük ölçekli sulama projeleri yürütüyor.

Bu tür projeler tartışmalı, çünkü başka yerlerdeki su kaynaklarını, hatta sınır ötesi su kaynaklarını bile etkileyebilirler.

İşte bu yüzden, varlığı Nil'e bağlı olan Mısır, Etiyopya'nın baraj projelerine şiddetle karşı çıkıyor.Peki ne yapılmalı?

Somut bir önerim olmasa da, genel çözüm şu gibi görünüyor...ÇÖZÜM TARTIŞMASI: DÜNYA BİR TÜR KOMÜNİZME İHTİYAÇ DUYACAKPeki ne yapılmalı?

Somut bir önerim olmasa da genel çözüm açık görünüyor: Dünya bir tür komünizme ihtiyaç duyacak. 20. yüzyılın "gerçekte var olan sosyalizmi"nden bahsetmiyorum, çok daha açık ve temel bir şeyden bahsediyorum.Uygar bir toplum olarak hayatta kalmamız tehdit edildiğinde, tek seçenek büyük ölçekli bir olağanüstü hal ilan etmektir.Ne otoriter devletler, ne çok partili demokrasiler, ne de tabandan gelen demokratik öz örgütlenmeler İran'ın karşı karşıya olduğu gibi sorunlarla başa çıkabilir.

Uygar bir toplum olarak hayatta kalmak tehdit edildiğinde, tek seçenek büyük ölçekli bir olağanüstü hal ilan etmektir ki bu da fiilen bir savaşa denk gelir; başka bir devlete karşı değil, kendi ülkemizdeki krizden sorumlu olanlara karşı bir savaş.ÜTOPİK MİOlağanüstü hal ne piyasaları ortadan kaldırmalı ne de her şeyi millileştirmeli; ancak kamu denetimini uygulamalı ve acil durumun nedeni ile doğrudan bağlantılı olan sosyal yaşam alanlarını düzenlemelidir.

Bu durumda, bu su dağıtımını kontrol etmek anlamına gelir.

İran'da "su mafyası" derhal dağıtılmalıydı.Devlet gücü (ki en hızlı hareket edebilir) daha sonra yerel düzeyde örgütlenmiş dayanışma eylemleri ve çok daha güçlü uluslararası işbirliği biçimleriyle desteklenmelidir.

Ütopik mi?

Kesinlikle değil.

Gerçek ütopya, bu tür önlemler olmadan hayatta kalabileceğimize inanmaktır."Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri