Haber Detayı

Türk romanlarında anlatılanlar: Osmanlı'da yılbaşı... Ahmet Mithat Efendi'den Halit Ziya'ya örnekler
Kültür - sanat odatv.com
31/12/2025 19:39 (3 saat önce)

Türk romanlarında anlatılanlar: Osmanlı'da yılbaşı... Ahmet Mithat Efendi'den Halit Ziya'ya örnekler

Osmanlı’da yılbaşı konusu, Türk romanlarında doğrudan adlandırılmıyor, dönem eserlerinde “31 Aralık gecesi” ve/veya “yılbaşı kutlaması” diye geçen sahneler yok. Özellikle Tanzimat sonrası Türk romanında yılbaşının yarattığı zaman duygusu, şehir ritmi ve Batılı hayat temposu açıkça hissediliyor.

Yani her ne kadar adıyla belirtilmese de yılbaşına özgü zaman, mekan ve ruh halini anlatan örneklere rastlamak mümkün.Osmanlı Türk romanı, Batılılaşmayı bir ritüel ya da takvim değişimi üzerinden görmüyor: Daha çok gündelik hayatın hızlanması, eğlence mevsimlerinin yoğunlaşması ve şehirli zamanın dönüşmesi üzerinden bir tartışma görülüyor.

Yılbaşı Batı’nın zaman rejiminin sembolik bir eşiği olarak sezdiriliyor.Bu durum en açık olarak Felâtun Bey ile Râkım Efendi’de hissediliyor.Ahmet Mithat EfendiAhmet Mithat Efendi, Batılılaşmayı iki karakter üzerinden karşı karşıya getirirken, Felâtun Bey’in Beyoğlu merkezli hayatını özellikle kış geceleri ve eğlence zamanları üzerinden kurar.

Roman boyunca yılbaşı kelimesi geçmez; ancak Felâtun Bey’in hayatı, Batılı şehirlerde yıl sonuna denk düşen sosyal yoğunluğun birebir içindedir.Gece hayatı, davetler, meyhaneler ve savurganlık, Batı’yla temasın yanlış ellerde nasıl bir zaman kaybına dönüştüğünü gösterir.

Eleştirilen şey Batı’nın kendisi değildir: Batı’ya has zaman ve ritmin taklit edilmesidir.

Yılbaşı burada bir gece olarak görülmez ama Batı’nın ‘zaman savurganlığı’ romanın ana meselesidir.Bu dolaylı anlatım Mai ve Siyah’ta daha içsel ve daha kırılgan bir hal alır.

Halid Ziya, Ahmet Cemil’in hayallerini ve hayal kırıklıklarını anlatırken, onu Beyoğlu’nun kış gecelerine, uzun sohbetlere, geç saatlere yayılan şehir hayatına yerleştirir.Halid Ziya UşaklıgilBu romanda da, Felatun Bey ile Rakım Efendi örneğinde olduğu gibi “yılbaşı” adı geçmez; fakat yılın bitişine özgü bir ruh hali, hesaplaşma duygusu ve yorgunluk hissi belirgindir.

Batılı zaman hızlanmıştır ve Ahmet Cemil bu hızın altında ezilmiştir.Mai ve Siyah çizimiBuradaki eleştiri ahlaki olmaktan ziyade trajiktir.

Batılılaşma, taşınamayan bir zaman yükü olarak karşımıza çıkar.Ahmet RasimBu sessiz anlatım biçimi, dönemin şehir hayatını gözlemleyen metinlerde daha da belirginleşir.

Ahmet Rasim’in Beyoğlu ve Galata’yı anlattığı yazılarında Noel ya da yılbaşı adlandırılmaz; ancak kış aylarında artan davetler, dolup taşan meyhaneler, hareketlenen elçilik çevreleri ayrıntılarıyla verilir.

Ahmet Rasim’in dili özellikle dikkat çekicidir: “Bu günler”, “bu vakitler”, “kış geceleri” gibi belirsiz ama sezdirici ifadeler kullanır.

Bu dil, Osmanlı Türk edebiyatında yılbaşının nasıl anlatıldığını da ele verir.

Ritüel olmasa bile zaman ve tempo vardır.Bu ima edilen, adı konmayan zaman anlatısının sert bir yargıya dönüştüğü eşik, Sodom ve Gomore ile belirginleşir.

Yakup Kadri’nin romanında artık Batılılaşma, yalnızca ritmiyle sorgulanan bir hayat biçimi değildir; ahlaki ve toplumsal bir çözülme olarak resmedilir.

Beyoğlu ve çevresinde yaşanan eğlence hayatı, önceki romanlardaki gibi sezdirilen bir uyumsuzluk değil, doğrudan teşhir edilen bir yozlaşma alanıdır.

Yılbaşı hala açık bir ritüel olarak adlandırılmaz; ancak Batılı zamanın hızına ve eğlence rejimine yönelik eleştiri, bu kez incelikli bir ima olmaktan çıkarak sert bir yargıya dönüşür.Bu roman ve metinlerde ortak olan nokta şudur: Yılbaşı sahiplenilecek bir eğlence olarak görülmese dahi bir tehdit olarak da sayılmaz.

Batılılaşma eleştirisi, Noel ağacı ya da balo üzerinden değil; hayatın ritmi, zamanın kullanımı ve şehirli temponun yarattığı savrulma üzerinden yapılır.

Türk romanı, Batı’yı reddetmez ama bilinçsiz Batılılaşmayı eleştirir.Bu nedenle Osmanlı Türk romanında yılbaşı, açıkça adı konmasa da yaşanan bir eşik olarak hissedilir.

Roman kişileri, Batılı takvime göre hızlanan bir şehirde yaşar; ama bu hızla kurdukları ilişki genellikle sorunludur.

Yılbaşı, konuşulan değil, ima edilen bir zamandır.

Bu ima, Batılılaşmanın edebiyattaki en incelikli eleştirilerinden birini oluşturur.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri