Haber Detayı
Buzsuz gelecek insan eliyle hızlanıyor
Arktik’te deniz buzunun hızla erimesi, doğal süreçler ile fosil yakıt kaynaklı kirliliğin birbirini beslediği tehlikeli bir döngüyü ortaya çıkardı. Bulgular, buz çatlakları, bulut oluşumu ve petrol sahası emisyonlarının atmosfer kimyasını değiştirerek ısınmayı hızlandırdığını gösterdi.
Başak Nur GÖKÇAMArktik bölgesi, iklim krizinin en hızlı ve en sert hissedildiği coğrafyaların başında geliyor.
Penn State Üniversitesi öncülüğünde yürütülen ve sonuçları Amerikan Meteoroloji Derneği Bülteni’nde yayımlanan yeni bir araştırma, bu kırılgan bölgedeki değişimlerin yalnızca küresel ısınmanın bir sonucu olmadığını; aynı zamanda doğal süreçler ile insan faaliyetlerinin iç içe geçerek iklimi daha da hızla dönüştürdüğünü ortaya koydu.
Çalışma, Arktik’teki deniz buzu kaybı, bulut oluşumu, atmosfer kimyası ve fosil yakıt kaynaklı kirlilik arasında güçlü geri besleme döngüleri bulunduğunu gösterdi.Araştırmaya göre deniz buzunda oluşan çatlaklar yani bilim insanlarının ‘yarık’ olarak adlandırdığı açıklıklar yalnızca buzun fiziksel bütünlüğünü bozmakla kalmıyor.
Bu yarıklar, okyanustan atmosfere yoğun ısı ve nem transferine yol açarak bulut oluşumunu tetikliyor.
Oluşan alçak bulutlar ve yükselen hava akımları, su buharı ile birlikte aerosol kirleticileri ve kimyasal bileşikleri yüzlerce metre yukarı taşıyor.
Bu süreç, yüzeye ulaşan güneş ışığını ve atmosferdeki ısınmayı artırarak daha fazla buz erimesine neden oluyor.
Sonuçta Arktik, kendi kendini besleyen bir ısınma döngüsünün içine giriyor.İnsan faaliyetleri doğal döngüleri doğrudan etkilediÇalışmanın çarpıcı yönlerinden biri, insan faaliyetlerinin bu doğal döngülere doğrudan müdahil olması.
Kuzey Amerika’nın en büyük petrol ve doğalgaz sahalarından biri olan Alaska’daki Prudhoe Körfezi çevresinde yapılan ölçümler, fosil yakıt çıkarımından kaynaklanan emisyonların bölgesel atmosfer kimyasını belirgin biçimde değiştirdiğini ortaya koydu.
Petrol sahalarından yayılan gazlar, Arktik’in alt atmosferinde asitliği artırıyor, zararlı bileşiklerin ve dumanın oluşumunu hızlandırıyor.
Ölçülen azot dioksit seviyeleri, genellikle büyük metropollerle ilişkilendirilen değerlere ulaştı; bu da “uzak ve bakir” olarak görülen Arktik algısını sorgulatıyor.Araştırma, CHACHA (Arktik’te Kimya: Bulutlar, Halojenler ve Aerosoller) adlı çok kurumlu uluslararası projenin bir parçası olarak yürütüldü.
Beş farklı araştırma kuruluşunun katkı sunduğu proje kapsamında bilim insanları, iki ay boyunca özel donanımlı araştırma uçakları ve yer tabanlı cihazlarla kapsamlı ölçümler yaptı.
Beaufort ve Çukçi Denizleri üzerindeki yeni donmuş deniz buzları, karla kaplı tundralar ve petrol sahalarına yakın bölgelerden toplanan veriler, Arktik sınır tabakasında karmaşık kimyasal reaksiyonların yaşandığını gösterdi.Brom üretimi arttıBu reaksiyonlardan biri, kutup bölgelerine özgü olan brom salınımı.
Tuzlu kar örtüsünde gerçekleşen kimyasal süreçler, petrol sahası emisyonlarıyla birleştiğinde brom üretimini artırıyor.
Brom, atmosferdeki ozonu hızla parçalayarak daha fazla güneş ışığının yüzeye ulaşmasına izin veriyor.
Artan güneş ışığı karı ve buzu ısıtıyor, bu da daha fazla brom salınımını tetikliyor.
Böylece Arktik, insan kaynaklı kirliliğin de etkisiyle daha hızlı ısınıyor.Arktik’te yaşananlar gezegenin tamamını etkileyecekBilim insanları, bu bulguların yalnızca bölgesel değil küresel sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyor.
Arktik’teki süreçler, atmosfer ve okyanus dolaşımı yoluyla tüm gezegeni etkiliyor.
Bu nedenle araştırma ekibi, elde edilen ayrıntılı veri setlerinin iklim modellerine entegre edilmesini hedefliyor.
Amaç, Arktik’teki yerel kimyasal ve fiziksel süreçlerin küresel iklim tahminlerinde daha doğru temsil edilmesini sağlamak.İklim krizi derinleşiyor: Arktik’ten küresel uyarıElde edilen bulguların yalnızca Arktik bölgesiyle sınırlı kalmadığı, küresel iklim sistemi üzerinde de önemli etkiler yaratabileceği vurgulandı.
Arktik’teki deniz buzu kaybı, atmosfer kimyasındaki değişimler ve insan kaynaklı kirlilik; atmosfer ve okyanus dolaşımı yoluyla dünyanın farklı bölgelerine taşınabiliyor.
Ekip, ayrıntılı veri setlerinin iklim modellerine entegre edilerek geleceğe yönelik iklim tahminlerinin daha doğru yapılabileceğini söyledi.Bilim insanları, bu bulguların yalnızca bölgesel değil küresel sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyor.
Arktik’teki süreçler, atmosfer ve okyanus dolaşımı yoluyla tüm gezegeni etkiliyor.
Bu nedenle araştırma ekibi, elde edilen ayrıntılı veri setlerinin iklim modellerine entegre edilmesini hedefliyor.
Amaç, Arktik’teki yerel kimyasal ve fiziksel süreçlerin küresel iklim tahminlerinde daha doğru temsil edilmesini sağlamak.