Haber Detayı

Tarih yazımında bitmeyen savaş
Yazarlar hurriyet.com.tr
15/09/2025 00:44 (3 ay önce)

Tarih yazımında bitmeyen savaş

RUSYA’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Hürriyet Gazetesi’ne verdiği demeçte Türkiye’den ayrılırken hüzünlü olduğunu ifade ederek, “Kalbimin bir parçası burada kalıyor” demişti.

Bu yıl, İkinci Dünya Savaşı’nın sona erişinin 80. yılı olması nedeniyle büyükelçi ile sohbetimizde bu konuyu da ele aldık.

Özellikle de bazı ülkelerin savaştaki rollerini farklı alıntılarla yeniden yorumlamalarını...TARİHİN SİYASETE ALET EDİLMESİİkinci Dünya Savaşı’nın sona erişinin 80. yılı kutlamaları beklenmedik bir şekilde tarihsel bir tartışmayı alevlendirdi.

Bu kutlamalar elbette dünyaya, halkların yaptığı ağır fedakârlıkları ve yaşanan eşi benzeri görülmemiş acıları hatırlattı.

Ancak Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov’a göre mesele sadece anma törenlerinden ibaret değil.

Büyükelçi, savaşın sonuçlarının uluslararası ilişkiler ve hukukun temelinde kayıt altına alınmış olmasına rağmen bu sonuçların giderek artan biçimde “fiili yeniden yazma girişimlerine” maruz kaldığını vurguluyor:YERHOV: AMAÇLARI  SİYASİ RANT YA DA SUÇLULUK DUYGUSUNU SİLMEK İSTEMEK- “Bu tür girişimlerin amaç ve hedefleri soyut bilimsel değil, tamamen pratiktir ve reel politikanın alanına girer.- Tarihin geçmişe dönük siyaset olduğunu söylemeleri boşuna değil.- Nesnel olarak yerleşmiş anlayışları yıkarak tarihi yeniden yazmak gibi yakışıksız bir işle uğraşanlar, bugün siyasi rant elde etmek veya kendilerinden ya da ideolojik öncüllerinden tarihsel suçluluk duygusunu silmek istiyorlar.”AVRUPA’DA II.

DÜNYA SAVAŞI ANLATISININ ÇARPITILMASIBüyükelçi Yerhov, bu duruma Avrupa’dan çarpıcı bir örnek verdi.

Son birkaç yıldır bazı çevrelerin dile getirdiği iddiayı şöyle anlattı: “Rusya, Almanya ile birlikte savaştan eşit derecede sorumludur.

Hitler’in sadece Sovyetler Birliği tarafından saldırıya uğramaktan korktuğu için SSCB’ye saldırmak zorunda kaldığı, zira sadece onun tarafından bir saldırı olacağından korktuğunu duyuyoruz...” Gündemdeki bu tartışma ile ilgili Aleksey Yerhov şu mesajları verdi:YERHOV: AMAÇ NAZİZMİN MEŞRULAŞTIRILMASI- “Bu anlatı, 1938’de Çekoslovakya’nın parçalanmasıyla sonuçlanan ‘Münih komplosu’ anlaşmasını bile aklamaya çalışıyor. - Öyle ki ‘Münih komplosunun’ kutsallaştırıldığı, İngiltere ve Fransa’nın savaş öncesi yıllarda yürüttüğü ‘saldırganı yatıştırma’ politikasının bunlarla hiçbir ilgisi yok.- Bu tür kışkırtmaların asıl, pek de gizlenemeyen amacı ise Avrupa genelinde giderek daha fazla destekçisi olan Nazizmin meşrulaştırılması.”TÜRKİYE’DE TARİHİN YENİDEN ELE ALINMASITarihin güncel politik çıkarlara göre yeniden yazılmasının örnekleri, Türkiye’de de karşımıza çıkıyor.

Büyükelçi, üniversite yıllarındaki tarih derslerinden kendi hatırasını da paylaştı:- “Türk halkının Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde emperyalist işgalcilere karşı verdiği İstiklal Mücadelesi’nin zaferinde belirleyici etkenin Sovyet Rusya’nın sağladığı silah, mühimmat, para vb. yardımlar olduğu o dönem herkesçe kabul gören bir gerçekti.”Hatta Ankara’ya atanan ilk Sovyet Büyükelçisi Semyon Aralov’u 1922’de Moskova’dan uğurlarken Lenin’in söylediği şu sözler Yerhov’un zihnine kazınmış: “Kendimiz yoksul olsak da Türkiye’ye maddi yardımda bulunabiliriz.

Türk halkı yalnız olmadığını hissetmelidir.”Fakat aradan yıllar geçtikten sonra, Türkiye’de bir biliminsanının çıkıp Sovyetler’in Milli Mücadele’ye desteğinin “güya zamansız, yetersiz” olduğunu, bencil amaçlarla verildiğini iddia ettiğini duymak Büyükelçi’yi hayrete düşürmüş:- “Mustafa Kemal Atatürk’e verilen altının (vagon hâlâ Erzurum’da müze olarak duruyor) Bolşevikler tarafından ‘yağmalandığını’ söylediği konuşmasını dinledim.

Ve aklıma şunlar geldi: Daha sonra Akkuyu, Güney Akım ve TürkAkım hakkında da aynı şeyleri duymak zorunda mı kalacağız?

Siyasetin sert, hatta bazen acımasız bir şey olduğu açık ama açıkçası bunu istemezdim.- Ya da başka bir örnek.

Ukraynalı meslektaşım saygın bir Türk gazetesine verdiği röportajda, ‘Boğazlar ve İstanbul’u işgal etme arzusunun önceden olduğu gibi Rusya’nın gündeminde kaldığını’ iddia ediyor.

Bu, konjonktürel siyasi amaçlar uğruna tarihsel yorumlamaların manipüle edilmesinin klasik bir örneğidir.

Bu arada, herkes sessiz, gerçekten aynı fikirdeler mi?- Ve son olarak, konu açılmışken, şunu da okuyucularımızın bilgisine sunayım.

Bu yılın ağustos ayında Ukrayna Parlamentosu, ‘Devletin Ulusal Hafıza Politikasının Esasları Hakkında Kanunu’ kabul etmiş olup buna istinaden tarihi olayların resmi yorumunu sorgulama girişimleri, çok düzeyli bir sorumluluk sistemine sahip ‘Ukrayna karşıtı propaganda’ olarak nitelendirilmiştir.

Böyle bir demokrasiye, böyle bir ‘geçmişe dönük’ politika.”

İlgili Sitenin Haberleri