Haber Detayı
Uygarlığın iki düşmanı: Dincilik ve ırkçılık
İstanbul Müftülüğünde düzenlenen görev değişiminde, Prof. Dr. Safi Arpaguş’un cübbesini, makul...
İstanbul Müftülüğünde düzenlenen görev değişiminde, Prof.
Dr.
Safi Arpaguş’un cübbesini, makul Müslümanların bile ifrit oldukları Diyanet İşleri Eski Başkanı Ali Erbaş giydirdi…Sonra ne olduğunu biliyor musunuz?Arpaguş, Erbaş’ın elini öptü...Liyakat ve kariyer hiyerarşisi yok…Biat ve itaat var…***“Eee, ne var bunda?..
El öpmek bizim kültürümüzde saygının göstergesi değil mi” diyenleriniz olabilir...Doğru ama dikkat edin...Bu, sıradan bir bayramlaşma sahnesi değil...Bu, devletin en yüksek din bürokrasisinin resmi bir töreni ve...Orada, bir akademisyen, bir bürokratın elini öpüyor...Bu el öpmeyle verilen sembolik mesaj açık:“Senden daha aşağıda konumlanıyorum, senin otoriteni kayıtsız şartsız kabul ediyorum.
Emret, senin İslâm’ını anlatmaya devam edeyim...”.Hep itaat, hep biatDevlet törenlerinde herkes birbirine eşit mesafede durmalı...Hele ki din gibi toplumsal barışın kalbinde duran bir alanda, eşitlik ve kardeşlik vurgusu yapılmalı...Ötekileştirme gibi insanlık dışı bir tavır asla konulmamalı…***Ama biz ne görüyoruz?İnsan yok, dostluk yok, kardeşlik yok… İnançlar arası eşitlik yok…Hep otorite, hep itaat, hep biat...Bu yüzden de toplumda barış değil, kutuplaşma büyüyor...Olması gereken nedir?..Bu yazımı da “enseyi karartmayın” diye bitirmeyi çok isterdim ama...İçimden gelmedi...Çünkü benim için bu tablo:***Mezhepçilikten, ırkçılıktan, siyasetin kirli kavgalarından farklı değil...Zira, insana değer vermeyen her sembol, aslında toplumsal barışı zedeler...Ne var ki bu tip insanımsılar bu görevlere bu amaçla getiriliyor...Görevleri bu amaçla kabul ediyor...Ben ise canlarım, böyle sahnelerin artık yaşanmamasını istiyorum...İnsana saygıyı, eşitliği, kardeşliği yücelten bir toplum kuralım istiyorum...Kurum bakın ne hale geldi?Kurucu Önderimiz Büyük Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığını:Bütün inançları kardeş yapmak…İbadetlerini uzlaşma içinde sürdürebilmelerini sağlamak…Farklı dinlerin (İnançların); barış, kardeşlik, uzlaşma içinde, “ümmet” değil “tek bir millet” olarak yaşamaları için kurdu ama…O kurum bugün:Farklı dinlerin, farklı inançların müminlerini:Barış, kardeşlik, uzlaşma içinde değil…Aksine:Kendinden olmayanlara tahammülü de olmayan bir ümmet anlayışıyla yönetilen…Tek bir dinin, tek bir mezhebinin kurumu haline geldi…