Haber Detayı
Türkiye konserlerimi hayatım boyunca hatırlayacağım
Jennifer Lopez hem sinema hem de müzikte yeni bir dönemece girdi. Hollywood’un ikonik yıldızı, son filmi “Kiss of the Spider Woman” ile yeniden beyazperdede. Los Angeles’ta West London Hotel’de bir araya geldiğim süperstarla hem ABD’de 10 Ekim’de vizyona girecek filmi hem de bu yaz İstanbul ve Antalya’da verdiği konserleri konuştuk. Ünlü sanatçı, Türkiye’de verdiği iki konserin kendisi için “unutulmaz” olduğunu söyledi.
◊ Bu yaz Türkiye’deki konserlerinizdeydim.
Harika performansınıza tanık oldum. - Evet, sen de Antalya ve İstanbul’daydın.
Türkiye’nin iki farklı şehri.◊ Daha önce de geldiniz...- Evet, geldim.◊ Peki hayranlarınızla, kültürümüzle ve Türkiye’yle yeniden bağ kurmak nasıl bir deneyimdi?- Tarifi yok.
Kariyerimde verdiğim en iyi konserler arasında Türkiye konserlerim.
Belki de uzun zamandır yapmadığım içindir. 6 yıl boyunca turneye çıkmamıştım ve geçen yıl kişisel sebeplerden dolayı turnemi iptal etmiştim.
Tekrar sahneye çıkıp o sevgiyi hissetmek, kendi sevgimi vermek...
Hayranlarımla özel bağ kurmak, onların benim için yaptıklarını görmek, benim onlar için yaptıklarım...
Eşi benzeri olmayan bir ilişki.
İstanbul’a gelen, Antalya’ya gelen, o anı benimle paylaşan herkese çok minnettarım.
Çünkü gerçekten hayatım boyunca hatırlayacağım konserlerdi.
Harikaydı.
Ve sanırım hayatımın en güzel yazlarından birini yaşadım.BU NOKTAYA GELMEK ÇOK EMEK GEREKTİRDİ◊ Kariyeriniz şarkıcı, dansçı ve oyuncu olarak şekillendi.
Oyunculuk tarafında zaman zaman “hak ettiğiniz değeri tam olarak görmediğinizi” hissettiniz mi?
Çok yönlü olduğunuz için insanlar sizi çoğu zaman “dansçı ve şarkıcı” olarak öne çıkardı.
Oysa şimdi “Hustlers” ve diğer projelerinizle oyuncu olarak beğeni topluyorsunuz...- Bu işimizin, aslında hayatın doğasında var.
Bazen fırsatlara istediğimiz zaman sahip olamayabiliyoruz.
Ama ben hiçbir zaman bu durumun cesaretimi kırmasına izin vermedim.
Hep şöyle düşündüm; eğer benim olması gerekiyorsa, zaten eninde sonunda benim olacaktır.
O yüzden elimden gelenin en iyisini yapmaya odaklandım.
Tabii ki bazen şikâyet ediyorum. “Neden o filmden haberim olmadı?” diye soruyorum. (Gülüyor) Ama yine de üzülüp öfkelenmek yerine önüme fırsat geldiğinde en iyi işi ortaya koymayı seçtim.
Ve şimdi kariyerimin bu noktasında, Bill Condon gibi bir yönetmen “Seninle bu filmi yapmak istiyorum” diyor.
Bu inanılmaz bir şey.
Bu noktaya gelmek çok emek gerektirdi.◊ Sağlıklı kalmak, enerjinizi yüksek tutmak için uyguladığınız rutinleriniz neler? - Dans etmek çok yardımcı oluyor.
Dansçı olarak başladım ve hayatım boyunca dansı sürdürdüm.
Ondan önce zaten sporcuydum.
Yani bunun kanımda olduğunu düşünüyorum.
Hareket etmediğimde mutlu olamıyorum.
Spor yapmam, aktif olmam gerekiyor.
Tabii yaş aldıkça daha zorlayıcı olmaya başladı ama yine de bana en çok enerji veren şey hareket.◊ Peki beslenmeniz nasıl?- Şu anda çok fazla balık yiyorum.
Karbonhidratı oldukça düşük tutuyordum.
Şimdi yeniden öğünlerime karbonhidrat eklemeye başladım, çünkü turnedeydim ve kilo verdim.
Antrenörüm de karbonhidratı tekrar eklemem gerektiğini söyledi.◊ Ne tür karbonhidratlar?- Sadece “çirkin” karbonhidratlar.
Yani eğlenceli olanlar değil.
Suyla yapılan yulaf lapası mesela.◊ Antrenman rutininiz nasıl?- Zamanla değişti.
Şimdi daha çok ağırlık çalışıyorum.
Eskiden, 20’lerimde daha çok kardiyo yapardım.
Şimdi ise ağırlık ve güç antrenmanlarına daha fazla odaklanıyorum.HAYATIMIN EN İYİ DÖNEMİNDEYİM◊ Peki yaş almanın iyi yönleri ya da faydaları var mı?- Tabii ki...
Tüm faydalarını görüyorum.
Açıkçası hayatımın en iyi döneminde olduğumu hissediyorum.
Daha akıllı, daha farkında, daha mutlu, daha neşeli ve sahip olduğum her şey için her zamankinden daha minnettar hissediyorum.
Artık “Yeterince iyi değilim” gibi zihnimde beni yiyip bitiren baskıları hissetmeden her şeyin keyfini çıkarabiliyorum.◊ İnanılmaz yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz.
Sizi ne motive ediyor? - Ben işimi çok seviyorum.
Ve bunu yapabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Benim için en büyük mücadele dengeyi bulmak.
Hep o dengeyi arıyorum ama bir şekilde olmuyor; bir şeyin ardından başka bir şey geliyor.
Yine de seviyorum.
Bu yaz turnede olmak harikaydı.
Geçen yaz bu filmi çektikten sonra turnemi iptal etmiştim.
O yüzden yeniden sahneye çıkmak, insanlarla bağ kurmak çok güzeldi.
Şimdi film hakkında konuşuyorum, birazdan yönetmen Bob Zemeckis’le yeni bir filme başlamak için konuşacağım.
Önümdeki her yeni şey için çok heyecanlıyım.
Yani durmak yok.KOSTÜMLERİM İÇİN TASARIMCIYLA ÇOK YAKIN ÇALIŞTIM ◊ Filmdeki kostümler olağanüstüydü.
Eminim performansınızı beslemiştir.
Kostümler hakkında neler söylemek istersiniz?- Kostüm tasarımcımız Colleen’le çok yakın çalıştım.
Her sahne için bana taslaklar gösterdi.
Çok spesifikti. “20 kıyafet var, hadi birini seçelim” değildi.
Mesela “Bunun takım elbise olması gerektiğini düşünüyorum” diyordu.
Ben de “Bunu sevdim, bunu sevmedim, bu üzerimde iyi durmaz ama şu detaya bayıldım” diyordum.
Her şey inanılmaz netti.
Üç şapka getirirdi, ben de “Şu bende iyi duruyor” derdim.
Colleen ne yapmak istediğini en ince ayrıntısına kadar biliyordu.
Ve onun seçimleri bana sahneyi tamamen anlatıyordu.BEN DE MUCİZELER YARATIYORUM GALİBA ◊ “Kiss of the Spider Woman” filminin yapımcıları arasındasınız.
Bir yapımcı olarak süreçte tam olarak neler yapıyorsunuz?- Her şeyi!
Senaryoya yardım ettim.
Oyuncu seçiminde destek oldum.
Tüm finansmanı ben sağladım.
Süreç boyunca işin içindeydim.
Kurgu odasına girdim.
Aslında yapımcının işi, projeye girdiğiniz andan bitene kadar her aşamayı kapsıyor.
Senaryodan oyuncu seçimine, çekimlerden post-prodüksiyona, pazarlamaya kadar.
Biz her şeyi düşünüyoruz, her şeye bakıyoruz.◊ Performansınız çok zor.
Los Angeles’ta insanlar topuklu ayakkabılarla yürümekte zorlanıyor.
Siz ise sahnede inanılmaz şeyler yapıyorsunuz.
Üstelik bir de uzun, altın rengi bir elbise vardı, insanı anında yere düşürebilecek türden.
Nasıl bir deneyimdi?- Evet, mesela o elbisenin korsesi inanılmaz dar ve elbisenin kendisi 22-23 kilo!
Ama işte bu zorluklar benim için işin heyecanı.
Üstelik bu filmde uzun tek plan çekimler yapmak zorundaydık.
Yani her anın kusursuz olması gerekiyordu.
Günün sonunda, Tanrı’nın her zaman izlediğini ve bizi yönlendirdiğini hissediyorum.
Setlerde mucizeler oluyor.
Ben de mucizeler yaratıyorum galiba! (Gülüyor) Bu filmde de öyleydi, mucizeler yarattık.