Haber Detayı
Son halife son tanık Abdülmecid'in hatıraları gün yüzüne çıktı: 150 yıllık kavgada yeni perde
1944'te sürgünde ölen son halife Abdülmecid Efendi'nin hatıraları kitap oldu. Son halifenin, babası Sultan Abdülaziz'in ölümüyle ilgili söyledikleri, Osmanlı hanedanı arasındaki kavgayı bir kez daha akıllara getirecek.
Osmanlı devleti ve İslam dünyasının son halifesi Abdülmecid Efendi'nin, sürgün yıllarında kaleme aldığı hatıraları kitap oldu.
Gazeteci Murat Bardakçı tarafından hazırlanan eser, 215 sayfadan oluşuyor ama içerdiği bilgilerle Osmanlı tarihindeki bazı sırlara ışık tuttu.Sultan Abdülaziz'in ölümüne dair çarpıcı satırlardan İttihat ve Terakki'ye yöneltilen eleştirilere, sanata olan tutkusundan empresyonist tablolarına kadar pek çok ayrıntı, tarihi yayında gün yüzüne çıktı."ABDÜLÂZİZ HAN HAZRETLERİ MÜNTEHİR DEĞİLDİR, ŞEHİTTİR"Kitaba göre, Abdülmecid Efendi, Osmanlı hanedanında adeta bir kan davasına dönüşen babası Sultan Abdülaziz'in ölümünü şöyle açıklıyor:"Sevgili pederim hakanı mağfur Abdülâziz Han Hazretleri müntehir değildir, şehittir.
Ben bu felâketin şâhid-i bî-pervâsıyım.
Ömrümün son ânına kadar zahmnâk kalbimden o acı hâtıratı bütün hakikatle muhafaza edeceğim."150 YILLIK AYRIŞMAOsmanlı hanedanında "Mecidi-Azizi" ayrışmasına yol açan olay, 30 Mayıs 1876 darbesiyle patlak verdi.
Sultan Abdülaziz, Hüseyin Avni Paşa ve Midhat Paşa'nın başını çektiği bir klik tarafından tahttan indirildi.
Sultan Aziz, darbeden dört gün sonra 4 Haziran'da şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.Darbeciler, Abdülaziz'in bileklerini keserek intihar ettiğini söylese de başta son halife Abdülmecid Efendi olmak üzere Sultan Abdülaziz'in ailesi buna hiç inanmadı.
Tahta da 1861'de vefat eden Sultan Abdülmecid'in oğlu V.
Murad geçince iki aile arasında bir düşmanlık başladı.İki aile arasındaki kavga, Sultan Abdülaziz'in büyük oğlu ve son halife Abdülmecid'in ağabeyi Veliaht Yusuf İzzettin'in 1916'daki "intihar" olarak açıklanan şüpheli ölümüyle daha da büyüdü.Sultan Vahdettin ve Abdülmecid EfendiSONER YALÇIN: "AİLELER BİRBİRİNE EZELİ DÜŞMAN OLDU"Gazeteci Soner Yalçın, 16 Ağustos 2024'te kaleme aldığı, "Son halife Abdülmecit'in vasiyeti: 'Vahdettin'in yanına gömmeyin beni'...
Osmanlı hanedanının bir kolu AKP'ye nasıl bakıyor" başlıklı yazısında bu ayrışmaya dikkati çekti.Soner Yalçın'ın yazısının ilgili kısmı şöyle:Yaklaşık 150 yıllık kavga bu:Osmanlı hanedanı Abdülaziz ailesi ile Abdülmecit ailesi arasındaki çekişme senelerce sürdü.30 Mayıs 1876 darbesi ile Abdülaziz tahtan indirilip, yerine Abdülmecit’in büyük oğlu Beşinci Murat padişah yapılınca aileler birbirine ezeli düşman oldu.Abdülaziz’in (ve sonra oğlu Yusuf İzzeddin) gizemli ölümü düşmanlığı büyüttü...Veliaht Yusuf İzzeddinBİRİ FRANSAYA DİĞER İNGİLTERE'YEOsmanlı’nın son halifesi (Abdülaziz’in oğlu) Abdülmecit ile, Osmanlı’nın son padişahı (Abdülmecit’in oğlu) Vahdettin arasındaki dostlukla başlayıp, düşmanlık ile biten bir ilişki yaşandı.Gençlik dönemlerinde birlikte olmaktan keyif alırlardı; ava çıkarlardı, musiki ve edebiyat toplantılarına katılırlardı.Zamanla aralarında siyasi farklılıklar olmaya başladı; Vahdettin ağabeyi İkinci Abdülhamit’e yakınken, Abdülmecit bu padişahtan nefret ediyordu.Dış politikada da farklılık olmaya başladı; Vahdettin İngilizci, amcaoğlu Abdülmecit ise Fransız destekçisi idi.İkili arasında farklı görüşler yerini gerginliğe bırakacakken hayatın sürprizi; Vahdettin'in kızı Sabiha ile Abdülmecit'in oğlu Ömer Faruk evlendi.Vahdettin bu evliliğe soğuk baktı ancak kızının aşık olduğunu öğrenince “evet” demek zorunda kaldı…Kuşkusuz bu evlilik, aileler arasında dargınlığı sürdürenlerin tepkisini çekti.
Yani, iki aile arasındaki gerginliği ne aşk, ne evlilik giderdi!Son padişah Vahdettin ile son halife Abdülmecit’in aralarındaki gerginliğin finali ise hayli sert oldu:Dört yıldır sürgünde olan Vahdettin, 16 Mayıs 1926 günü kalp krizi geçirerek İtalya Sanremo’da hayata veda etti.Cenazesi Türk hükümeti tarafından kabul edilmedi ve Şam’da Süleymaniye Külliyesi mezarlığına defnedildi.HİNDİSTAN PRENSESİ KIZI DEVREYE GİRSE DE OLMADIAbdülmecit ise, 23 Ağustos 1944 Paris’te vefat etti.
Kızı “Hindistan Prensesi” Dürrüşehvar, Türkiye'ye gelip girişimlerde bulundu.
Ancak defin için izin alamadı.Şam’daki mezarlıkta otuza yakın Osmanlı hanedanına mensup mezar vardı, son halifenin oraya defnedilmesi beklenirdi.
Ancak:Son halife Abdülmecit’in vasiyeti vardı.
Damadı Haydarabat Nizamı Osman Han’a 2 Mayıs 1939 tarihinde mektup yazmıştı:-“Şam’da Al-i Osmani mezarlığı vardır.
Fakat Devlet-i Osmaniye ve Al-i Osman’ın bugünkü felakât-i uzmasına sebep olan Sultan Vahideddin orada gömülüdür.
Binaenaleyh cesedimin oraya gönderilmemesini suret-i kat’iyyede sizden rica ederim…”Beyrut ya da Hindistan’a defnedilmek istiyordu!
Olmadı, on yıl Paris Camii’nin alt odasında kaldı ve 1954 yılında Mekke’de huzura kavuştu...Bu tarihi bilgiyi hatırlamamın sebebi şuydu:Tarihe duygusal bakan kimileri Vahdettin’e yönelik eleştirileri salt bir çevrenin yaptığını sanıyor.
Oysa, -son halife Abdülmecit'in keskin tavrında görüldüğü gibi- Osmanlı hanedanı içinden de böylesine sert tavırlar vardı son padişaha… Ki aileler arasında bu çekişme halen sürmektedir...Size ev ödevi:Abdülaziz ailesi, her fırsatta İkinci Abdülhamit ve Vahdettin’i öven AKP’ye nasıl bakmaktadır?KİTAP NASIL ORTAYA ÇIKTIAbdülmecid Efendi'nin defteri, uzun süre Londra'da yaşayan kızı Dürrüşehvar Sultan'ın elinde kaldı.
Torunları büyükbabalarının bu satırları kaleme aldığını, hatta kendilerine bazı bölümleri okuduğunu aktardı.Daha sonra defterin ilk yüz sayfasının fotokopisi İstanbul'a getirildi ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde saklandı.
Murat Bardakçı bu metni yeniden Latin harflerine aktararak okurla buluşturdu.
Hatırata göre; Cumhuriyet yönetimi, sürgündeki Halife'yi yakından izledi.
Kitabın en çarpıcı kısımlarından biri ise intihar mı cinayet mi olduğu tartışma konusu olan babası Sultan Abdülaziz'in ölüm nedeni hakkındaki satırları oldu.Gazeteci Murat Bardakçı, "Hâtıraların az bir bölümünün Türkiye'ye getirilişinden rahmetli Taha Toros'un arşivindeki bir not sayesinde haberim oldu.
Bu yüz sahifeyi bulabilmek için rahmetli Muammer Ülker'in Urla'da yaşayan hanımı Dr.
Işık Ülker'i ziyaret ettim.
Fakat evdeki belgeler arasında bulamadım.
Muammer Ülker'in sekreterliğini yapan ve şimdi Fatih Millet Kütüphanesi'nin müdiresi olan Melek Gençboyacı'ya bahsettim.
O da bana hatıraları Muammer Bey'in Süleymaniye Kütüphanesi'nde kalan evrakı arasında bulduğu müjdesini verdi" dedi.Odatv.com