2020’lerin gizli hazineleri: Kaçırmamanız gereken 6 harika yapım

2020’lerin yarısını geride bıraktık.

Bu on yıl, hem sarsıcı olaylara hem de sinema tarihine damga vuran gişe rekorları kıran yapımlara sahne oldu.

Ancak, tüm bu gürültü içinde hak ettiği ilgiyi görmeyen, gözden kaçan harika filmler de oldu.

Eğer Top Gun: Maverick, Barbie ya da son MCU filmlerini çoktan izlediyseniz, şimdi sırada 2020’lerin gölgede kalmış ama oldukça değerli filmlerini keşfetme zamanı.

Sinema dünyasında büyük yapımlar gündem olurken, bazı değerli filmler hak ettiği ilgiyi göremeyebiliyor.

Aşağıdaki yapımlar, 2020’lerde gözden kaçmış olsa da keşfetmeye değer güçlü hikâyeler sunuyor.

Henüz izlemediyseniz listenize mutlaka ekleyin.The Last Duel (2021) – Ridley Scott’tan beklenmedik bir film Ridley Scott imzalı bir yapımın “underrated” olması şaşırtıcı görünebilir, ama The Last Duel tam olarak böyle bir film.

Karışık yorumlar alsa da A-list oyuncu kadrosu ve farklı anlatım tarzıyla dikkat çekiyor.

Film, Orta Çağ’da geçen dramatik bir hikâyeyi üç farklı bakış açısından anlatıyor: Jean de Carrouges (Matt Damon), Jacques Le Gris (Adam Driver) ve Marguerite de Carrouges (Jodie Comer).

Marguerite’nin Le Gris’i tecavüzle suçlamasıyla olaylar farklı açılardan aktarılıyor ve finalde gerilim dolu bir düello sahnesine ulaşıyor.How to Have Sex (2023) – Ergenlik ve sınırların hikayesi İddialı ismiyle dikkat çeken How to Have Sex, aslında sandığınız gibi cüretkâr bir film değil.

Daha çok ergenlik dönemi, özgürlük arayışı, kırılganlık ve rıza gibi konuları işleyen çarpıcı bir dram.

Neon ışıkları altında dans eden gençler, ilk tatil heyecanı ve kuralları çiğnemenin cazibesi… Ancak hikâye, bu eğlenceli görünen dünyanın karanlık yüzünü de sert bir şekilde gösteriyor.

Cannes’da Un Certain Regard Ödülü kazanan film, izleyenlerin hafızasında derin izler bırakıyor.The Green Knight (2021) – Arthur efsanelerine farklı bir yorum The Green Knight, Arthur efsanelerinden Sir Gawain’in hikâyesini alışılmışın dışında, rüya gibi bir atmosferle aktarıyor.

Beklentiler yüksek olsa da film, izleyiciyi sürreal sahneler ve bilinçle düş arasında gidip gelen bir yolculuğa çıkarıyor.

Onur, ölümlülük ve ego gibi kavramları işlerken alışılmadık bir görsellik sunuyor.

İlk izlenimde karışık duygular yaratsa da, açık bir zihinle izlendiğinde uzun süre unutulmayacak bir sinema deneyimi yaşatıyor.Pig (2021) – Nicolas Cage’den sürpriz bir performans Nicolas Cage denildiğinde çoğu kişinin aklına abartılı roller geliyor.

Ancak Pig, onun farklı bir oyunculuk gücünü ortaya koyuyor.

Cage burada, ormanda trüf avlayan yalnız bir aşçıyı canlandırıyor.

Sevdiği domuzunun çalınmasıyla başlayan hikâye, beklenmedik şekilde intikam yerine kayıp, yas ve hatıralar üzerine yoğunlaşıyor.

Abartılı aksiyon yerine sakin ve duygusal bir anlatım tercih edilmiş.

Fazla iddialı bir yapım olmasa da kesinlikle izlenmeyi hak eden bir film.

Cha Cha Real Smooth (2022) – İçten bir büyüme hikayesi İsmi eğlenceli gelse de, Cha Cha Real Smooth aslında çok daha derin bir hikâye sunuyor.

Cooper Raiff’in hem yönettiği hem de başrolünde yer aldığı filmde, 22 yaşındaki Andrew’un hayatına tanık oluyoruz.

Bar mitzvahlarda insanları eğlendirme yeteneği olan Andrew, Domino (Dakota Johnson) ve otistik kızı Lola ile tanışınca hayatına bambaşka bir yön katıyor.

Film, gençlikten yetişkinliğe geçişteki belirsizlikleri sıcak ve samimi bir dille anlatıyor.

On the Count of Three (2021) – Kara mizahın en karanlık hali On the Count of Three, intihar anlaşması yapan iki arkadaşın hikâyesini kara mizah ile işliyor.

Val ve Kevin, hayatlarına son vermeden önce “son günlerini dolu dolu yaşama” kararı alıyor.

Film, hem hüzünlü hem de komik anlar sunarak dostluğun gücünü, hayata dair umutsuzlukları ve küçük umut kırıntılarını bir arada işliyor.