Haber Detayı
Bir fotoğraf karesinde yeni rejimin özeti
“Duvarların Dili Olsa” televizyon ekranlarına, gazete haberlerine yansımayan detaylarla Türk demok-rasisinin şah damarı TBMM’ye farklı bir pencere açmayı hedefliyor.
MAHMUT AYDIN - TARIK IŞIK / NEFESCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim’de TBMM yaptığı konuşma ile yeni yasama yılı açıldı.
Erdoğan, birleşim sonunda başta DEM Partililer olmak üzere milletvekilleri ile tokalaştıktan sonra Genel Başkanları, Başkanlık Kürsüsünün arkasındaki “Divan Odası” olarak bilinen salona davet etti.
Birleşimi yöneten Meclis Başkanı, Başkanvekili ve Kâtip üyelerin dinlenmek, yemek yemek ve toplantı amacıyla kullandığı bu odaya ilk kez bir Cumhurbaşkanı gelmiyor.
Ancak bu defa çok önemli bir detay var.
Usul şöyledir; Cumhurbaşkanları, Genel Kurul’a konuşma yapmak için davet edilinceye kadar birkaç dakika bu odada bekler, “takdim edilince” de Meclis kürsüsünden açılış konuşmasını yapar.
Bu yıl öyle olmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de makam odası bulunmasına karşın nedense yasama organının kalbi sayılan Genel Kurulda bulunan Divan Odasını tercih etti.
Odayı kullanmakla yetinmeyen Erdoğan, üstüne üstlük Meclis Başkanının makamına da oturdu. “Ne var bunda?
Cumhurbaşkanı, devletin başı” denebilir.
Ama ülkemizde kâğıt üstünde de olsa “kuvvetler ayrılığı” var.
Cumhurbaşkanı Anayasaya göre yürütmenin başı.
Bir milletvekili durumu bize şöyle özetledi:“Yürütme organının başında yer alan Cumhurbaşkanı, yasama organının başkanının koltuğuna oturması Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen modelin bir sonucu.
Orada çekilen fotoğraf da “Tek Adam” rejiminin vücut bulmuş hali.”“Ankara’da başka kebapçı yok mu?”Meclis’in Aşağı Ayrancı tarafındaki eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına ait tabur binası yıkılarak yerine bahçe lokantası açıldı.
Burada buluşan bir grup eski AKP’li milletvekili yemek yiyip sohbet ediyor.
Konu ekonominin hali.
Herkes geçim derdinden yakınırken yaşını almış bir eski vekil, “Ekonomi gayet iyi.
Herkes memnun, ben de memnunum” diyor.
Bunun üzerine masadaki Karadenizli vekil lafı yapıştırıyor: “Madem ekonomiden memnunsun, madem ekonomi iyi gidiyor neden her gün buradasın?
Ankara’da başka kebapçı mı yok?” Masadaki sessizlik “sükût ikrardan gelir” sözünü doğruluyor.AKP yargıya yeniden güven kazandırabilecek mi?Meclis’in açılmasıyla birlikte kulisler de hareketlendi.
AKP kulislerinde öne çıkan konuların başında “yargıya güven” konusu geliyor.
Kamuoyu araştırmalarında yargıya güven yüzde 2’ye kadar düştüğü için artık mızrak çuvala sığmıyor.
Özellikle CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar sonrası yargıya güven erozyonu hızlandı.
AKP kurmayları da bu konuyu ele aldı ve yargıya güvenin artırılması için bir dizi çalışma yaptı.
Aldığımız bilgiye göre, 11.
Yargı Paketi’nin Mecliste görüşülüp yasalaşmasından sonra AKP yoğun bir “demokratikleşme” propagandası yürütecek.
Bu çerçeve kamuoyunda tepki çeken gözaltı ve tutuklamalara karar veren bazı yargı mensuplarının aktif görevden alınması bekleniyor.
Özellikle sanatçı ve gazetecilere yönelik soruşturmalar ve davalar hızla bitirilecek.
Soru şu: AKP’nin 23 yıllık yargı karnesini birkaç rötuşla düzeltmek gerçekten mümkün olabilecek mi? “Reis”e Aydın’dan incir yakışırUzun yıllar CHP’de siyaset yaptıktan sonra AKP’ye transfer olan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu radarımızda.
AKP’deki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı sırasında Genel Başkanı Erdoğan’a bir sepet içinde Aydın’ın meşhur incirlerinden sundu.
Fotoğrafta AKP Aydın Milletvekili Seda Sarıbaş dikkatimizi çekti.
Sarıbaş, gülümseyerek incir sepetine bakıyor. 15 Temmuz’daki FETÖ’cü darbe girişiminden sonra “Demokrasi nöbetleri” sürerken, Çerçioğlu Aydın’da düzenlenen miting alanına gelerek kürsüden halka seslenmek istemişti.
Dönemin AKP Kadın Kolları Başkanı Seda Sarıbaş, Çerçioğlu’nun elindeki konuşma metnini yırtarak kürsüden uzaklaştırmıştı.
Aydın inciri bu kadar tatlı işte!Devlet Tiyatroları’ndaki skandalı 4 ay önce nasıl yazabildik?Türk tiyatrosunun en prestijli ödüllerinden biri olan Afife Tiyatro Ödülleri, 6 Ekim Pazartesi akşamı sahiplerini buldu.
Devlet Tiyatroları Genel Müdür Yardımcısı Sükûn Işıtan, “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” dalında ödülünü protestolar eşliğinde alırken zorla gülmeye çalıştığı her halinden belli oluyordu. 14 Haziran’da Duvarların Dili Olsa’da “Devlet Tiyatroları daha önce böyle ‘oyun’ görmedi” başlıklı yazımızda Sükûn Işıtan’ın neden Afife Tiyatro Ödülleri’ne aday bile olamayacağını detaylı yazmıştık.
Yazımızın sonunu, “Sükûn Işıtan, Afife Tiyatro Ödülünü alacak mı bilmiyoruz.
Ancak bildiğimiz ödülü alırsa Türk tiyatrosu ruhen perdelerini kapatacak” cümlesiyle bitirmiştik.
Bir itirafta bulunalım; 4 ay önce kurduğumuz bu cümleler temenni idi.
Tamer Karadağlı’nın çok yakın mesai arkadaşı Sükûn Işıtan’a ödül verileceğini biliyorduk, tıpkı DT’deki her “gerçek” tiyatro sanatçının bildiği gibi.
Ne yazık ki DT, Tamer Karadağlı-Sükûn Işıtan ikilisi döneminde sanatla değil, yolsuzluk ve mobbing iddiaları ile anılan bir kurum haline geldi.
Bakan Mehmet Nuri Ersoy “bürokratlarını yedirmemek için” gereğini yapmamakta ısrar ettikçe Türk Tiyatrosu da kan kaybediyor.DEM Parti’de sol tasfiyenin ayak sesleri Daha önce bu köşede DEM Parti’den bir grubun “sol bileşenler” olarak bilinen sosyalistleri tasfiye etmeye hazırlandığını yazmıştık.
Anlaşılan aradan geçen zamanda sular durulmamış.
Meclis kulislerinde hangi partiden olursa olsun Güneydoğu / Doğu Anadolu illerinin milletvekillerinin yanına gitseniz “DEM Parti’yi takip ediyor musunuz?
Yakında bölünecekler.
Solcuları tasfiye edecekler” söylemiyle karşılaştık.
Biz de DEM Parti yöneticilerine sorduk.
Onlar da “Partimizi yıpratma hareketleri.
Sorun yok” açıklamasında bulundu.
Bizce ateş olmayan yerden duman çıkmaz.Basına ders verme sırası Ersin Tatar’a gelmişKKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçtiğimiz mayıs ayında Lefkoşa’da Türk gazeteciler ile bir araya geldi.
Röportaj sırasında CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun denkliği kabul edilmeyen diplomasının da bulunduğu hoşlanmadığı sorular sorulunca Tatar -kelimenin tam anlamı ile- kontrolünü kaybetti ve gazetecilere bir siyasetçiye yakışmayacak üslupta davrandı.
Duvarların Dili Olsa, skandalı 17 Mayıs 2025’te “Bu size hiç yakışmadı Sayın Tatar!” başlığı ile okuyucularına duyurdu.
Görülen o ki, Sayın Cumhurbaşkanı bizim ona yakıştıramadığımızı pek sevmiş!
Kimleri örnek alıyor bilmiyoruz ama işi basına parmak sallamaya kadar götürmüş.
Kameralar önünde bu olayı olmadığı gibi anlatıp, kendisine itiraz edemeyecek kişilerin başında gelen KKTC Basın Müdürü Erhan Akar’ı da şahit göstermiş.
Tatar, “Basın demek biraz da ahlak demektir” demiş.
Evet Sayın Tatar; bizde meslek ahlakı olduğu için işimizi olduğu gibi dosdoğru yaptık.
Siyasette yorulmanız bu kadar hırçın olmanızı gerektirmez.
Lütfen nezaket!
Ankara’da “Tatar’dan sonrası” hesapları KKTC’de 19 Ekim’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki aday ön plana çıkıyor; mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) lideri Tufan Erhürman. 3 ay önce Erhürman, Tatar’a 6 puan fark atarken seçimlere bir hafta kala farkın daha da açıldığı konuşuluyor.
AKP-MHP bloğu destek için kolları sıvamasına rağmen Tatar’ın performansından memnun olunmadığını daha sık duyar olduk.
Ankara’da “B Planı” olarak “Tatar’dan sonrası” da konuşulur oldu.
Ankara’nın KKTC’yi gözden çıkartmaya hiç niyeti yok.
Tatarlı veya Tatarsız.