Haber Detayı
Estetik ve Duyusal Kış Sofrası
İstanbul’un gastronomik belleğinde Çırağan Palace Kempinski, yalnızca bir otel değil; zamanın içinden süzülen bir anlatı mekânı. Boğaz’a nazır bu saray, 17. yüzyıldan bugüne taşıdığı mimari ihtişamın ötesinde, Türk ve dünya mutfağının zarafetle buluştuğu bir sahne.
Lüksün tanımını yeniden yapan bu yapı, ulusal ve uluslararası platformlarda aldığı ödüllerle yalnızca konaklama değil, gastronomi alanında da ayrıcalıklı bir konumda yer alıyor.İstanbul’un kültürel dokusuna dokunan bu saray, geçmişin ihtişamını bugünün duyusal deneyimleriyle harmanlıyor.Geçtiğimiz günlerde Bellini Restoran’ın kış menüsünü deneyimlemek üzere Çırağan Sarayı’nın birinci katında yer alan bu zarif mekâna adım attım.Sarayın yüksek tavanları, kristal avizeleri ve Boğaz’a açılan camları eşliğinde, Bellini’nin sıcak ama rafine atmosferi ilk anda hissediliyor.Mavi-beyaz temalı oturma düzeni hem Akdeniz’i hem de İstanbul’un dinginliğini çağrıştırıyor.
Menü, klasik İtalyan mutfağının modern yorumlarıyla şekillenmiş.
Şef Giovanni Vaccaro’nun 20 yılı aşkın tecrübesi, her tabakta hissediliyor.Başlangıçta sunulan Dana Carpaccio, limon ve parmesanla dengelenmiş narin bir dokunuş.Ardından gelen Ahtapot Salatası ve aromatik nohut soslu Jumbo Karides, denizle kurulan zarif bir bağ gibi.
Burrata ise zeytinyağı ve taze fesleğenle sade ama etkileyici bir uyum yakalıyor.Makarnalar, Bellini’nin mutfak kimliğini en net biçimde ortaya koyuyor.Carbonara, alışıldık kremamsı dokusuyla tanıdık ama rafine.Safranlı Deniz Mahsulleri Sosu, denizden gelen tatları derinleştiriyor.Trüf Mantarlı Sos ise aromatik yoğunluğuyla dikkat çekiyor.
Dana Etli “Arabiatta” sos baharat dengesini ustalıkla kurmuş; ne baskın ne de silik.Ana yemeklerde ise Akdeniz’in hafifliği ve İtalyan ev yemeklerinin samimiyeti bir arada.Izgara Levrek & Karides, safran sosu ve kızarmış risotto ile dengeli bir tabak sunuyor.Dana “Polpette della Nonna”, ev yemeği hissini zarif bir sunumla taşıyor.Spaghetti “alla Chitarra” ise taze ıstakoz ve yoğun pesto ile menünün imza lezzetlerinden biri olmaya aday.Risottolar, Bellini’nin mutfak ustalığını en çok yansıtan bölüm.
Istakoz ve Safranlı Risotto, kremamsı dokuda zarif bir denge kurarken; Gorgonzola ve Dana Etli Risotto, güçlü aromalarla derinlik sunuyor.Ağır Ateşte Pişmiş Çörek Mantarlı Kuzu Eti ise uzun süreli pişirme tekniğiyle elde edilen yumuşak dokusuyla dikkat çekiyor.Bu tabak, menünün en karakterli lezzetlerinden biri.Taş fırından çıkan Karidesli Pizza ise samimi ama iddialı bir kapanış sunuyor.İncecik hamur, taze karides, sarımsak ve fesleğenle dengeli bir uyum yakalamış.Her lokmada sade ama unutulmaz bir tat bırakıyor.Bellini’deki bu deneyim, abartıdan uzak ama duyusal olarak zengin bir yolculuk sundu.Sarayın atmosferiyle birleşen bu menü, İstanbul’da gastronomik bir durak arayanlar için hem estetik hem de tatmin edici bir seçenek.Bellini, İtalyan mutfağını İstanbul’un tarihsel dokusuyla buluştururken, mevsimin ruhunu da sofraya taşıyor.