Haber Detayı
Johan Strauss II'nin doğum gününde Viyana vals ile döndü
Johan Strauss II'nin doğum gününün kutlandığı Viyana'da, usta bestecinin eserleri Viyana sokaklarında duyuldu.
Johann Strauss II’nin 1866’da bestelediği “Güzel Mavi Tuna”nın ilk notaları, 200 yıl sonra bile Viyana’nın kalbinde yankılanıyor. 25 Ekim'de Viyana, Strauss'un 200. doğum gününü tören ve performanslarla kutladı.HALK DANSINDAN SARAY ZARAFETİNEValsin kökeni, 18. yüzyılda üst sınıfların küçümsediği bir halk dansı olan Ländler’e dayanıyor.Dans öğretmeni Thomas Schäfer-Elmayer’in ifadesiyle, “Üst sınıflar, dansçılar arasındaki yakınlıktan rahatsız olurdu.
Vals, toplum kurallarını yumuşattı.” Strauss’un üç bölümlü besteleri ise bu halk dansını saray salonlarına taşıdı ve Viyana’yı dünyanın dans başkenti yaptı.410 AVROLUK BALO BİLETLERİ KAPIŞ KAPIŞBugün Viyana’da her yıl 450’den fazla balo düzenleniyor.
En prestijlisi, şubat ayında Ulusal Opera’daki "Viyana Opera Balosu".
Biletler bir yıl önceden tükeniyor, giriş ücreti 410 avrodan başlıyor.Öğrencilere özel indirimli biletler sunularak geleneğin “ulaşılabilir” kalması sağlanıyor.
Dansa hazırlananlar için şehirde yüzlerce kurs var; acelesi olanlara hızlandırılmış dersler bile mevcut.BALONUN LGBT+ HÂLİKadınlar hâlâ uzun elbiseler, erkekler smokin giyiyor.
Ancak 2020’lerle birlikte vals daha kapsayıcı hâle geldi.
The Economist dergisine göre Viyana’da artık “Diversity Ball” gibi LGBTQIA+ topluluğuna açık balolar düzenleniyor.Viyana Turizm Ofisi Direktörü Norbert Kettner, “Gençler buna bayılıyor.
Vals, flört uygulamalarına zarif bir alternatif sunuyor” diyor.Johann Strauss IIDJ’Lİ VALS DÖNEMİ2025’te Strauss’un ikonik eserleri hâlâ her balonun açılışında çalınıyor ama gece ilerledikçe sahneye DJ’ler çıkıyor.
Geleneksel valsin ritmi elektronik tınılarla birleşiyor.Bu yüzyıllık geleneğe modern bir soluk getiren Viyana, bir kez daha kanıtlıyor: Zaman değişse de, valsin büyüsü asla eskimiyor.VALSİN TÜRKİYE HİKÂYESİVals, Osmanlı’nın son döneminde Levanten salonlarından Pera’daki balolara kadar uzanır.
Ancak bu dansın “resmî” kabulü Cumhuriyet döneminde gerçekleşti.Atatürk döneminde, vals modern Türkiye’nin sembollerinden biri haline geldi.
Ankara Palas’ta düzenlenen devlet balolarında, orkestra başlarında genellikle yabancı müzisyenler yer alıyor, Türk subayları ve eşleri bu yeni dansı halka örnek olarak sergiliyordu.1930’larda İstanbul Radyosu ve Ankara Halkevi orkestraları repertuvarlarına valsleri dahil etti.
Cumhuriyet baloları, kadın ve erkeğin aynı sahnede dans ettiği yeni bir toplumsal düzenin vitrini sayıldı.1950’lerde dans salonları ve kulüpler, valsi popüler kültürün bir parçası haline getirdi; Sezen Cumhur Önal ve Erol Büyükburç gibi sanatçılar “Türkçe vals” dönemini başlattı.Bugün Türkiye’de vals, düğünlerde, bale temsillerinde ve yıl sonu konserlerinde hâlâ zarafetin simgesi.
Bir zamanlar Batı’dan ithal edilen bu dans, artık Türkiye’nin kültürel belleğinin bir parçası.Odatv.com