Haber Detayı

Sanat camiası birbirine düştü: Hangi meslek kutsal...
özel odatv.com
28/10/2025 13:57 (1 ay önce)

Sanat camiası birbirine düştü: Hangi meslek kutsal...

Oyuncular arasında bir ‘kutsal’ polemiği dönüp dolaşıyor: Kimine göre oyunculuk kutsal bir meslek, kimi ise ‘aman abartmayın canım, herkes yapar’ diyor. Peki nedir bu kutsal meslek kavramı…

Sanat camiasında hızla yayılan tartışmada bombanın pimini çeken ilk yorum model ve oyuncu Dilan Çiçek Deniz'den geldi:"Herkesin her konu hakkında çok fazla fikri var.

Bazı şeylerin söylenmemesi gerektiğini, herkesin her şeye cevap vermemesi gerektiğini düşünüyorum bilirkişi olarak.

İkincisi, oyunculuk çok kutsal bir meslek değil.

Bizim işimizin de avantajları, dezavantajları var.

Fakat bu kadar net sınırları olan inanılmaz kutsal bir meslek değil.

Doktorluk, öğretmenlik gibi daha kutsal mesleklerimiz var."İlk yanıt, Ekin Türkmen'den geldi ve "Oyunculuk çok kutsal bir meslek!

Yazık, bıktım sizlerden kapladığınız alanlardan!

Saygısız, hiyerarşi bilmeyen cahiller" dedi.Burak Sergen de oyunculuğun kutsal olduğunu düşünenlerden:"Öğretmen ve doktoru ben oynayabilirim ama onlar benim yaptığım şeyi yapamaz"Bir de tarafsızlar var: Caner Cindoruk "Bence her meslek kutsaldır" dedi, eski rol arkadaşı Melis Sezen de "Bence sadece oyunculuk değil, kalbinle yaptığın, emek verdiğin şeyler kutsaldır."ifadelerini kullandı.Sahi, nedir bu kutsal meslek...İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİ‘Kutsal meslek’ fikri, insanlık tarihi kadar eski… İlkel toplumlarda doğaüstü güçlerle iletişime geçtiğine inanılan şamanlar, büyücüler ve kahinler toplumun en saygı duyulan figürleriydi.

Onlar için meslek değil, tanrısal bir görev söz konusuydu.Antik çağda bu anlayış devletle birleşti: Mısır’daki rahipler, Mezopotamya’nın kâtipleri, Yunan ve Roma’nın filozofları ile askerleri tanrıların düzenini sürdürdüklerine inanıyorlardı.Orta Çağ’da Hristiyanlık ve İslamiyet etkisiyle kavram kurumsallaştı; din adamları, hekimler ve yargıçlar Tanrı’ya hizmet ettikleri için kutsal sayıldı.

İslam dünyasında ‘emanet’ ve ‘hizmet etme’, Batı’da ‘calling’ yani çağrı anlayışıyla desteklendi.Aydınlanma çağıyla birlikte kutsallık dini sınırlarından çıktı, insanın aklına ve vicdanına dayandı.

Artık bir işi ‘kutsal’ yapan Tanrı değil, onun insana ve topluma sağladığı faydaydı.

Cumhuriyet dönemiyle birlikte bu anlayış sekülerleşti; öğretmenlik, hekimlik, askerlik gibi ulusa hizmet eden meslekler kutsal görev sayıldı.

Çünkü vatan, bilgi ve sağlık yeni kutsal değerlerdi.ALP'TEN GÜNÜMÜZETürk kültüründe ise bu düşüncenin izleri çok daha geriye uzanıyor.

Orta Asya’da ‘kam’lar hastaları iyileştirir, kötü ruhları kovar; ‘alp’ler toplumu korur, adaletin simgesi olurdu.

Bu iki figür, hem aklın hem cesaretin kutsallığını temsil ederdi.

İslamiyet sonrasında hizmet anlayışı ön plana çıktı: öğretmenlik, çobanlık, hekimlik insanı yaşatma gayesiyle yüceltildi.

Osmanlı’da kadılar ve müderrisler Tanrı’nın düzenini koruduklarına inanır, ahilik geleneğinde el emeğiyle yapılan her iş “Eline, beline, diline sahip ol” ilkesiyle kutsallaştırılırdı.Bugünse kutsallık başka bir açıdan değerlendiriliyor: Bir gazeteci gerçeği koruduğunda, bir temizlik görevlisi hijyen sağladığında, bir sanatçı belleğimizi diri tuttuğunda ya da bir veteriner sokak hayvanını yaşattığında, mesleği kutsallaştırmış oluyor bir bakıma…Ve aslında değişmeyen tek şey kalıyor:Kutsal olan meslek değil, onu vicdanla yapan insan…Gözde SulaOdatv.com

İlgili Sitenin Haberleri