Haber Detayı
7'yi 8'e bağlayan gece: Üç mit bir hakikat
Ekim Devrimi genellikle “bir gecede, Lenin’in dahiyane hamlesiyle gerçekleşen bir iktidar darbesi” olarak anlatılır. Oysa bu, yıllara yayılan sınıf çelişkilerinin, örgütlü bir siyasi hazırlığın ve kolektif bir devrimci iradenin sonucuydu. Üç yaygın mit çözüldüğünde, "Ekim" yeniden anlam kazanacak.
1917 Rus Devrimi, Birinci Dünya Savaşı’nın ağır koşulları altında çöken Çarlık rejiminin ardından, işçi ve asker konseyleri (Sovyetler) ile Bolşeviklerin siyasal güç mücadelesi sonucu iktidarın devrilmesiyle gerçekleşti.
Şubat 1917’de Çar II.
Nikolay tahttan çekilince Geçici Hükümet kuruldu ancak savaşın sürdürülmesi ve ekonomik kriz halkta büyük tepki yarattı.
Bolşevik lider Vladimir Lenin’in “barış, ekmek ve toprak” çağrısı kitlelerde karşılık buldu. 7 Kasım 1917’de (Rusya’da kullanılan eski takvime göre 25 Ekim) Bolşevikler Petrograd’daki Geçici Hükümet’i devirerek iktidarı aldı.NEDEN “EKİM DEVRİMİ” DENİRRusya o dönemde Jülyen takvimini kullanıyordu.
Devrim eski takvime göre 25 Ekim’de gerçekleştiği için tarihsel olarak “Ekim Devrimi” adıyla anılır.
Yeni Gregoryen takvimine göre bu tarih 7 Kasım’a denk gelse de olay, dünya literatüründe “Ekim Devrimi” olarak kaldı.İnsanlığı dönüştüren Ekim Devrimi'nin 108'inci yıl dönümünde "Ortaklaşa" dergisinde Prof.
Dr.
Nevzat Evrim Önal, "Sabırla işlendi, kopartılıp alındı, sebatla korundu...
Kızıl Ekim" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Önal'ın yazısı şöyle:Ekim Devrimi'nin en sık tekrarlanan öyküsü aşağı yukarı şöyle: 1917 yılına gelindiğinde kapitalist gelişme trenini kaçırmış olan Çarlık Rusyası, yaşlı, ulu ama içi çürüyüp boşalmış bir çınar ağacına benziyordu.
Bu haliyle ve boyundan büyük heveslerle Birinci Dünya Savaşı'na giren Rusya'da üç yıl boyunca halk savaş ve kıtlıktan kırılmıştı, barış istiyordu.
Devrim Şubat'ta başladı, Çar devrildi ve Geçici Hükümet kuruldu.
Ama bu hükümet büyük bir hata yaptı, halkın en önemli talebi olan barışı sağlamadı.
Tek derdi siyasi iktidarı ele geçirmek olan, tabiri caizse aklını bununla bozmuş Lenin ve onun komutanlığında çok katı, askeri bir disiplinle örgütlenmiş Bolşevikler, Geçici Hükümet'in bu hatasını sonuna kadar istismar ettiler ve sonunda 7 Kasım'ı 8 Kasım'a bağlayan gece silahlı bir darbeyle iktidarı ele geçirdiler.
Sonra da ellerine geçirdikleri iktidarın gücüyle herkesi hizaya getirip Çarlık Rusyası coğrafyasını Sovyetler Birliği'ne dönüştürdüler.İlginç biçimde, vurgu farkları olsa da Ekim Devrimi'nin dostları ve düşmanları aşağı yukarı aynı öyküyü anlatıyor.
Devrimin düşmanları için bu öykü bir çeşit eğitici masal, sonunda despot öcüler gelip demokrasiyi ve hataları olsa da halkının iyiliğini isteyen Çar dahil iyi kalpli herkesi yiyor.
Dostları için ise bu bir süper kahraman öyküsü, çok zor ama aynı zamanda tekrarlanamayacak fırsatlar içeren koşullarda, sosyalist devrime hiç hazır olmayan bir ülkede Lenin mucizevi bir önderlikle Bolşeviklerin tarihin ilk sosyalist devrimini yapmasını sağlıyor.Düşman, tabii ki yenilgisini çirkinleştirecek ve basitleştirecek.
Bir zaferin idealize edilmesinde de büyük bir sakınca yok kuşkusuz.
Ama siz bu satırları okurken insanlığın bu büyük tarihsel atılımının üzerinden yüz sekiz yıl, bir ay kadar sonra ise onun ürünü olan Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının üzerinden otuz dört yıl geçmiş olacak.İnsanlığın yeniden büyük devrimlere ihtiyacı var.
Hatta büyük devrimler olmayacaksa insanlığın bir geleceği yok.
Bu yüzden Ekim'e bakarken mitle gerçeği ayırmalı, ondan nasıl dersler çıkarabileceğimize ve onu mümkün kılan kritik unsurların bugün nasıl tekrarlanabileceğine odaklanmalıyız.Geli Korjev-Bayrağın Yerden Kaldırılması (1957-1960)MİT 1: BOLŞEVİKLER İKTİDARI SOKAKTA BULDUSık sık yanlış biçimde Lenin'e atfedilen bu söz aslında hiç de devrimin dostu sayılmayacak Hannah Arendt'e ait.
Öte yandan bu düşünceyi, yine devrimin dostu olmayan ama Sovyetler Birliği tarihi konusunda en fazla başvurulan E.
H.
Carr dahil pek çok tarihçi benimsiyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Lenin'in 8 Kasım itibarıyla yeni ve çok zorlu görevlerle karşı karşıya gelen Bolşeviklerin rehavete kapılmalarını engellemek için yazdıklarında bu şekilde yorumlanabilecek pasajlar da mevcut.İddia özetle şöyle: Ekim Devrimi, Bolşeviklerin uzun dönemli stratejilerinin bir sonucu değildi.
Önce Çarlık, Şubat Devrimi'nin ardındansa diğer tüm siyasi özneler üst üste o kadar çok "hata" yaptılar ki, Bolşevikler iktidarı kucaklarında buldu.Bu düşünce yanlış, ama tersi doğru olduğu, Bolşevikler on yıllara yayılan kusursuz bir devrim stratejisine sahip olduğu için değil.
Mesele şu ki, Bolşevikler dışındaki aktörlerin "hata" olarak tanımlanabilecek hamlelerinin tamamı, on yıllar boyunca biriken çelişkilerin az çok kaçınılmaz sonucuydu.Tek tek her birini incelemek yazının sınırlarını aşar, dolayısıyla en önemlisini ele alacağız: Geçici Hükümet'in "savaşa devam" kararı.Soru şu: Rusya, Şubat Devrimi olup Çar devrildikten hemen sonra Geçici Hükümet savaştan tek taraflı çekilebilir miydi?
Bu sorunun cevabı "hayır" ise, karar da "hata" olarak tanımlanamaz.Cevap "hayır", çünkü Şubat Devrimi, burjuvazinin Çarlığa karşı radikal bir devrimci kalkışması değildi.
Rusya'da kapitalizmin gelişimi, burjuva dinamiklerin zayıflığı, kendisinden önce yükselen kapitalist-emperyalist güçler tarafından kuşatılmışlığı ve bunlara bağımlılığı gibi bir dizi nedenle, Çarlık rejiminin devamlılığı ile iç içe gerçekleşmişti.
Şubat Devrimi'nde halk Çar'ı devirmişti, ama kurulan Geçici Hükümet eski rejimden kopmuyor, eski Çar'ın küçük kardeşini (kendisi istememesine rağmen) yeni Çar olarak tanıyor, kendi içinden başbakan olarak Prens Lvov'u seçiyordu.
Dahası, Şubat Devrimi'ni yarım yamalak bir şey olarak bırakan bu "eskinin devamı olma" hali kişilerden ibaret değil, yapısaldı.
Çarlık Rusyası'nın feodal ve kapitalist mülk sahipleri ülkeyi Dünya Savaşı'na hep birlikte, bağımlı oldukları emperyalist İngiltere ve Fransa'nın yanında sokmuştu.
Savaştan tek taraflı ve derhal çekilmeleri imkânsızdı, çünkü böyle bir adım atmaları durumunda, savaşı düşmanları Almanya da, savaştan çekilerek ihanet edecekleri müttefikleri İngiltere ve Fransa da kazansa büyük kayıp yaşayacaklardı.
Bu yüzden barışı sadece düşmanları değil "dostlarıyla" da müzakere etmeleri gerekiyordu ve bunun için zamana ihtiyaç vardı.
Bu süre, Bolşevikler için bir fırsat penceresi oldu.
Ekim geldiğinde Lenin'in, "daha fazla bekleyemeyiz" ısrarı, neredeyse tamamen bu konuyla ilgiliydi.
Geçici Hükümet barış ilan etmek üzereydi ve bu, sosyalist devrimi imkânsız hale getirecekti.Burjuva devrimine destek veren (ve Geçici Hükümet'e birer bakan yollayan) diğer solcuların aksine, Bolşevikler yeninin eskiden kopamamasına neden olan bu devasa çelişkinin farkındaydı.
Farkındaydılar çünkü siyasi rakiplerinin aksine Çarlığı asla kapitalizmin ve burjuva demokrasisinin gelişmesinin önünü tıkayan bir kaba gericilik olarak görmemişlerdi.
Lenin, Bolşeviklerin en önemli siyasi rakibi olan Narodniklerin bu yöndeki tezlerini Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi eserinde çürüttüğünde sene daha 1899'du, devrime on sekiz yıl vardı.Çıkarılacak ders: Her sınıf egemenliği kendi gelişiminin özgünlükleriyle çelişki biriktirir.
Bu çelişki birikimi mutlaka devrim fırsatı barındıran krizlere yol açar.
Devrime hazırlık, kusursuz bir komplo kurarak değil, çelişkilerin hangi başlıklarda birikiyor olduğuna odaklanılarak ve sabırla yapılır.
Bu, zaferi karşı tarafın hatalarına bağlamak değildir.
Çelişkiler patladığında "hata"lar bir süreliğine zorunlu hale gelecek, fırsat değerlendirilmediğinde ise telafi edileceklerdir.Serafim Aleksandroviç Zverev-Geçici Hükümet Üyelerinin Tutuklanması(Mikhail K.
Sokolov tarafından 1933'te yapılan tablonun 1936'da yapılan kopyası)MİT 2: İHTİYAR ADAMIN DEVRİM TAKINTISIEkim Devrimi'ne dair pek çok anlatıda devrim neredeyse tamamen Lenin'in siyasi dehasının bir sonucudur ve bunu Lenin'in "devrimden başka hiçbir şey düşünmemesi, rüyasında bile devrim görmesi" mümkün kılar.
Bu öylesine öznel ve kimsenin anlayamayacağı derinlikte bir odaklanmadır ki, eşi Krupskaya dahil en yakınındaki insanlar dahi çıldırdığını düşünür, Bolşevikler söylediklerini anlamaz, hatta anlamadıkları için devrimden geri durur.Lenin'in tüm hayatı boyunca hayranlık verici bir amaç disipliniyle yaşadığı doğru ve Ekim Devrimi'nin onun müdahaleleri olmaksızın gerçekleşmeyeceği neredeyse kesin.
Ne var ki, Ekim Devrimi'ni iyi ya da kötü niyetle Lenin'in öznel siyasi eylemine indirgemek iki hayati meseleyi gözden kaybetmemize nedenBirincisi, Lenin, insanlığın o güne dek gördüğü en korkunç ve kıyıcı savaşın üçüncü yılında, bu savaşın tarafı olan ülkesinde neredeyse dört yüz yıldır hüküm süren monarşinin devrildiği bir devrimci durumda siyaset yapıyordu.
Etrafına sükûnet telkin etmek yerine ateşe taşıyabildiği kadar odun taşıması herhalde normaldi.
Dahası o günlerde diğer Bolşevik liderlerin, hatta devrimin içinde siyaset yapan tüm kritik figürlerin hayatı devrimden ibaret hale gelmişti.
Lenin'i farklı yapan, Bolşevik Parti'nin o güne kadar verdiği siyasi mücadelede biriktirdiklerini hasımlarından (ve diğer tüm Bolşeviklerden) daha doğru kavramasıydı.İkincisi, Bolşevik Devrimi'nin önderliğinin Lenin'e ya da Lenin, Stalin ve Trotskiy'e daraltılması büyük bir haksızlık.
Devrim boyunca Bolşevikler, korkunç sertlikte iç tartışmalara rağmen kolektif parti yapısını hiç yitirmediler; siyasi iktidarı da bu sayede ele geçirebildiler ve koruyabildiler.
Bunu mümkün kılan, devrim başladığında sürgünde olan, devrimin ortasında Finlandiya'ya kaçıp saklanmak zorunda kalan ve o tarihten itibaren Merkez Komitesi'yle mektupla haberleşebilen Lenin'in her bir Bolşevike tek tek ne yapacağını söylemesi değil, aksine çoğu zaman kimseye danışmadan karar vermek zorunda kalan Bolşevik Parti kadrolarının devrimci süreci sırtlayabilmiş olmasıydı.
Devrim Lenin'siz nasıl düşünülemezse, bütün gemileri yakıp hayatları boyunca devrim için mücadele etmiş, azımsanmayacak bir bölümü genç yaşta hayatını bu uğurda kaybetmiş, çoğunun adını dahi bilmediğimiz Bolşevik Parti militanları olmaksızın da düşünülemez.
Kızıl Ekim bir kolektif kahramanlık öyküsüdür ve bu yüzden de "Büyük"tür.Çıkarılacak ders: Devrim karanlık odalarda (ya da zihinlerde) tasarlanan bir komplo değil. toplumsal düzenin çöküp dağıldığı bir kaos ortamında iktidarın devrimciler tarafından işçi sınıfı adına ele geçirilmesidir.
Bu siyasi müdahaleyi ne işçi sınıfı ne de her biri kendi inisiyatifiyle hareket eden devrimciler yapabileceği için partinin oynayacağı rol vazgeçilmezdir.
Bir devrimde, partinin önderleri nasıl özel bir öneme sahipse kadrolarının o önderliğin mikro kontrolü olmaksızın devrimin yolunu çizebilmesi de o derece önemlidir.
Devrime hazırlık, böyle bir partiyi inşa etme görevidir.Evgeniy Adolfoviç Kibrik-Yest Takaya Partiya!' (Var öyle bir parti!-1947; Resmedilen olay, 17 Haziran 1917'de yaşanır.
Tüm Rusya İşçi-Asker Delegeleri Sovyet Kongresinde Menşeviklerin Geçici Hükümete Bakan olarak gönderdikleri Tsereteli kürsü konuşması sırasında "bugün Rusya'da iktidarı tek başına eline alabilecek bir parti yok!" der.
Resmin adını da veren, Lenin'in oturduğu yerden Tseretelinin sözünü keserek verdiği yanıttır.)Evgeniy Adolfoviç Kibrik - Yest Takaya Partiya!' (Var öyle bir parti! - 1947; Resmedilen olay, 17 Haziran 1917'de yaşanır.
Tüm Rusya İşçi-Asker Delegeleri Sovyet Kongresinde Menşeviklerin Geçici Hükümete Bakan olarak gönderdikleri Tsereteli kürsü konuşması sırasında "bugün Rusya'da iktidarı tek başına eline alabilecek bir parti yok!" der.
Resmin adını da veren, Lenin'in oturduğu yerden Tseretelinin sözünü keserek verdiği yanıttır.)MİT 3: BİR GECE ANSIZIN GELDİLEREkim Devrimi'ne yönelik, sık sık iyi niyetle yapılan bir diğer indirgeme de onun "bir gün önce erken, bir gün sonra geç" olacak bir müdahaleye ya da "Dünyayı Sarsan On Gün"e daraltılması.
Bolşeviklerin iktidara el koyduğu gece ya da ilk kritik kararnamelerinin yürürlüğe konduğu on gün kuşkusuz çok önemliydi ama Kızıl Ekim, hem yukarıda işaret ettiğimiz üzere öncesindeki birkaç on yılda Rusya'da kapitalizmin biriktirdiği çelişkilerin ve bu çelişkilere müdahale etmeye odaklanmış Bolşeviklerin örgütsel birikiminin sonucunda gerçekleşti hem de bu kritik dönemeçten sonraki beş yılda yürütülen ve Sovyetler Birliği'nin ilanıyla sonuçlanan kuruluş mücadelesi ile yaşatıldı.Bu kuruluş mücadelesinde, Beyaz Ordulara karşı verilen İç Savaş gibi, kahramanca zafer anları içeren unsurlar olduğu kadar; yeni devlet düzeninin kurulması, ayran gönüllü Rus aydınlarının ya da çıkarcı Çarlık generallerinin devrimci iktidara kazanılması, devrimin heyecanından başı dönmüş Bolşeviklerin Yeni Ekonomi Politikası'nın zorunluluğuna ikna edilmesi gibi belki aynı derecede önemli ama hiç "heyecan verici" olmayan ve tarihe parlak harflerle geçmeyen görevler de vardı.
Bu görevler başarılamasaydı, Sovyetler Birliği kurulamaz ve devrim yaşatılamazdı.Viktor Deni-Yoldaş Lenin Dünyayı Kötü Ruhlardan Andırıyor (propaganda posteri-1920'ler)Çıkarılacak ders: Devrim, heyecanlı kırılma anlarından ibaret görülemeyecek bir süreçtir ve devrimcilik de sadece bu heyecanlı anlarda sahneye çıkılarak yapılmaz.
Siyasi iktidarın ele geçirilme momenti büyük öneme sahip olsa da devrim, bu anın öncesi ve sonrasında başarıyla gerçekleştirilen, büyük çoğunluğu pek de heyecan verici olmayan görevlerin toplamıdır.
Kuşkusuz bu görevler konusunda kadrolar içinde kısmen bir işbölümü olabilir, ama kendisini ancak kürsüde ateşli konuşmalar yaparken veya eli silahın tetiğindeyken devrimci hissedenlerin bir devrime anlamlı ve sürekli katkı yaptığı pek görülmemiştir.Odatv.com