Haber Detayı

Umuda ihtiyacımız var ancak iyi huylu olanına
Dünya# dunya.com
29/11/2025 00:00 (3 hafta önce)

Umuda ihtiyacımız var ancak iyi huylu olanına

Umuda ihtiyacımız olduğu ke­sin ancak Mark Manson’un deyimiyle herhangi bir umuda de­ğil, umudun iyi huylu ve sürdürü­lebilir olanına; sağlam, güçlü, man­tığa ve gerçekliğe dayalı bir umuda...

PROF.

DR.

TAYFUN DOĞAN (Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü)Aşkın, güvenmenin, fedakârlığın, empatinin, kendini sevmenin ve çalışmanın yararlı ve zararlı form­ları olduğu gibi umudun da men­fi ve müspet biçimlerinden bahse­debiliriz.

Kısacası umut iyi huylu ve besleyici olabileceği gibi yerine göre toksik-zehirleyici de olabilir.Umut ne zaman zararlı olur?Umut, mutluluğu geleceğe sakla­mamıza neden oluyor ve bugünü ya­şamamızın önüne geçiyorsa zarar­lı olabilir.

Hep iyi günlerin geleceği hayali ve umudu içerisinde olmak bugünü kaçırmamıza neden ola­bilir.

Bunun çok yaygın bir örneği, insanların yapmak istedikleri pek çok şey için emekliliği beklemeleri.

Bu tür bir bekleyiş hep geleceğe ha­zırlanma ama bugünü hiç yaşama­mış olma şeklinde tezahür edebi­lir.O gelecek de ya hiç gelmeyebilir ya da geldiğinde kişinin yapmak is­tedikleri için enerjisi kalmayabilir.

Bunun dışında herhangi bir konuda aşırı umut beslemek kişiyi esir ede­bilir.

Esaretin türlü biçimleri vardır.

Umut da yerine göre kişiyi esir ede­bilir ve gözünün başka bir şey gör­memesine neden olabilir.Hele ki böyle bir umuda hırs da eşlik ederse bu durum tam bir esarete dönüşebi­lir.

Böylesi bir umuttan vazgeçmek de kişiyi özgür kılar.

Hırsın ve inti­kam duygusunun eşlik ettiği umuda en iyi örnek Moby Dick romanında­ki Kaptan Ahab’ın durumu olabilir.

Nitekim böylesi bir umut onu ve ya­nındakileri felakete sürüklemiştir.Umut gerçekçi değilse zararlı ve toksik olabilir.

Umut konusun­daki çalışmalarıyla ünlü olan Rick Snyder’a göre kişinin beklentile­ri, hedefleri uygun ve ulaşılabilir değilse, ayrıca arzu edilen hedef­lere ulaşmak için kullanılan yön­tem ve stratejiler zayıfsa, sahip olunan umut gerçekçi olmayan bir umuttur.

Snyder’ın ortaya koyduğu umut teorisinde; ulaşılabilir amaç­lar, bu amaçlara giden yollar ve bu yolları yürümek için gerekli irade ve motivasyon vardır.Bu noktada kişinin gerçekçi amaçlar belirle­yebilmesi için kendini iyi tanıması da elzemdir.

Bireyin güçlü ve zayıf yönlerine, potansiyellerine vakıf olması ulaşabileceği amaçlar belir­lemesine yardımcı olacaktır.

Ter­si durumda ise kişi gerçekçi olma­yan hedefler peşinde koşacaktır.

Bu durum da sürekli hayal kırıklı­ğına neden olacak ve bireyi mutsuz kılacaktır.

Yaşanan hayal kırıklık­larının çok olmasının, bireyin ge­lecekteki girişimleri ve umutları üzerinde de menfi bir etkisi olma­sı kaçınılmazdır.

Yine kişi kendisi­ni olması gerektiği gibi derinliğine tanımıyorsa, bu durum onu yanlış kararlar almaya sürükleyebilir.Umut tacirleriUmudun olduğu yerde çoğu za­man bir sıkıntı ve zorluk vardır.

Her ne kadar umudun tezadı olarak umutsuzluğu kullansak da çaresiz­lik ifadesi daha uygun bir karşılık olabilir.

Çaresizlik duygusu da kişi­yi her türlü istismara açık hale ge­tirebilir.

Bu anlamda umut, bir za­afa dönüşebilir.

Umut tacirleri de bu durumun farkında oldukları için insanların çaresizliklerini kullana­bilirler.

Çaresizlik duyguları içinde ve bir umut kırıntısı arayan bir has­ta olmadık şarlatanların istisma­rına uğrayabilir.

Ya da yoksulluk ve parasızlık içinde kıvranan bir genç yine bu durumu fark eden bir umut tacirinin avı haline gelebilir.Af yanılsamasıUmut insana kuru ağacı sulatır diye bir söz vardır.

Bu sözde, umu­dun kişiyi olmayacak şeyler için beklentiye sokabileceği düşünce­si dile getirilmektedir.

Bu durum daha da ileri gidebilir ve umut bazı özel durumlarda bireyin gerçeklik­ten kopmasına bile neden olabilir.

Biraz sıra dışı bir örnek olacak an­cak Viktor Frankl “İnsanın Anlam Arayışı” kitabında “af yanılsaması” adlı bir kavramdan bahsetmekte­dir.

Bu durum idam mahkumları­nın infazdan hemen önce, son da­kikada affedilebileceği yanılsama­sına kapılmaları şeklinde ortaya çıkmaktadır.Benzer durum kanser gibi ağır hastalıklarda da söz konu­su olabilmekte ve umudu ölüme yaklaşmış hastayı, son anda bir te­davi bulunabileceği yanılsaması­na götürebilmektedir.

Frankl, adı geçen kitabında umudun tutuklu­ları hayatta tuttuğuna yönelik göz­lemlerini anlatır ancak umudun bu insanlara nasıl olumsuz bir et­kide bulunduğuna yönelik olarak da şunları söyler: “Bir keresinde geleceğe inancın yitirilişiyle pes ediş arasındaki yakın ilişkiye da­ir dramatik bir olaya tanık oldum.Oldukça ünlü bir besteci olan kı­demli blok muhafızımız F., bir gün bana şunları söyledi. ‘Sana bir şey anlatmak istiyorum doktor.

Garip bir rüya gördüm.

Rüyamda bir ses bir şey isteyebileceğimi, bilmek is­tediğim şeyi söylememin yeterli ol­duğunu, ne sorarsam sorayım yanıt verebileceğini söyledi.

Ne sordum dersin?

Savaşın benim için ne za­man biteceğini sordum.

Ne dedi­ğimi anlıyorsun: Benim için!’ ‘Peki bu rüyayı ne zaman gördün?’ diye sordum. ‘1945 Şubat’ında’ diye ya­nıtladı.

Rüyayı anlattığında Mart başlarıydı. ‘Rüyandaki ses ne de­di?’ diye sordum. ’30 Mart’ diye fı­sıldadı saklamak istercesine.

F., bu rüyayı bana anlattığında hala umut doluydu ve rüyadaki sesin doğru çı­kacağına inanıyordu.Ancak vaat edilen gün yaklaştıkça, kampa ula­şan savaş haberleri, o gün özgür ol­mamızın pek de olası olmadığını gösteriyordu.

F., 29 Mart günü an­sızın hastalandı ve ateşi çok yük­seldi.

Kehanetinin, savaşın ve acı­ların kendisi için biteceğini söyle­diği 30 Mart günü hezeyan geçirdi ve bilincini yitirdi. 31 Mart günü ölmüştü.

Dışarıdan bakıldığın­da ölüm nedeni tifüstü.Bir insa­nın ruhsal durumuyla -cesareti ve umudu ya da bunların bulunmayı­şı- vücudunun bağışıklık durumu arasında ne kadar yakın bir ilişki olduğunu bilenler, umut ve cesare­tin birdenbire yitirilmesinin öldü­rücü bir etkisi olabileceğini anla­yacaktır.

Arkadaşımın ölümünün nihai nedeni, beklediği özgürlüğün gelmemesi ve ağır bir hayal kırıklı­ğı yaşamasıydı.

Bu vücudunun uy­kuda olan tifüs salgınına karşı di­rencini birdenbire düşürmüştü.

Geleceğe olan inancı ve yaşama is­temi felce uğramış ve bedeni hasta­lığa yenik düşmüştü; böylece rüya­sındaki ses haklı çıkmıştı.”Sonuç olarak umut, bireye men­tal ve fiziksel sağlık açısından pek çok avantaj sağlasa da doğru anla­şılmadığında bazı tehlikelere ve de­zavantajlara da neden olabilmekte­dir.

Yazımıza Ella Saltmarshe’nin sözleriyle son verelim: “Yanlış yere bağlanmış umut da umutsuzluk ka­dar zarar verici olabilir.

Coşkuyla ama aynı zamanda titizlikle umut etmeliyiz.”

İlgili Sitenin Haberleri