Haber Detayı
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz
“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana
Ge çen hafta sonunda yap ılan CHP kurultayı, uzun s üredir birikmi ş toplumsal öfkenin umuda dönü şt ürülmesinde yeni bir a şamayı ifade ediyor.
Adalet, özgürlük ve refah talepleriyle beslenen toplumsal “su” bugün güçlü bir biçimde ak ıyor.
Ancak bu akış tek bir kişiye, tek bir siyasi fig üre ya da tek bir mücadele biçimine s ıkıştığında, ateş o suyu buharlaştırabilir. 19 Mart’ta başlayan s üreç, bu riski ta şımakla birlikte bunu aşmaya m üsait: Bir yandan Ekrem İmamoğlu’nun şahsında, başarı, özgürlük, adalet ve refah talebi ifade bulurken buna paralel olarak toplumda geni ş bir itiraz, y öntem ve talep çe şitliliği gelişti.
M ücadele ve Türkiye’ye ili şkin yeni ufuk arayışları yalnızca bir kişiye değil, kolektif bir siyasete yaslanarak b üyüyebildi.
İşte bu nedenle CHP’nin yeni programının kabul ü ve ilan ı, bu akışın s ürdürülebilirli ğine katkı sağlayacak bir ara çt ır.
Program, hem i çeri ğiyle hem de siyasetin s üreklili ğini sağlayacak çerçevesiyle önem ta şıyor.
Suyun akmasını sağlayacak sağlam bir yatak yaratmadan bug ün büyüyen demokrasi, adalet ve refah talebini uzun soluklu bir mücadeleye dönü şt ürmek ve ba şarıya erdirmek m ümkün de ğil.
BAŞKA BİR YAŞAM OLASILIĞI AKP d üzeninin son y ıllardaki en etkili y öntemlerinden biri, toplumsal hayal gücünü daraltmak oldu. “Ba şka yerler de k ötü” iddias ıyla, ekonomik ve sosyal adaletsizliğin, yoksullaşmanın ka ç ınılmaz olduğu fikri topluma benimsetilmeye çal ışılıyor.
İddianın ve ç ıkarımın temelindeki zayıflık bir yana, T ürk halk ında uzun s üredir var olan adalet ve refah talebi, somut ve olumlu bir ufka ba ğlanarak g üç kazanmakta.
CHP’nin, bu talepleri “Yasaks ız T ürkiye, vizesiz Avrupa” gibi örneklerde oldu ğu üzere iddial ı şekilde sloganlaştırması, adil bir ülke ve herkes için iyi bir ya şam olanağı olduğunu hatırlatması, karşı tarafın umutsuzluk yayan propagandasına karşı bağışıklık sağlar.
S ürdürülebilir muhalefetin en önemli unsuru, insanlar ın yalnızca mevcut d üzenin sorunlar ını değil, herkes i çin iyi bir gelece ği de hayal edebilmesi ve bunun da ötesine geçip öngörebilmesidir.
Bugün Türkiye, dünyada e şi az g örülen bir ekonomik ve toplumsal durumun içinde.
Adaletsiz şekilde, servetten değil, t üketimden al ınan envai çe şit ağır vergiler ve har çlar, kad ın ve çocu ğa y önelik bitirilmeyen şiddet, g üvencesiz ve güvenliksiz çal ışma koşulları, yoksulluğun yaygınlaşması, hukuksuzluğun sistematikleşmesi...
T üm bunlar toplumun büyük bir bölümünü kalitesiz bir ya şamı pahalıya yaşamaya mecbur bırakıyor.
CHP’YE DÜŞEN GÖREV Türkiye, gelir ve servet da ğılımından eğitimde fırsat eşitliğine dek pek çok konuda tarihindeki en uzun süreli a şağıya gidişi ve hukukun üstünlü ğ ü gibi, de ğerlendirmelerin 200 yıl geriye kadar gittiği bazı alanlarda en k ötü dönemi ya şıyor.
Demokrasi, adalet ve kitlelerin alım g ücü aç ısından bir s üredir AB ve Avrupa Ekonomik Toplulu ğu dışındaki Avrupa ülkelerinin, ayr ıca d ünyan ın başka yerlerinden benzerimiz g örülen ülkelerin de gerisine dü şmekteyiz.
T üm bunlara kar şı, ge çmi ş başarıları hatırlatarak mevcut durumu aşmanın özgüvenini olu şturmalıyız.
Örne ğin, İkinci Meşrutiyet ve Cumhuriyetin ilanı gibi atılımları takiben ve sonraki bazı d önemlerde, demokrasi, hukukun üstünlü ğ ü ve özgürlükler yönünden Türkiye'yi Avrupa ortalamas ına ve hatta üstüne ç ıkaran sı çramalar söz konusu.
Buna benzer şekilde, son nesle kadar, her yeni neslin yaşam şartlarının ve alım g ücünün, tüm aksakl ıklara ve plansızlıklara rağmen Cumhuriyet tarihi boyunca bir önceki nesilden daha ileride oldu ğu ger çe ği var.
Bu “az zamanda çok” büyük ba şarıları hatırlatmak ve bug ünün çözümlerini, somut öngörülerle ve herkesin anlayaca ğı bir dille anlatmak; CHP programının halk ça benimsenmesinin, öfkenin umuda ve mücadeleye dönü şt ürülmesinin anahtar ıdır.
B öyle yap ılmadığı takdirde bu itiraz saman alevi gibi yanar ve s öner.
Suyun kaba girip buhar olmas ını engellemek, o suyu doğru şekilde y önlendirmekten geçer.
Dr.
An ıl Yıldırım Poyraz