Haber Detayı

Norman Paech, Öcalan ile görüşmesini anlattı: “Ulus devlet çözmüyor, kolektif haklar şart”
Politika artigercek.com
07/12/2025 15:05 (2 hafta önce)

Norman Paech, Öcalan ile görüşmesini anlattı: “Ulus devlet çözmüyor, kolektif haklar şart”

1996’da Öcalan’la yaptığı görüşmeyi anlatan Prof. Paech, Kürt sorununun merkeziyetçi devlet yapısıyla çözülemeyeceğini, Türkiye’nin demokratikleşmesi için yerinden yönetimin güçlenmesi gerektiğini söyledi.

Artı Gerçek - DEM Parti’nin Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlediği Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nın ikinci gününde, “Ulus Devletten Demokratik Ulusa” başlıklı oturum yapılıyor.

Moderatörlüğünü DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Ebru Günay’ın yürüttüğü oturumda konuşan Alman hukukçu ve akademisyen Prof.

Norman Paech, hem ulus devlet paradigmasını hem de Kürt halkının statüsünü ilgilendiren değerlendirmelerde bulundu.

Prof.

Paech, konuşmasında 1996 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmeyi anımsatarak tartışmanın iki temel eksende şekillendiğini aktardı: "Birincisi, kurtuluş mücadelesinde şiddetin rolü, ikincisi ise ayrı bir devlet kurma ya da mücadeleyi bu devlet içinde özerklik ve kendi kendini yönetme ile sınırlama sorusu.

Her iki soru da o dönemde ağır silahlı NATO üyesi Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bırakmaya karar vermiş olan bir muhalif görüşle, tamamen aynı fikirde olduğumuz demokrasi anlayışıyla yakından bağlantılıydı.

Ayrıca ayrı bir Kürt devletinden vazgeçilmesini de içeriyordu." KÜRTLERİN KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI Ulusal sorunun, ulus devlet tarafından değil, eşitlik ve demokratikleşmeyle çözüleceğini Öcalan'ın, "kapitalizm, bulutların yağmur taşıdığı gibi savaşı içinde taşır" sözleri ile destekleyen Paech konuşmasına şöyle devam etti: "Bu söz söylenmesinden 100 yıl sonra hala geçerliliğini korumaktadır.

Saldırganlık, rekabet ve hakimiyet arayışı yüzyıllardır kapitalist devletin karakteristik özelliği olmuştur.

Sayısız girişimlere rağmen, 1907'deki Lahey Sözleşmesi, 1928'deki Breon Kellogg Paktı veya uluslararası hukuk yoluyla devletlerarası savaşı ortadan kaldırmak mümkün olmamıştır.

Uluslararası hukukçuların gözünden demokrasi anlayışına bakarsak, kendi kaderini tayin hakkı, Kürt halkı gibi bir halkın varlığını ve kimliğini korumak ve güvence altına almak için temel normdur.

Kendi kaderini tayin hakkı, Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nda, Birleşmiş Milletler Anayasası'nda 1'inci Madde'nin 2'nci fıkrasındaki ilkelerle birlikte çok kısaca ve tesadüfen bahsedilmektedir.

Bu hakkın, sayısız kararlar yoluyla, bağlayıcı bir hukuki kavram olarak kabul edilmesi yıllar almıştır.

ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK Öcalan, 1996 yılında Türkiye'den ayrılmak suretiyle bir Kürt devleti kurma hedefinden vazgeçti.

Bu, Türkiye'yi mevcut sınırları içinde demokratikleştirmek için iyi bilinen adem-i merkeziyetçilik ve federalleşme alternatifini bırakıyor.

Her iki talep de yasal olarak kabul edilebilir, ancak Türkiye gibi merkeziyetçi bir devlet için siyasi olarak zorlayıcıdır.

Azınlık Hakları Bildirgesi üzerinde çalışılırken, Türk hükümeti, azınlıkların tanınmasına karşı açık bir açıklama yaptı ve azınlık mensuplarını insan haklarının korumasına havale etti.

Türk Anayasası ve diğer ilgili mevzuata göre, istisnasız tüm Türk vatandaşları eşit hak ve statüye sahiptir.

Dolayısıyla, etnik, dini veya dilsel farklılıklar temelinde herhangi bir kişi veya grubun lehine veya aleyhine ayrımcılık yapmak imkansızdır.

Bunun dışında etnik, dini veya dilsel farklılıkları olan kişilerin haklarının insan hakları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

İnsan Hakları Bildirgesi'nin 27'nci Maddesi'nde güvence altına alınan azınlıkların korunmasının azaltılması, bireysel haklara atıfta bulunarak bu kişilerin korunmasına adalet sağlamaz.

Kürtler gibi etnik, dilsel veya kültürel azınlıkların varlığı ve kimliği, bireylerin korunmasının ötesine geçen kolektif haklar yoluyla korunmalıdır.

TESEV RAPORLARI VE ÖCALAN’IN DEMOKRATİKLEŞME PARADİGMASI Böylece son araştırmaların yazarlarına geliyorum: Türk Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (TESEV), 2008 ve 2010 yıllarında yerel, belediye ve bölgesel yönetimlerin ve özyönetimin nasıl tanımlanıp yeni anayasada yer alması gerektiğine dair hükümet için öneriler geliştirmiştir.

Kısaca özetlemek gerekirse, vakıf, ademi merkeziyetçiliğin gerekliliğini sadece bölgeler arasındaki eşitsizlik ve toplumun ekonomik yapısındaki değişikliklerle değil, aynı zamanda demokratikleşme gerekçesiyle de savunuyor.

Ayrıca, bölgeler özerk yönetim birimleri olarak oluşturulmalıdır.

Çünkü cumhuriyetin kurulmasından bu yana il yapısı önemli ölçüde değişmiştir.

Merkezi devlet ile bölgesel özerk yönetim birimleri arasındaki yetki dağılımı, daha fazla ayrıntıya girmeden yasalarla kolayca düzenlenmelidir.

Bu çalışmalar, Öcalan'ın Türkiye'nin demokratikleşmesi için ortaya koyduğu fikir ve önerilerin toplumda ne kadar kök saldığını göstermekte ve sadece 30 yıl içinde tartışmanın tamamen değiştiğini hayal etmemizi sağlamaktadır. “GERÇEK BİR DEMOKRATİKLEŞME İÇİN ÖCALAN’IN İZOLASYONU SONA ERMELİ” 1996 yılında tartıştığı konular artık geride kaldı ve şimdi yeni sorunlar, yeni sorular tartışılıyor.

Bu, zamanın değişmesidir ve bu zamanın değişiminin devam edeceği umudunu vermektedir.

Ancak, bunun yeni demokratik gerçeklikler yaratan gerçek bir diyalog haline gelmesi için eksik olan bir şey var: Öcalan'ın İmralı adasındaki hapishanede insanlık dışı izolasyonundan serbest bırakılması.

Kürt halkı figürüne, Türk toplumunda hak ettiği konum ve yer verildiğinde ve Irak dağlarından gelen eski savaşçılar tehlikeye atılmadan geri dönebildiklerinde, bu ülkenin demokratikleşmesi gerçekleşecektir.

Gerçek bir şansınız var ve bu şans size geliyor.

Sonunda kişisel bir not eklememe izin verin.

Ben Almanya'dan geliyorum, PKK'nin hala terör örgütü olarak yasaklandığı bir ülkeden. 1993 yılında Alman hükümeti PKK'yi yasadışı ilan ettiğinde, Kürt toplumu benden en yüksek idari mahkemeye karşı dava açmamı istedi.

Uluslararası hukuk temelinde mahkeme önünde mücadele ettim, ancak şu ana kadar başarılı olamadım." (MA)

İlgili Sitenin Haberleri