Haber Detayı

MİLLİ DAVANIN KALBİNE YAPILAN BİR GEZİ Kıbrıs’ın yüreğine yolculuk
Avrupa aydinlik.com.tr
07/12/2025 18:26 (2 hafta önce)

MİLLİ DAVANIN KALBİNE YAPILAN BİR GEZİ Kıbrıs’ın yüreğine yolculuk

Gezi grubumuz bu kez rotasını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) çevirdi. Geçmiş rotalarda yaşanan dostluklar, sohbetler ve anılar, bu kez Kıbrıs’ta yeniden hayat bulacaktı.

Kıbrıs adasının jeopolitik ve stratejik önemi öylesine büyüktür ki, bunun tümünü anlatmak bir doktora tezi gerektirir.

Biz ise adanın önemini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın sözlerinden anlamaya çalışacağız.Atatürk, Kıbrıs için şöyle demiştir: “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır.

Kıbrıs’a dikkat ediniz.

Bu ada bizim için çok önemlidir.”Rauf Denktaş da Kıbrıs Türk halkına her zaman şu mesajı vermiştir: “Bu ülke senindir, onun egemen sahibi sensin.

Karşı tarafı bil ve düşün.

Bilinçli ol, sabırlı ol, davana ve vatanına sahip ol.

Geçmişin ile şanlı tarihin ile övün.”2003 yılında Kıbrıs Şehitliği’nde yaptığı bir konuşmada ise Denktaş, Türkiye’nin etkin ve fiilî garantisinin kaldırılması hâlinde yaşanacakları şöyle ifade etmiştir: “…Anadolu dağlarına bakarak ağlayacağız, şehitlerimizi yine gizli gizli gömeceğiz.

Kaçacak yer arayacağız, ama bulamayacağız.”Bu sözler, Kıbrıs ile Türkiye arasındaki derin bağın ve adanın öneminin altını çizmektedir.

PROF.

DR.

ATA ATUN İLE DERİN BİR KIBRIS YOLCULUĞU O kadar çok husus var ki anlatacak, en iyisi Ercan havalimanından başlayalım.

Ercan havalimanında indik.

Bizi Atacan karşıladı.

Atacan Türkmenistanlı. 10 yıldan fazladır KKTC’de çalışıyor.

KKTC’de Orta Asya Türk Devletlerinden gelip çalışan oldukça fazla nüfus var.

Girne’ye yolculuk.

Beşparmak dağlarının eteklerindeki KKTC bayrağı ve Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı Rum tarafının her yerinden görülebilen ve gece ışıklandırılarak adeta “biz buranın temeliyiz.

Daha önce de vardık, gelecekte de var olacağız” mesajını Rumlara gece gündüz veren bir noktada yer alıyor.

Bizim açımızdan İstanbul havalimanındaki sıcak buluşma ve kucaklaşma yerini Girne’ye bırakmıştı.

Dostlarla tekrar buluşma, sohbet, hasret gidermenin ardından kalacağımız otele hareket.

Sohbetin devamı kısa bir dinlenmenin ardından akşam yapılacak olan söyleşiye kalmıştı.

Prof.

Dr.

Ata Atun ile birlikte konuşmacı olarak katıldığım söyleşi öncesi bıraktığımız yerden sohbete devam ettik.

Ata Hoca konuşmaya başlayınca adeta ağzımız açık dinledik.

Hepimizin Kıbrıs’la ilgili, Rumların mezalimiyle ilgili bildikleri vardı.

Ama Ata hoca bizi başka yerlere götürdü.

KIBRIS GAZİSİ İBRAHİM ADANIR’IN ANLATTIKLARI Söyleşinin ardından istirahat ve sabah Girne’de çıkarma sahili rotamız rehberimiz Kerem Öz ile tanışarak başladı.

Girne çıkarma sahilinde çıkarma gemilerine binerek sahillere çıkarma yaptığımız eğitimlerimiz aklıma geldi.

Bir asker olarak çıkarma sahilinde 20 Temmuz 1974’e gittim.

Kahraman askerimizin o günkü yaşadıklarını tahayyül etmeye çalıştım.

Durdum, gözlerimi kapadım.

O günleri kendi eğitimlerimizden yaşamaya çalıştım.

Yüzümü karaya, dağlara çevirdim.

Şimdi birer cennet köşesi olan o dağlardan havanların, geri tepmesiz topların, makineli tüfeklerin çalıştığını, askerlerimizin üzerine ölüm yağdırdıkları mevzileri tahayyül ettim.

Kıyı başını tutmak zorundasınız.

Oldukça zor bir görev ve oldukça fazla zayiat verilebilecek bir safhadır, çıkarma harekâtının ilk anları.

Ben gözlerim kapalı bunları tahayyül ederken, Kıbrıs Gazimiz İbrahim Adanır yanıma geldi.

Kendisi ikinci harekâta katılan bir kahraman topçu.

Lefkoşa’daki Rum mevzilerini toplarıyla sıkı bir dövmüş.

Ellerine sağlık.

İbrahim bey bana o günkü durumu anlattı.

Çıkarma sahilinde Kıbrıs Barış Harekâtında kullanılan çıkarma gemileri, tanklar, helikopterler yer alıyordu.

Ardından Barış ve Özgürlük Müzesine geçtik.

Bu müze 50.

Piyade Alay Komutanı olarak Kıbrıs Barış Harekâtına katılan Albay İbrahim Karaoğlanoğlu’nun komuta yeri seçtikleri ve çıkarmanın yapıldığı gece ertesi günkü harekât planının gözden geçirirken yapılan bir saldırı sonucu şehit olduğu evdi.

İçimiz sızladı.

RAUF DENKTAŞ ANIT MEZARINDA BİR VEFA DURAĞI Buradan hareket ederek Girne’de biraz daha serin bir yer olan Beşparmak Dağları eteklerindeki Bellapais’e geçtik.

Bellapais oldukça şirin bir köy.

Manastır var.

Manastır’ı gördükten sonra meydandaki kahvede Türk kahvesi eşliğinde dostlarla sohbet ve Bellapais’in gizemli, şirin ve temiz havasını solumaya çalıştık.

Sonra Girne kalesi.

Girne kalesinin üzerinde muhteşem Girne limanı ve Girne, Kıbrıs manzarası.

Yürümesi biraz zor ama çıkmaya değdi.

Girne limanı ve çarşısı görülmeye değer bir yer.

Ertesi gün Lefkoşa’ya hareket.

Yol üzerinde Boğaz Şehitliğine uğradık.

Türkiye’nin her yerinden kahraman Mehmetçiklerimiz vatan uğruna, dava uğruna canlarını vermiş ve orada yatıyorlardı.

Aziz ruhlarına Fatiha okuduk.

Lefkoşa’da Rauf Denktaş anıt mezarına gittik.

Rahmetli Denktaş’ın mücadelesine yakışır bir anıt mezar inşa edilmişti. ‘KANLI NOEL’İN ACI TANIKLIĞI: BARBARLIK MÜZESİ Kıbrıs tarihine “Kanlı Noel” olarak geçen 20 Aralık 1963'te başlayan Rum saldırılarında 24 Aralık 1963 gecesi Rum Örgüt EOKA tarafından Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi Mürüvvet ve 3 oğlu Murat, Kutsi ve kundaktaki Hakan’ın saklandıkları banyoda kurşunlanarak öldürüldüğü bugün “Barbarlık Müzesi” olan eve gittik.

İçimiz sızladı.

Kimimizin gözleri doldu.

Kimimiz ağladı.

Vahşeti gördük.

Kahraman şehitlerimizin saklandıkları banyo eşim Özden Gökçe’ye geçmişte konuştuğumuz bir olayı hatırlattı.

Ben unutmuştum. 1993 yılında Mardin Kızıltepe’ye gittiğimizde ıssız bir yerde yol üzerinde lojmanda oturuyorduk.

O dönem PKK Terör örgütü askeri tesislere, karakollara saldırı düzenliyordu.

Bizim evde yola yakındı ve yoldan geçerken kısa süreli de olsa uzun namlulu silahlarla saldırı yapma ihtimalleri vardı.

Ben de eşime ben yokken böyle bir şey olursa çocukları al ve “Banyoya saklanın” demişim.

Hatırladım, evet öyle söylemiştim.

Çünkü banyo yola bakmıyordu ve diğer odalara göre daha güvenliydi.

Biz askerlerin ve asker eşlerinin sanırım böyle şeyleri yaşaması kaderiydi.

Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.Barbarlık müzesinden çıktıktan sonra Lefkoşa tarihi çarşısına gittik.

Tarihi Büyük Han ve Selimiye Camiine gittik.

Otobüslere doğru yürürken bir Kıbrıs vatandaşı beni durdurdu ve “Siz Ali Fuat Gökçe değil misiniz?” diye sordu.

Şaşırdım, evet dedim. “Hocam ben sizi televizyonlarda izliyorum ve çok beğeniyorum” dedi.

Hiç beklemediğim bir durumdu.

Hoşuma da gitmedi değil. ‘MAĞOSA LİMANI LİMANDIR LİMAN…’: BİR TÜRKÜNÜN HİKÂYESİ Lefkoşa dönüşü Girne’de tekne gezisi.

Muhteşemdi.

Ekip muhteşem olunca yapılan her şey muhteşem oluyordu.

Ertesi gün Gazi Mağosa’ya yolculuk.

Vatan şairi Namık Kemal’in sürgünde kaldığı hücre ve evini ziyaret ettik.

Lala Mustafa Paşa Camii ve Mağosa Limanı.

Tabi “Mağosa Limanı Limandır” türküsünü söylemeden olmazdı.

Hikâyesini rehberimizden dinledik.

Keşke Mağosa limanı Girne limanı gibi tarihi dokusu korunarak turistik bir yer haline getirilse.

Mağosa’dan Kapalı Maraş’a geçtik.

Kapalı Maraş yerleşime kapalı bir yer.

Bazı konularda ihtilaflar var.

İhtilaf olmayan tek şey Maraş’ın sahillerinin güzelliği.

Kapalı Maraş’ın en kısa sürede yerleşime açılması dileğiyle.

MÜCAHİT VEHBİ BALLIKAYA İLE TARİHİN İÇİNDE BİR KARŞILAŞMA Sırada Güzelyurt ve Lefke istikameti kalmıştı.

Güzelyurt’a giderken Mavi Köşke uğradık.

Mavi Köşk askeri kışla içinde kalan bir yer. 13 odalı bir köşk.

Silah kaçakçısı İtalyan asıllı Rum Pablo Pavlides’in yaptırdığı bir köşk.

Evdeki klima sistemi günümüzde birçok otelde kullanılan merkezi klima sisteminin aynısı.

Asker eşliğinde geziyorsunuz.

Güzel bir sunum.

Mehmetçiklerimiz oldukça iyi hazırlanmışlar.

Bu arada Mücahit Vehbi Ballıkaya ve eşi Zehra Ballıkaya’dan bahsetmek gerekiyor.

Vehbi Bey eşi Zehra Hanım Londra’dan gelmişlerdi.

Kıbrıslı.

Girne’de evleri olmasına rağmen bizimle beraberlerdi.

Vehbi Bey Mavi Köşkten çıktıktan sonra bizlere öyle bir şey söyledi ki.

Hepimizin içi sızladı.

Mavi Köşkte sergilenen fotoğraflardan biri EOKA Terör örgütünden kaçan Türklerin çadırlarda kaldığı bir fotoğraftı.

İşte o fotoğrafta Vehbi Bey kendini görmüştü.

Vehbi beyin çocukluğu.

Ve o günleri yaşayan çocuk vatanı için mücadele etmiş.

Mücahit Vehbi Bey ve nice Mücahitler önünde saygıyla eğiliyorum.

KIBRIS’TA DİPLOMASİ GÜNÜ: MECLİS VE DIŞİŞLERİ ZİYARETLERİ Lefke önemli bir yer.

Oldukça güzel bir coğrafya.

Lefke’ye gelen su Rum tarafında yatağı değiştirilerek susuz bırakılmış.

Hani sınırı aşan sular vs.

Mersin’in Anamur ilçesinden başlatılan su projesi adaya hayat veriyor.

Sulama amaçlı kullanılacak şekilde geliştirilmesi Kıbrıs’a hayat verecektir.

Güzelyurt ve Lefke’yi “Dillirga” şarkısını dinleyerek terk ettik.Ve son gün.

Resmi geziler.

KKTC Cumhuriyet Meclis Başkanı Ziya Öztürkler ile Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nu ziyaret.

Oldukça önemli hususların konuşulduğu, fikir teatilerinde bulunulan ziyaretler oldu.

Kıbrıs’ın haklı davasında siyasetçilerin durduğu yeri bir kez daha gördük.

Kıbrıs’tan mutlu, umutlu, geleceğe birlikte emin adımlarla yürüyeceğimiz inancıyla ayrıldık.

Kıbrıs davası Türkiye'nin milli davasıdır.

Dava ortaya çıktığı günden itibaren milli davasıdır.Türk milleti milli davalarına sadakati sayesinde ayaktadır.

Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.

İlgili Sitenin Haberleri