Haber Detayı
Yalnızlaşma, Geri Çekilme Ya Da Uzaklaşma İsteği Bu Hikâyenin Doğal Parçası
Gökyüzünde bazı zamanlar vardır; bildiğimizi sandığımız her şey yerinden oynar.
Bu günler, ezberlerin bozulduğu, suskun kalınan gerçeklerin yüzeye çıktığı anlardır.
Uranüs ve Sedna ‘nın aynı alanda buluştuğu bu dönem, düşünce sistemlerini, inançları, hukuku ve akademik söylemleri sert biçimde sarsıyor.
Artık “böyle gelmiş böyle gider” demek mümkün değil.
Söylenmeyenler söyleniyor, üstü örtülenler açığa çıkıyor.
Rahatsız edici olsa bile.Bu gökyüzü, konforlu bir fikir dünyası vaat etmiyor.
Aksine, kalıpları kıran, ani kopuşlar yaratan ve alışılmış doğrularla bağları kesen bir etki taşıyor.
Birçok insan için bu süreç, savunduğu görüşleri terk etmek, yeni bir bakış açısını benimsemek ya da tamamen farklı bir yola yönelmek anlamına geliyor.
Eğitimden ideolojiye, hukuktan uluslararası ilişkilere kadar geniş bir alanda “artık böyle düşünmüyorum” cümlesi daha sık duyulacak.
Sedna’nın hikâyesi bu sürecin ruhunu net biçimde anlatıyor.
Inuit mitolojisinde Sedna, babası tarafından denize atılır.
Tutunmaya çalıştığında parmakları kesilir ve o kopan parmaklardan deniz canlıları doğar.
Sedna hayatta kalır; ama ağır bir bedel ödeyerek.
Denizin dibine çekilir, yalnızlaşır ve zamanla yaşamı besleyen büyük bir güce dönüşür.
Astrolojide Sedna, tam olarak bunu anlatır, Hakikati taşıyan ama bunun karşılığında dışlanan, susturulmak istenen figürü.Bu yüzden bu günlerde gerçeği dile getirenler alkışlanmayabilir.
Söylenen söz, düzeni ya da çıkarı rahatsız ediyorsa oklar haberciye dönebilir.
Yalnızlaşma, geri çekilme ya da uzaklaşma isteği bu hikâyenin doğal parçasıdır.
Fakat Sedna ’nın öğrettiği bir şey var; Gerçek, ne kadar bastırılırsa bastırılsın yok olmaz.
Zamanı geldiğinde, en derinden yükselir.Bu dönem, düşünmeden inanmanın değil; sorgulamanın zamanıdır.
Herkesi memnun etmek mümkün değil.
Ama hakikat, bir kez ortaya çıktığında, artık geri dönmez.Bu gökyüzü etkisi hem dünyada hem bireysel hayatta net sonuçlar üretir.
Küresel ölçekte; üniversiteler, hukuk sistemleri, yüksek yargı kararları, uluslararası anlaşmalar ve ideolojik söylemler üzerinden sert tartışmalar öne çıkar.Daha önce “dokunulmaz” görülen fikirler, kurumlar ve kişiler sorgulanır; akademik skandallar, hukuki itirazlar, inanç temelli gerilimler ve yabancı ülkelerle ilgili beklenmedik çıkışlar gündemi belirler.Bireysel tarafta ise kişinin hayata bakışını kökten değiştiren fark edişler yaşanır.
Uzun süredir inanılan bir düşünce terk edilebilir, bir eğitim ya da yol planı iptal edilebilir, başka bir ülkeye gitme ya da bambaşka bir alanda ilerleme kararı alınabilir.Bu süreç, kolay değildir; fakat eskiyi bırakamayanın yeniyi kuramayacağını açıkça gösterir.
Gerçekle yüzleşen ilerler, direnen ise geride kalır.