Türkiye bu haydutluğa sessiz kalmamalı! Venezuela’ya saldırı Avrasya’ya saldırıdır

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ülkesinin 25 haftadır ABD’nin askeri kuşatmasına maruz kaldığını belirterek, “Yeni bir Vietnam istemiyoruz.” ifadesini kullandı.

ABD’nin çeşitli gerekçeler öne sürerek Venezuela’yı Libya, Afganistan ve Irak’a benzer bir senaryoya sürüklemek istediğini vurgulayan Maduro, “Venezuela 25 haftadır bu askeri kuşatmadan şikayet ediyor, mücadele ediyor ve onları alt ediyor.

Çok boyutlu bir saldırı altındayız ancak Venezuela halkı ne kadar güçlü ve dirayetli olduğunu gösterdi.” diye konuştu.

Bu açıklamalar ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela Hükûmeti’ni terör örgütü ilan etmesinden sonra geldi.

Ankara’dan ise Trump’ın sözlerine karşı herhangi bir açıklama ya da tepki gelmedi.

TÜM TANKERLERE BLOKE Trump, yaptırıma tabi tüm Venezuela kaynaklı petrol tankerlerinin bloke edilmesi talimatını verdiğini açıkladı.

Venezuela yönetimini “yabancı terör örgütü” olarak tanıdıklarını kaydeden Trump, “Venezuela, Güney Amerika tarihinin en büyük donanması tarafından tamamen kuşatılmıştır.

Bu donanma giderek büyüyecek ve onlara daha önce hiç görmedikleri bir şok yaşatacaktır.” dedi.

Söz konusu kuşatmanın, Venezuela’nın ABD’den çaldığını iddia ettiği tüm petrol, toprak ve diğer varlıkları iade edene kadar süreceğini kaydeden Trump, “Bu nedenle bugün, Venezuela’ya giren ve çıkan yaptırıma tabi tüm petrol tankerlerinin bloke edilmesi talimatını veriyorum.” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Trump, “Amerika, düşmanca bir rejimin petrolümüzü, topraklarımızı veya diğer varlıklarımızı almasına izin vermeyecektir.

Bu varlıkların tümü derhal Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilmelidir.” vurgusunu yaptı.

Venezuela Başkan Yardımcısı Delcy Rodriguez ise Trump’ın Venezuela’nın Washington’dan varlıkları “çaldığı” iddiasını reddetti ve onun söylemlerini “müdahaleci ve sömürgeci” olarak kınadı.

PETROL İSÇİLERİNE ÇAĞRI Maduro, ABD Hükûmeti’ni “deniz haydutluğu” yapmakla suçlayarak, “Karayipler’in ve Venezuela’nın barışını savunmak aslında tüm dünyanın barışını savunmaktır.” dedi.

Venezuela Lideri, “Denizcilik sektöründe çalışan tüm işçilerden küresel eylem yapmalarını talep ediyoruz.

Maksadımız sadece Venezuela’nın değil tüm dünyanın ticaret özgürlüğünü savunmaktır.

Kendilerini korsanlık yapma yetkisine sahip sananlara karşı mücadele etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.

ABD’nin açık denizde Venezuela’ya ait petrol tankerine el koyduğunu hatırlatan Maduro, geminin Venezuela’dan satın alınmış 1 milyon 900 bin varil petrol taşıdığını ve bunun açık bir “korsanlık eylemi” olduğunu belirtti.

Maduro, her zaman işçilerinin yanında olduklarını dile getirerek, “Ben bu hayatta ne bir iş adamı ne de bir milyarder oldum, değilim ve asla olmak istemiyorum, ben sadece sıradan bir işçi sınıfı insanıyım, sıradan bir insanım.

Bugün her zamankinden daha güçlüyüz, bugün halkımız her zamankinden daha bilinçli.” değerlendirmesinde bulundu. ‘EGEMENLİĞİMİZİ TEYİT EDİYORUZ’ Venezuela’da hükûmet, Trump’ın sözleri sonrası açıklama yayınladı.

Venezuela halkının saldırılara karşı kararlılığının vurgulandığı açıklamada, “ABD Başkanı, vatanımıza ait zenginlikleri gasp etmek amacıyla Venezuela’ya karşı akıl dışı bir deniz ablukası dayatmayı hedeflemektedir.

Bizi koruyan uluslararası hukukun, anayasamızın ve cumhuriyet yasalarının kendisine tanıdığı yetkilerin tam bilinciyle Venezuela, tüm doğal kaynakları üzerindeki egemenliğini; Karayip Denizi’nde ve dünya denizlerindeki serbest seyrüsefer ve ticaret hakkını bir kez daha teyit etmektedir.” denildi.

Bu doğrultuda Venezuela’nın, savaş kışkırtıcısı tehditlere rağmen, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Şartı’na sıkı sıkıya bağlı kalarak özgürlüğünü, yargı yetkisini ve egemenliğini eksiksiz biçimde kullanmaya devam edeceği belirtildi. ‘KARARLILIKLA KENDİMİZİ SAVUNACAĞIZ’ Ayrıca açıklamada Venezuela Hükûmeti Amerikan halkı ve dünyanın tüm halkarını bu pervasızlığı reddetmeye çağırdı. “Bu tehdit, Donald Trump’ın Güney Amerika Birleşik Kurtuluş Ordusu’nu ve Kurtarıcımız Simon Bolivar’ı doğuran ülkenin zenginliklerini gasp etme yönündeki gerçek niyetini bir kez daha açığa vurmaktadır.” denen açıklamada, “Venezuela halkı; halk, ordu ve polis güçleriyle yekvücut olarak tarihsel haklarını savunacak, barış yolunda kararlılıkla ilerleyerek galip gelecektir.” ifadeleri kullanıldı. ‘YENİDEN SÖMÜRGE OLMAYACAĞIZ’ Hükûmet açıklamada, Venezuela’nın hiçbir imparatorluğun ya da yabancı gücün yeniden sömürgesi olmayacağının altını çizdi. “Halkıyla birlikte refahı inşa etme, bağımsızlığını ve egemenliğini kararlılıkla savunma yolunda ilerlemeyi sürdürecektir.” kararlılığı vurgulanan açıklamada, “Venezuela halkı, topraklarını, zenginliklerini ve özgürlüğünü koruma konusundaki sarsılmaz iradesini muhafaza etmektedir.

Kurtarıcımızın sözleriyle ifade edecek olursak: “‘Neyse ki, güçlü imparatorlukları alt etmeyi başaran bir avuç özgür insan her zaman var olmuştur.’” ifadelerine yer verildi.

Küba’dan Venezuela’ya tam destek Küba’dan Venezuela’ya destek açıklaması geldi.

Salı günü Havana, ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela’ya yönelik yeni tehditlerini reddetti.

Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, X hesabından Trump’ın açıkladığı kararı reddetti ve Karakas’a desteğini açıkladı.

Diaz-Canel, “Başkan Nicolas Maduro’yu, Bolivarcı ve Chavista Devrimi’ni ve Halk-Askeri Birliği’ni kararlılıkla destekliyoruz.

Venezuela hükümeti tarafından yayınlanan bildiriyi tam olarak destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Küba Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de ABD’nin bu kararının “uluslararası hukuka ciddi bir ihlal ve Bolivarcı hükümete yönelik saldırganlığın tırmanması” olduğunu söyledi. ‘Batı dünyası etkilenir’ ABD’den yapılan açıklamalara Rusya’dan da yanıt geldi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, Venezuela çevresinde artan gerilimin kontrol edilemeyen ve hesaplanamayan sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

TASS’ın aktardığına göre, Bakanlığın açıklamasında, durumun daha da kötüleşmesi halinde etkilerin yalnızca bölgeyle sınırlı kalmayacağını, Batı dünyasının tamamını etkileyebileceğini aktardı.

Açıklamada, mevcut siyasi ve güvenlik ortamının hassasiyetine dikkat çekilerek, gerilimin tırmanmasının bölgesel ve küresel istikrar açısından ciddi riskler taşıdığı vurgulandı.