Haber Detayı

Prof. Dr. Reha Yolalan: Çoklu kriz dönemine giriyoruz
Dünya+ dunya.com
19/12/2025 00:00 (1 hafta önce)

Prof. Dr. Reha Yolalan: Çoklu kriz dönemine giriyoruz

Türkiye ve ABD’den iki finans uzmanı, Prof. Dr. Reha Yolalan ve Dr. Mahmut Karayel imzalı “Dalgalardan Döngülere: Krizlerin Anatomisi” kitabı Remzi Yayınevi’nden çıktı. Editörlüğünü Hande Demirel’in üstlendiği kitap, son 250 yıllık finansın evrimini, değişen coğrafyasını, yükseliş ve ani düşüşlerini ele alırken; krizlerin sosyoekonomik ve sosyopolitik boyutlarını kapsıyor, yeni finans düzenine dair yapılması gerekenleri özetliyor.

İpek YEZDANİTürkiye’de, bankacılık, iş ve akademi dünyasında üst düzey görevlerde bu lunarak krizlerin merkezinde yer almış bir isim olan Prof.

Dr.

Reha Yolalan ve ABD’de yine iş ve finans dünyasında üst düzey görevlerde bulunmuş Dr.

Mahmut Karayel’in “Dalgalardan Döngü lere: Krizlerin Anatomisi” kitabı, pamuk ticaretinden sanayi devrimine, Bretton Woods’dan neoliberalizmin yükselişine, 2008’in toplumsal mukavele üzerindeki etkilerine ve fintech ile platform ekonomisinin doğu şuna kadar çok geniş bir ufuk turu sunuyor.

Karayel ve Yolalan ile krizlerin anatomisini konuştuk:Bu kitabı yazma fikri nasıl doğdu?

Sizi bir araya getiren ihtiyaç veya motivasyon neydi?R.Y.: Genç kuşaklarla nesiller arası bilgi paylaşma isteği, yük sek lisans tez danışmanım olan Mahmut Karayel Hocam ile 40 yıl sonra bizleri yeniden bir araya getirdi.

Kriz yöneticiliği farklı bir duygu.

Tüm bu birikimin kayda geçmesini ve ayrıca krizlerin doğasını anlamaya yönelik bir katkı sunması amacıyla bu kitabı yazmaya başladık.Krizler hem yıkım hem yapılanma yaratırKitabın merkezindeki “Krizler yıkım mı, fırsat mı?” sorusuna yazarken nasıl bir yanıt verdiniz?R.Y.: Krizler aynı anda hem yı kım yaratır hem de yeniden yapılanma imkânı.

Bu nedenle, krizleri doğru okumak ve mekaniz malarını iyi anlamak, finansal sistemi çok daha sağlıklı ve daha dirençli bir yapıya kavuşturmanın anahtarıdır.M.K.: Biz, okuyucunun örnek lerden ders çıkarmasını ve buna göre krizleri öngörmeye çalışıp hazırlıklı olmasını amaçladık.

Krizlerin çoğu zaman yeni ihtiyaçlar ortaya çıkardığı ve düşüncede paradigma sıçraması yarattığı bir gerçek. “Fırsat” derken kısa vadeli spekülatif davranışı değil, bu tür yıkımdan ilham alan yaratıcılığı anlamak gerekir.

Airbnb, Uber, Zoom, Youtube, Blockchain, BioNTech ve Getir, yıkımdan gelen yaratıcılığa örnek olarak verilebilir.Kitapta Amerika ve Türkiye’den hangi örnekler yer alıyor?

Bu örnekleri seçerken hangi kriterlere dikkat ettiniz?R.Y.: Kitapta çok boyutlu bir perspektif sunmak için hem şirket bazlı hem ülke kaynaklı hem de küresel ölçekteki krizlerden örnekler seçtik.

ABD’de Enron, LTCM, Türkiye’de ise Banker Kastelli, Pamukbank, Demirbank ve İmarbank gibi vakalar üzerinden yaşanan risk türlerini ve kurumsal risk yönetiminin önemini somut biçimde göstermek istedik.Değişik toplumlar krizlere değişik tepki veriyor4.

Krizlerin farklı ülkelerde farklı şekilde hissedilmesine ne sebep oluyor?

Kültürel mi, kurumsal mı, siyasi mi?M.K.: Değişik toplumlar, eko nomik olarak aynı etkideki bir krize değişik şiddetle tepki gösterebiliyor.

Bunun kültürel, ku rumsal ve siyasi nedenleri var.

Tepkinin siyasi sonuçları olabilecek hallerde tepki daha az olur.

Gelir dağılımının kötü olduğu yerlerde ise toplumun büyük bir kısmı krizden etkilenirken, küçük bir kesimin refah içinde olması, hatta krizden faydalanıp durumunu iyileştirebilmesi daha büyük hoşnutsuzluk yaratır.Örneğin, ABD’deki 2008 krizi büyük bir hoşnutsuzluk ve toplumsal ayrışma yarattı ve etkileri halen devam ediyor.

Diğer yandan da herkesin benzer şekilde etkilendiği, acının paylaşıldığı krizleri, toplum bir tabii afetmiş gibi algılar ve ayrışma yerine dayanışma ağır basar.Bugün küresel ekonomi, yeni bir kriz döngüsüne giriyor mu?R.Y.: Bugün, 2008’den bu ya na genişleyen parasal tabanın ve COVID-19 sonrası oluşan finansal fay hattının önemli bir basınç biriktirdiğini söylemek mümkün.

Ancak içinde bulun duğumuz dönem krizleri artık çok katmanlı “polikriz” (çoklu kriz) niteliği taşıyor.

Jeopolitik riskler, iklim tehditleri, yeniden yükselen enflasyon, teknolojik hisselerdeki aşırı değerlenmeler, gümrük tarifeleri, ticaret sa vaşları ve bölgesel korumacılık gibi faktörler, ülkeler arası koordinasyon gerektiren yepyeni bir sosyal mukavele ihtiyacını da gündeme getirdi.Kitap özetle ne anlatıyor?R.Y.: Kitap, son 250 yıllık finan sın evrimini, değişen coğrafyası nı, yükseliş ve ani düşüşlerini ele alırken; krizlerin sosyoekonomik, sosyopolitik ve sosyoteknik boyutlarını da kapsıyor.

Sonsöz de ise yeni finans düzenine dair yapılması gerekenleri özetliyoruz ve pamuk ticaretinden sanayi devrimine, Bretton Woods’dan neoliberalizmin yükselişine, 2008’in toplumsal mukavele üzerindeki etkilerine ve fintech ile platform ekonomisinin doğuşuna kadar çok geniş bir ufuk tu ru sunuyoruz Krizler ekonominin doğasında var Eğer tek bir cümleyle “Krizlerle yaşamak” dersi verecek olsaydınız, o cümle ne olur du?

R.Y.: Krizler ekonominin doğasında vardır; tamamen önlenemezler ama yönetilebilirler ve bunun için kurumsal risk bilin cinin gelişmişliği ile güçlü bir iç görü şarttır.

M.K.: Genelde, ama özellikle panik ve heves dönemlerin de, herkesin yaptığını yapmayın, değişik bir yol arayın; herkesin yaptığının aynısını yapıyorsanız yaptığınızı yapmakta geç kalmışsınız demektir.Prof.

Dr.

Reha Yolalan: Kriz anında soğukkanlılık temel şart Türkiye’de finansal kırılganlıkların yapısal sebepleri sizce bugün de devam ediyor mu?R.Y.: En büyük kırılganlık unsuru, inatçı ve dirençli enflasyon düzeyimiz.

Enflasyon, adeta sisli havada araba kullanmak, bulanık suda balık avlamak ya da geleceği göremeden bilanço yönetmek gibidir; vade ufku netleşmediğinde, yatırım iştahı da doğal olarak zayıflıyor.

Her ne kadar Merkez Bankamız ve para ile maliye politikalarından sorumlu kurumlarımız bu konuda çok ciddi çaba harcasalar da, tasarruf açığı, Avrupa borç krizi sonrası doğrudan yabancı sermayenin ülkeden geri çekilmesinin etkisi ve COVİD-19’un yarattığı küresel tahribat, güven endekslerinde dünya genelinde kayda değer bir düşüş oluşturdu.

Finansal kırılganlıkları hukuktan, ekonomiden, politik ve teknolojik gelişmelerden, toplumsal ve kurumsal yapılardan ve bireysel davranışlardan bağımsız düşünmek mümkün değil.Bugünün genç bankacılarına kriz anında ne önerirsiniz?R.Y.: Kriz anında soğukkanlılık temel şarttır.

İç denetim, etik kurallar ve etkin risk yönetimi, piyasalardaki yeni dalgalanmalara karşı daha dirençli refleksler geliştirmeye olanak sağlarlar.

Nassım Taleb’in “antifragility” yani anti-kırılganlık kavramı, gençlerin mutlaka edinmesi gereken bir yetkinlik.Dr.

Mahmut Karayel: Krizlerin ortak noktası insan davranışları ve aşırı borçlanmaKüresel sistemde farklı ülkelerdeki krizlerin ortak noktaları nelerdir?M.K.: İki ortak unsur öne çıkıyor: İnsan davranışları ve aşırı borçlanma.

Davranışsal eğilimler, krizlerin hem oluşumunda hem de sonrasında benzerdir.

Açgözlülük, öfke, gurur, yanlılık, korku; öte yanda sevgi, neşe, empati, merhamet, cesaret ve bu hissiyatlardan kaynaklanan güzel ve çirkin davranışlar her toplumda var.

Bunlar, krizler öncesi ve sonrasında benzerlikler doğuruyor.

Aşırı borçlanma ise evrensel bir kırılganlık unsurudur.

Bu durumdan hemen hiçbir ülke muaf değil.

Çin'de bile bu böyle.ABD ile Türkiye’nin krizlere bakış ve yönetim biçimleri arasındaki en belirgin fark sizce nedir?M.K.: İnsan davranışları her iki ülkede de benzer eğilimler gösteriyor.

Tüketici borçluluğu her iki ülkede de yüksek.

Ancak ABD’de kaynaklara erişim çok daha kolay olduğu için kurumların krize müdahalesi çok daha hızlı ve etkili olabiliyor.

Hukuki sistemde de belirgin farklar var.

İlgili Sitenin Haberleri