Haber Detayı

Yeni Dünya Düzensizliği Çağında Türk Dış Politikası ve Hakan Fidan Faktörü
Arşiv haber3.com
19/12/2025 11:41 (6 gün önce)

Yeni Dünya Düzensizliği Çağında Türk Dış Politikası ve Hakan Fidan Faktörü

Dr. Tuğba Koç yazdı: Yeni Dünya Düzensizliği Çağında Türk Dış Politikası ve Hakan Fidan Faktörü: Sessiz Günler Geçiriyoruz, Ses Getirecek Yarınlar İçin

Yazar: Dr.

Tuğba KoçYeni Dünya Düzensizliği Çağında Türk Dış Politikası ve Hakan Fidan Faktörü: Sessiz Günler Geçiriyoruz, Ses Getirecek Yarınlar İçin“Ateş etmeyin, Ateş etmeyin!

Ben Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin!

Ateş etmeyin!”Saddam Hüseyin, 2003’te ABD askerleri tarafından yakalandığındaYeni dünya düzensizliği, uluslararası sistemde tek bir hegemonun, ortak kuralların ve bağlayıcı kurumların yönlendirici gücünü kaybettiği, yerine çoklu güç merkezlerinin, geçici ittifakların, krizlerin ve kuralsız rekabetin geçtiği bir küresel durumdur.

Hiyerarşik bir düzen yerine parçalı, rekabetçi ve öngörülemez bir yapıya evirilmesini ifade eden bu düzensizlik içinde Türkiye sahip olduğu güçlü devlet aklı ve geleneği ile manevra alanlarını geliştirerek bölgesel bir güç haline gelmiştir.Bugün dünya, artık “düzen” kelimesinin taşıdığı anlamı hak etmiyor.

Kuralların evrensel olduğu, kurumların bağlayıcı güce sahip bulunduğu ve krizlerin istisna sayıldığı bir uluslararası sistemden; belirsizliğin, güç siyasetinin ve geçici ittifakların hâkim olduğu bir yeni dünya düzensizliğine geçilmiş durumda.

Bu düzensizlik, sadece büyük güçlerin rekabetinden ibaret değil; aynı zamanda orta ölçekli aktörlerin ne kadar esnek, pragmatik ve akılcı hareket edebildiğini de test eden bir dönem.Tam da bu noktada Türkiye, klasik blok siyasetinin dışında kalan konumuyla dikkat çekiyor.

Ne tam anlamıyla Batı’nın çizdiği hatta sıkışıyor ne de alternatif güç merkezlerinin koşulsuz parçası oluyor.

Bunun yerine Ankara, yeni dünya düzensizliğini bir “kriz” kadar bir manevra alanı olarak da okuyor.Türkiye’nin son yıllardaki dış politikası, ideolojik saflıktan ziyade stratejik otonomi arayışıyla şekilleniyor.

Bu yaklaşım, “ya bizdensin ya onlardan” mantığını reddeden, çok yönlü ve esnek bir dış politika anlayışını beraberinde getiriyor.

NATO üyeliği sürerken Rusya ile diyalog kanallarının açık tutulması, Batı ile gerilim yaşanırken Afrika ve Asya açılımlarının hızlanması ya da bölgesel krizlerde doğrudan sahaya inen bir diplomasi dili bu anlayışın somut yansımalarıdır.Türkiye’de bu dönüşümün arkasında ise kişisel bir faktörün altını ise çizmek gerekir: Hakan Fidan.Hakan Fidan ve Türk Dış Politikası“Tüm alanlarda sorunları çözmek için yeni bir anlayışa ve yeni bir küresel düzene ihtiyacımız var.

Herkesi kucaklayan, adil ve paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güvene dayalı bir sistem kurmak bir seçenek değil zorunluluktur.” Recep Tayyip Erdoğan Yeni dünya düzensizliğinde diplomasi artık sadece söylem üretmek değil, hasar kontrolü yapabilme ve fırsat pencerelerini doğru zamanda açabilme sanatıdır.

Hakan Fidan’ın temsil ettiği dış politika dili, Türkiye’yi yüksek ideallerle konuşup sahada etkisiz kalan aktörlerden ayırmaktadır.

Bu yaklaşım, Türkiye’yi küresel güç olmaya zorlamadan, bölgesel ve ara-bulucu bir aktör olarak masada tutmayı hedefler.Bu bağlamda Türk dış politikası, yeni dünya düzensizliğinde “kural koyan” olmaktan çok, kuralsızlıkta yön bulabilen bir aktör olma iddiası taşımaktadır.

Bu iddia mütevazı görünse de gerçekçidir.

Zira günümüz dünyasında sürdürülebilir güç, mutlak hakimiyetten değil; esneklik, öngörü ve krizlere dayanıklılık kapasitesinden beslenmektedir.Yeni dünya düzensizliğinde bilgi, güçten daha değerlidir.

Hakan Fidan’ın istihbarat kökenli dış politika yaklaşımı, Türkiye’ye klasik diplomatik reflekslerin ötesinde bir öngörü kapasitesi kazandırmıştır.

Bu, sadece tehditleri bertaraf etmek değil; aynı zamanda doğru zamanda doğru aktörle temas kurabilmek anlamına gelir.

Fidan’ın “sessiz diplomasi” anlayışı da buradan beslenmektedir.Eski MİT Başkanlığı’nın bir diğer kritik önemi, güvenlik ile dış politikanın iç içe geçtiği alanlarda kendini göstermektedir.

Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Kafkasya ve Afrika gibi dosyalarda Türkiye’nin attığı adımlar, yalnızca diplomatik değil; aynı zamanda güvenlik merkezli ve sahaya dayalıdır.

Bu da Türkiye’nin, yeni dünya düzensizliğinde yalnızca söylem üreten değil, sahada karşılığı olan bir aktör olmasını sağlamaktadır.Hakan Fidan’ın dış politika dili, bu nedenle yüksek sesli ideolojik iddialardan ziyade, düşük profilli ama etkili hamlelere dayanır.

Bu, özellikle kuralların zayıfladığı ve güç boşluklarının arttığı bir küresel ortamda, Türkiye için rasyonel bir tercihtir.

Çünkü yeni dünya düzensizliğinde görünür olmak değil, oyunda kalmak esastır. 

İlgili Sitenin Haberleri