Haber Detayı

Bilim insanları uyarıyor: Arktik, Dünya’dan iki kat hızlı ısınıyor
Güncel chip.com.tr
26/12/2025 09:25 (1 saat önce)

Bilim insanları uyarıyor: Arktik, Dünya’dan iki kat hızlı ısınıyor

Arktik, bilim insanlarının beklediğinden çok daha hızlı ısınıyor. Eriyen buzullar, rekor sıcaklıklar, şiddetli fırtınalar ve değişen ekosistemler, küresel riskleri artırıyor.

Bilim insanlarının yaklaşık 20 yıl önce yayımladığı ilk Arctic Report Card’dan bu yana Arktik’teki değişim, tahmin edilenden çok daha hızlı ve çok daha yıkıcı bir boyuta ulaştı.

Karla kaplı gün sayısı ciddi biçimde azalırken, deniz buzları her yıl daha erken eriyor ve daha ince hale geliyor.

Aynı zamanda yangın sezonları uzuyor, okyanuslardaki ısınma ise ekosistemleri kökten değiştiriyor.Isınan denizler, Arktik’e özgü olmayan deniz canlılarının kuzeye doğru göç etmesine yol açarken; çözülen permafrost (sürekli donmuş toprak), nehir sistemlerine demir ve diğer mineralleri salarak içme suyu kalitesini düşürüyor.

Daha sıcak denizlerin beslediği şiddetli fırtınalar ise bölgedeki yerleşimleri doğrudan tehdit ediyor.125 yılın en sıcak Arktik dönemiEkim 2024 – Eylül 2025 arasını kapsayan son su yılı, Arktik’te ölçümlerin başladığı 125 yılın en sıcak dönemi olarak kayda geçti.

Bu süreçte şimdiye kadarki en sıcak sonbahar, kaydedilen en sıcaklar arasında yer alan bir kış ve yaz yaşandı.Genel tabloya bakıldığında Arktik, Dünya ortalamasının iki katından daha hızlı ısınıyor.

Bu durum, bölgenin küresel iklim sistemi içindeki kırılgan rolünü daha da görünür kılıyor.Arktik rapor kartı ne gösteriyor?20’nci Arctic Report Card kapsamında, ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA), uluslararası bilim insanları ve Arktik’te yaşayan yerli topluluklarla birlikte kapsamlı bir izleme çalışması yürütüldü.Hava ve okyanus sıcaklıklarından deniz buzlarına, kar örtüsünden buzullara ve ekosistemlere kadar pek çok “hayati gösterge” mercek altına alındı.

Ortaya çıkan sonuçlar, birbirine bağlı ve giderek hızlanan bir dönüşüme işaret ediyor.

Bu değişim, bölgede yaşayan insanlar için riskleri de aynı oranda artırıyor.Daha ıslak ve daha aşırı bir ArktikArtan sıcaklıklar, Arktik’in su döngüsünü de kökten değiştiriyor.

Daha sıcak atmosfer, buharlaşmayı ve yağışı artırırken; kar ve buz erimesiyle iklim sistemine çok daha fazla su ekleniyor.Sonuç olarak, daha şiddetli yağmur ve kar fırtınaları görülüyor, nehir rejimleri değişiyor ve ekosistem dengeleri bozuluyor. 2025 su yılı, Arktik genelinde şimdiye kadar kaydedilen en yağışlı dönem oldu.

Özellikle “atmosferik nehirler” olarak adlandırılan ve gökyüzünde uzun su buharı bantları oluşturan hava olayları, bu rekorlarda önemli rol oynadı.Kar ve deniz buzu kaybı ısınmayı hızlandırıyorArktik büyük ölçüde yılın çoğunu karla kaplı geçiriyor; ancak bu örtü artık eskisi kadar kalıcı değil. 2025’te kış aylarında kar miktarı ortalamanın üzerinde olmasına rağmen, bahar aylarında yaşanan hızlı erime nedeniyle haziran ayında karla kaplı alanlar normalin çok altına düştü.

Son 60 yılda haziran ayındaki kar örtüsü neredeyse yarı yarıya azaldı.Kar örtüsünün kaybı, güneş ışığını yansıtan doğal bir kalkanın ortadan kalkması anlamına geliyor.

Bu da yüzeylerin daha fazla ısınmasına ve sıcaklık artışının hızlanmasına neden oluyor.Benzer bir tablo deniz buzlarında da görülüyor.

Mart ayında ulaşılan maksimum deniz buzu alanı, uydu kayıtlarının tutulmaya başlandığı 47 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti.

Yaz aylarında deniz buzu miktarı 1980’lerden bu yana yaklaşık %50 oranında azaldı.

En eski ve en kalın buzların kapladığı alan ise %95’ten fazla küçüldü.Daha ince buzlar, rüzgârlar ve akıntılardan çok daha kolay etkileniyor.

Bu durum, Arktik’te yaşayan ve çalışan insanlar için öngörülemez ve tehlikeli koşullar yaratıyor.Buzullar eriyor, riskler büyüyorGrönland Buz Tabakası, 1990’ların sonundan bu yana her yıl olduğu gibi 2025’te de kütle kaybetmeye devam etti.

Bu erime ve kopan buzdağları, küresel deniz seviyesinin yükselmesine katkı sağlıyor.Dağ buzullarındaki kayıp ise daha da çarpıcı: Arktik genelinde yıllık buzul kaybı, 1990’lara kıyasla üç katına çıkmış durumda.

Bu durum ani buzul gölü taşkınları ve heyelanlar gibi ciddi yerel tehlikeleri beraberinde getiriyor.Rekor sıcaklıktaki denizler ve yıkıcı fırtınalarArktik Okyanusu’nun yüzey suları istikrarlı biçimde ısınıyor.

Ağustos 2025’te ölçülen sıcaklıklar, şimdiye kadarki en yüksek değerler arasında yer aldı.

Bazı bölgelerde deniz yüzeyi sıcaklıkları, uzun dönem ortalamasının 7 derece Celsius üzerine çıktı.Bu sıcak sular, şiddetli fırtınalar için adeta yakıt görevi görüyor.

Eski Tayfun Halong’un Alaska’yı vurması, bu zincirin en yıkıcı örneklerinden biri oldu.

Ayrıca Pasifik kökenli güçlü siklonlar artık daha kuzeye ulaşıyor ve güçlerini daha uzun süre koruyor.Öte yandan “Atlantifikasyon” olarak bilinen süreçle birlikte, daha sıcak ve tuzlu Atlantik suları Arktik Okyanusu’na sızıyor.

Bu durum, deniz buzunu alttan ısıtarak erimeyi hızlandırıyor ve deniz ekosistemlerinin dengesini değiştiriyor.Tundra yeşilleniyor, yangınlar artıyorIsınan denizler ve azalan buzlar, güney kökenli deniz canlılarının Arktik’e ilerlemesini kolaylaştırıyor.

Kuzey Bering ve Chukchi denizlerinde Arktik türlerin sayısı ciddi biçimde azalırken, boreal türler hızla yayılıyor.Karada da benzer bir süreç yaşanıyor.

Uydu verileri, tundra bitki örtüsünün üretkenliğinin 2025’te son 26 yılın en yüksek üçüncü seviyesine ulaştığını gösteriyor.

Ancak bu “yeşillenme” her yerde görülmüyor.

Orman yangınları ve aşırı hava olayları, bazı bölgelerde tam tersine “kahverengileşmeye” yol açıyor.2025 yazı, Kuzey Amerika’nın kuzeyinde üst üste dördüncü kez ortalamanın üzerinde yangın alanı görülen yıl oldu.Permafrost çözülüyor, nehirler turuncuya dönüyorArktik’teki sürekli donmuş topraklar çözülmeye devam ettikçe, beklenmedik sonuçlar da ortaya çıkıyor.

Bunlardan biri, “paslanan nehirler” olarak adlandırılan turuncu renklenmeler.Çözülen topraklardan salınan demir ve toksik metaller, Alaska’daki 200’den fazla havzada su kalitesini bozmuş durumda.

Bu durum hem balık popülasyonlarını hem de içme suyunu tehdit ediyor.Yerli topluluklar izleme çalışmalarının başındaDeğişimin hızı, güçlü gözlem sistemlerini zorunlu kılıyor.

Ancak birçok resmi izleme ağı, finansman sorunlarıyla karşı karşıya.Bu noktada yerli topluluklar ön plana çıkıyor.

Örneğin St.

Paul Adası’nda yaşayan halk, 20 yılı aşkın süredir kendi çevresel izleme sistemlerini işletiyor.

Yerli Sentineller Ağı, gıdalardaki cıva seviyesinden kıyı erozyonuna kadar pek çok veriyi takip ederek yerel iklim direncini güçlendiriyor.Arktik, küresel krizlerin aynasıArktik yalnızca iklim değişikliğiyle değil; biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilikle de yüzleşiyor.

Bu yönüyle bölge, gezegenin karşı karşıya olduğu “üçlü krizi” anlamak için kritik bir bakış noktası sunuyor.Önümüzdeki 20 yıl, Arktik’i daha da dönüştürecek.

Bu değişimin etkileri ise yalnızca kuzeyle sınırlı kalmayacak; dünyanın dört bir yanındaki toplumları ve ekonomileri etkileyecek.

İlgili Sitenin Haberleri