Haber Detayı
Belçika Büyükelçisi: Türkiye, her şeyden önce Avrupalı
Bir yılı aşkın süredir Ankara’da görev yapan Belçika Büyükelçisi Hendrik Van de Velde, Türkiye’nin geleceğinin Avrupa’nın içinde olduğunu belirterek “Türkiye’yi gerçekten bir Avrupa ülkesi olarak görüyorum. Dünyanın her yerini gezdim ve vardığım sonuç şu: Türkiye kesinlikle Avrupalı. Ya da başka pek çok kültürle iç içe geçmiş olsa bile, Türkiye her şeyden önce Avrupalı” dedi. Türkçeyi çok melodik bulduğunu ifade eden Velde, en sevdiği ifadenin ise ‘Tanıştığımıza memnun oldum’ olduğunu söyledi.
HAŞİM KILIÇ / NEFES 2024 yazında Ankara’daki görevine başlayan Belçika Büyükelçisi Hendrik Van de Velde, Türkiye’ye ailesiyle birlikte araçla yolculuk ederek geldiğini anlattı.
Velde, yaz aylarında yaptığı bu yolculuğun kendisi için çok güzel bir deneyim olduğunu ifade etti.NEFES’e konuşan Büyükelçi Velde, Türkiye’deki ilk yılını ve deneyimlerini anlattı.
Türkiye ve Belçika arasındaki ekonomik ilişkileri artırmayı istediğini belirten Velde, büyükelçi olarak önceliklerini şöyle anlattı:TÜRKİYE KESİNLİKLE AVRUPALI- Bence hem Türkiye hem de bizim için çok önemli olan bir başka boyut daha var: Türkiye’yi yeniden Avrupa Birliği’ne yaklaştırmak ya da buna katkıda bulunmak.
Türkiye’nin geleceğinin Avrupa’nın içinde olduğuna inanıyorum.
Türkiye’yi gerçekten bir Avrupa ülkesi olarak görüyorum.
Görev sürem boyunca bu yönde bir ilerleme sağlayabilirsem, bundan çok mutlu olurum.
Ben de birçok Avrupalı gibi, Türkiye’yi doğulu, yani doğuya ait bir ülke olarak hayal ediyordum.
Ortalama, genel ve geleneksel algı buydu.
Anadolu’da ve çevresinde çok seyahat ettim.- Benim için Türkiye, kültürüyle, refleksleriyle ve zihniyetiyle kesinlikle Avrupalı bir ülke.
Ayrıca Orta Doğu’da da görev yaptım.
Dünyanın her yerini gezdim ve vardığım sonuç şu: Türkiye kesinlikle Avrupalı.
Ya da başka pek çok kültürle iç içe geçmiş olsa bile, Türkiye her şeyden önce Avrupalı.
Bir yılın sonunda ulaştığım temel bulgu ve en güçlü kanaatim de bu.
Bir ülkenin zihniyetini, insanların nasıl yaşadığını, hayata ve aile hayatına nasıl baktığını, çocuklarının geleceğiyle ilgili ne düşündüklerini, ülke için ne tür hedefler taşıdıklarını az çok anlayabilmek için o ülkede en az birkaç ay yaşamak gerekiyor.BELÇİKA’DAKİ TÜRKLERİN KÖKENİ EMİRDAĞBelçika’da 300 bine yakan Türk kökenli vatandaşın bulunduğuna dikkat çeken Büyükelçi Velde, geçtiğimiz günlerde Eskişehir’de fahri konsolosluk açtıklarını bunun da nedeninin Türk kökenli Belçikalıların büyük çoğunluğunun o bölgeden ve Emirdağ’dan olduğunu belirtti.
Velde, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Emirdağ ziyaretinin kendisi için anlamını ise şu sözlerle anlattı:- Benim için çok duygusal bir deneyimdi çünkü ben, Türk kökenli insanların çok olduğu bir şehir olan Gentliyim.
Çocukken bu sürecin başlarıydı. 70’lerin sonu, 80’lerin başından bahsediyorum.
O dönem ilk Türk mahalleleri ortaya çıkmıştı.
Ailemle birlikte başka ülkelerde yaşadık.
Dolayısıyla artık çocukluk yıllarımın geçtiği Gent’te yaşamıyordum.
Bu yüzden o gelişimi de görmedim.
Yıllar içinde oradaki Türk nüfusu çok büyüdü.- Çocukluğunuzdan beri gördüğünüz, tanıdığınız bütün o insanların geldiği yerin birdenbire karşınıza çıkması çok duygulandırıcı oluyor.
Bir şekilde, ülkenizde göçmenler varken, geldikleri yerle ilgili hep belli belirsiz bir fikriniz olur.
Ama tam olarak neresi olduğunu bilmezsiniz.
Sonra birden oradan geçersiniz, Emirdağ diye bir kasaba görürsünüz, evleri görürsünüz, yaşam tarzını görürsünüz, çevreyi görürsünüz ve Belçika’daki Türklerle bağlantıyı kurarsınız.SEYAHAT ETMEMEK DELİLİK OLURDUTürkiye’nin Avrupa’nın en güzel ülkelerinden biri olduğunu ve çok fazla seyahat ettiğini ifade eden Velde, “Muhtemelen Avrupa’nın en güzel ülkelerinden birinde, hatta belki de artık dünyanın en büyük turizm destinasyonlarından biri olan bir ülkede seyahat etmemek delilik olurdu.
Bunun nedenleri çok açık: Ülkenin büyüklüğü, güzelliği ve zengin tarihi.
Asya kıtasındaki neredeyse her medeniyet burada yaşamış.
Nerede durursanız durun, mutlaka Osmanlı’dan, Bizans’tan, Helenistik ya da Roma döneminden, Hititlerden, Friglerden ya da Neolitik dönemden bir iz görüyorsunuz.
Anadolu’da ve ülkenin doğusunda bu Neolitik alanlar da artık çok daha fazla gündeme geliyor.
Bu gerçekten büyüleyici” diye konuştu.FAVORİSİ KAPADOKYA VE HATTUŞAEn sevdiği destinasyonların başında Kapadokya ve Hattuşa geldiğini anlatan Velde, “Kapadokya benim için dünyanın en önemli yerlerinden biri.
Machu Picchu, Wadi Rum, Petra ya da piramitler gibi.
Tarihî değeri, güzelliği ve özgünlüğü açısından burası dünyanın en önemli yerlerinden biri.
Oraya gidiyorsunuz, yürüyüş yapıyorsunuz, balona binebiliyorsunuz, yer altı şehirlerini gezebiliyorsunuz, isteyenler için lüks oteller de var.
Kapadokya’nın tarihsel önemi gerçekten çok güçlü.
İlkbaharda yürüyüş yaparken gerçekten çok sevdiğim ikinci yer ise, ailemle neredeyse tamamen yalnız olduğum Hattuşa oldu.
Çünkü Hattuşa’da, ilkbaharda her yer yemyeşil oluyor ve etrafınız tepelerle çevrili.
Neredeyse hiç başka köy ya da yapı olmadığı için orada eski bir uygarlığın varlığını gerçekten hayal edebiliyorsunuz.
Yani oraya bir medeniyetin neden yerleşmiş olabileceğini anlayabiliyorsunuz.
Toprak çok verimli.
Ve düşünmeye başlıyorsunuz; burada sözünü ettiğimiz şey muhtemelen MÖ 2000’ler, hatta daha da öncesi, yaklaşık 3.500 yıl öncesi” ifadelerini kullandı.MENEMEN İNSANIN İÇİNİ ISITAN BİR YEMEKTürk mutfağının dünyanın en iyilerinden biri olduğunu dile getiren Velde, “Her gittiğim ülkede en az üç-dört yıl yaşadığım için söyleyebilirim ki, her şeyin iyi olduğunu düşündüğüm ilk ülke burası.
Kötü olan hiçbir şey yok.
Genellikle her zaman birkaç şey olur. ‘Bu alışkanlığı sevmiyorum’ dersiniz, ‘şundan hoşlanmıyorum’ dersiniz.
Ama burada öyle değil.
Burada her şey çok iyi.
Üstelik bunun da ötesinde, sevmediğim hiçbir şey yok.” dedi.
Türkiye’deki yeme içme kültürüne dair en sevdiği şeyin kahvaltı kültürü olduğunu aktaran büyükelçi, Türk kahvaltısının harika bir konsept olduğunu belirtti.
Velde favori yemeğinin ise menemen olduğunu söyleyerek “Ben her zaman menemen sipariş ediyorum, çünkü bence gerçekten insanın içini ısıtan, tipik ve lezzetli bir yemek.
Yani yumurtayla yapılan bir yemek.
Zaten yumurtayı çok severim.
Ama bunun hazırlanış şekli benim için gerçekten çok özel, çok benzersiz.
Bu yüzden menemeni gerçekten çok seviyorum” diye konuştu.ANKARA’NIN ENTELEKTÜEL SEVİYESİ ÇOK YÜKSEKAnkara hayranı olduğunu belirten Büyükelçi Velde, başkente olan sevgisini şu sözlerle dile getirdi:- Ankara’nın en güzel yanının İstanbul’a giden yol olduğu söylenir ya, herkesin bununla ilgili bir hikâyesi vardır.
Ben her İstanbul’a gittiğimde insanlar size biraz acıyarak bakıyorlar, ‘Zavallı büyükelçi, gelmek zorunda’ der gibi.
Ve ben her seferinde Ankara’yı sevdiğimi anlatıyorum.
Bu da İstanbul’daki insanları her zaman çok şaşırtıyor.- Ankara’yı seviyorum çünkü burada karşılaştığınız insanlar çok etkileyici.
Yani bana göre Ankara bu açıdan gerçekten harika bir şehir.
Birçok üniversite var, devlet kurumları burada, mühendisler burada ve bunu hissediyorsunuz.
Gerçekten bir enerji var.
Bence Ankara’nın entelektüel seviyesi çok yüksek.
İnsanlar eğitimli ve bunun bir parçası olmak bana çok iyi geliyor.ATATÜRK’ÜN VİZYONUAilesiyle birlikte Pazar günleri Anıtkabir’i ziyaret ettiğini anlatan Hendrik Van de Velde, Atatürk’le ilgili duygularını ise şu sözlerle anlattı:- Atatürk’ün Ankara vizyonunun hayata geçirilmiş olmasından gerçekten çok etkileniyorum.
Bunu bugün bile binalarda görebiliyor, hissedebiliyorsunuz.
Bu vizyonun ne olduğu ve Türkiye için ne ifade ettiği çok net.
Bence bu, modern tarihte çok eşsiz bir deneyim.
Bir devletin yeni bir temel üzerinde yeniden inşa edilmesi ama bunu yaparken Türk halkının geleneklerine de dayanması.
Yani bu modernizmle geleneklerin karışımı, dinamizm, ilerleme isteği…- Bunları her yerde görebiliyorsunuz.
Bunu Temmuz ayında buraya resmi bir ziyaret için gelen Belçika Savunma Bakanımızla da konuştuk.
O da Anıtkabir’i ziyaret etti ve orada hissettiklerinden oldukça etkilendi.
Bu konuda tamamen aynı fikirdeydik.
Bu konut 1930 yılından kalma ve bu hikâyenin tam merkezinde yer alıyor.
Bu ev, yani Belçika Büyükelçisinin ikametgâhı, sanırım bugün hâlâ bir büyükelçi tarafından kullanılan en eski büyükelçi konutu.
Ve bu tabii ki Atatürk döneminden kalma.TÜRKÇEDE ŞİİRSEL PEK ÇOK KELİME VARTürkçenin kolay bir dil olmadığını ama öğrenmek istediğini ifade eden Velde, eşinin Türkçe öğrendiğini belirtti.
Türkçenin çok güzel bir dil olduğunu aktaran büyükelçi, “Müziği harika ve dilin melodisi gerçekten çok güzel.
Her gün kullanmaya çalıştığım bazı kelimeler var.
Gerçekten çok sevdiğim bir tanesi var.
İnsanlarla karşılaşıyorsunuz ve ‘tanıştığımıza memnun oldum’ diyorsunuz.
İngilizcede bu biraz sıradan bir ifade gibi geliyor, herkes söylüyor.
Ama Türkçe söylediğinizde çok daha farklı bir his veriyor.
Karşınızdakiyle çok daha güçlü bir bağ kuruyorsunuz.
Türkçede kulağa şiirsel gelen pek çok kelime var.
Bunun nedeni de Türkçenin bu melodik yapısı, o ahenk” diye konuştu.HİÇBİR YERDE BU KADAR İYİ HİSSETMEDİMGörev yaptığı diğer ülkelerin aksine Türkiye’de daha uzun süre kalmak istediğini anlatan Velde, “Burayı gerçekten seviyorum.
İlk defa, ‘Bundan sonra ne olacak?’ diye düşünmek istemiyorum.
Beş yıl burada kalmak isterdim.
Bunun ülkeyle mi yoksa şu anki yaşımla mı ilgili olduğunu bilmiyorum ama içimden ‘kalalım, mümkün olduğu kadar burada kalalım’ diyorum.
Yapılacak o kadar çok şey var ki.
Burada iyiyim.
Burada mutluyum.
Burayı seviyorum.
Hiçbir yerde burada olduğum kadar iyi hissetmedim.
Bu gerçekten çok dikkat çekici bir durum” sözleriyle duygularını aktardı.