Haber Detayı
Her gün soluduğumuz zehre karşı bilim dünyasından beklenmedik kalkan
Sidney Teknoloji Üniversitesi (UTS) tarafından yürütülen yeni bir araştırma, her gün soluduğumuz PM2.5 parçacıklarının hücrelerimizde yarattığı yıkımı durdurabilecek basit bir yöntem keşfetti. Ve bu yöntem, çok yakınımızdaki bir vitamini temel alıyor.
Hava kirliliğinin görünmez ama en sinsi düşmanlarından biri olan PM2.5 parçacıkları, her gün soluduğumuz havayla akciğerlerimize sızarak sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor.
Saç telinden onlarca kat daha ince olan bu küçük partiküller, trafikten orman yangınlarına kadar pek çok kaynakla havaya karışıyor ve doğrudan astım ya da akciğer kanseri gibi ciddi hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Ancak Sidney Teknoloji Üniversitesi UTS tarafından yürütülen yeni bir araştırma, mutfağımızdaki basit bir yardımcının bu kirliliğe karşı güçlü bir kalkan olabileceğini gösteriyor: C vitamini.Fareler ve laboratuvar ortamında yetiştirilen insan dokuları üzerinde yapılan deneyler, yüksek dozda C vitamininin hava kirliliğinin akciğerlerde yol açtığı hasarı ciddi oranda hafiflettiğini ortaya koydu.
Bilim insanları, özellikle düşük düzeydeki PM2.5 maruziyetinde bile hücrelerin nasıl bir yıkıma uğradığını yakından izledi.
Bu minik parçacıklar hücrelere ulaştığında, hücrenin enerji santralleri olan mitokondrileri hedef alıyor ve vücutta zararlı bir iltihaplanma sürecini tetikliyor.
İşte tam bu noktada devreye giren C vitamini, güçlü antioksidan özelliği sayesinde hücreleri oksidatif stres denilen “kimyasal saldırılara” karşı koruma altına alıyor.Kirliliğe karşı ekonomik bir umut kapısıAraştırma ekibinin başında bulunan moleküler biyolog Brian Oliver, ulaştıkları bulguların yüz milyonlarca insanı etkileyen küresel bir soruna karşı ilk kez düşük maliyetli ve önleyici bir çözüm umudu sunduğunu belirtiyor.
Laboratuvarda elde edilen sonuçlar oldukça umut verici olsa da Oliver bir konuda önemli bir uyarıda bulunuyor: Herkesin kendi başına yüksek dozda takviye alması yerine mutlaka bir hekime danışması gerekiyor.
Doğru dozu belirlemenin ve piyasadaki takviyelerin içindeki diğer bileşenlere dikkat etmenin, istenmeyen yan etkilerden korunmak adına büyük önem taşıdığı vurgulanıyor.Dünya genelinde hava kirliliğinin “güvenli” bir seviyesinin olmadığını artık biliyoruz.
Gelişmiş ülkelerde bile ölçülen kirlilik değerlerinin hücre düzeyinde nasıl bir tahribat yarattığı, UTS’nin bu çalışmasıyla bir kez daha tescillenmiş oldu.
Elbette asıl çözüm soluduğumuz havanın kalitesini artırmaktan geçiyor.Yine de, hava kalitesinin düzelmesini beklerken C vitamini desteği almak, özellikle yüksek risk grubundaki bireyler için akciğerlerini korumanın pratik bir yolu haline gelebilir.
Bilim dünyası şimdi, laboratuvardaki bu başarının gerçek hayattaki insan vücudunda ne kadar etkili olacağını kesinleştirmek için çalışmalarını bir sonraki aşamaya taşımaya hazırlanıyor.
