Haber Detayı

Stratejik taşeronluk
Yazarlar cumhuriyet.com.tr
27/12/2025 04:00 (3 saat önce)

Stratejik taşeronluk

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, bakanlıkta düzenlenen yıllık değerlendirme toplantısında, ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nden hareketle dikkat çeken bir yorum yaptı.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler , bakanlıkta düzenlenen yıllık değerlendirme toplantısında, ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nden hareketle dikkat çeken bir yorum yaptı.

Güler’in yorumunun bağlamını anlamak için ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde yer alan “müttefiklerin sorumluluğu” ifadesi ile ilgili Washington’ın bakışını anımsamamız gerekiyor.

Belge, ABD’nin “dünya düzenini ayakta tutma görevinin sona erdiğini” ilan ederek Batı yarımkürede Çin’e karşı yeni Monroe doktrini ilan ediyor, Asya’da Çin’le mücadeleyi esas alıyor ve geri kalan bölgelerdeki yükünün ağırlığını azaltacağını belirtiyor.

Hatta yeni ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, “en az yarım yüzyıldır ABD dış politikasının birinci bölgesi olan” Ortadoğu’ya odaklanmanın gerekçelerinin adım adım ortadan kalktığını savunuyor.

Ve ABD bu bölgelerde, müttefiklerini “birincil sorumluluğu üstlenmeye” çağırıyor.

GÜLER’İN ABD’DEN BEKLENTİSİ Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ’in değerlendirmesi tam da bu “sorumluluk üstlenmeyle” ilgili, şöyle diyor: “ABD yakın zamanda yeni strateji belgesi açıkladı.

Bizim 6-8 yıldır dile getirdiğimiz bir konu var.

ABD için artık tehdit Ortadoğu’da değil, nerede olduğu belli.

ABD, Ortadoğu’dan çekildiğinde bölgede barış ve istikrarı sağlayabilecek tek bölgesel gücün Türkiye olduğunu Amerikalı dostlarımızın anladıklarını düşünüyorum.

Bu durumun ülkemizin bölgesel ve stratejik etkinliğini artıracağına inanıyorum.” (AA, 20.12.2026) Yani Yaşar Güler ABD’den, Ortadoğu’yu “müttefiki” Türkiye’ye emanet etmesini istiyor.

ABD ORTADOĞU’YU KİME EMANET EDER?

Bir nevi ABD’nin bölgedeki vekilliğini talep eden bu açıklama hem gerçekçi değil hem de stratejik planda fazlasıyla sorunlu.

Bir kere gerçekçi değil ve ABD stratejisinin derinliğini anlamaktan uzak.

Çünkü ABD bölgede İsrail hegemonyasında bir Ortadoğu düzeni kurmanın kararını vermiş bulunuyor.

Dolayısıyla Ortadoğu’daki işlerini Türkiye’ye değil, İsrail’e emanet etmeyi seçti.

İkincisi açıkça “stratejik taşeronluk” anlamına gelen böylesi bir talep, asla kabul edilemez.

Üçüncüsü de talep, böylesi bir ilişkinin içereceği tavizleri görmekten uzak.

Zira ABD Ortadoğu’daki işlerini Türkiye’ye “bedava” emanet etmez.

Karşılığında Irak’tan sonra Suriye’de de Kürt özerkliğini kabul etmesini ister.

Karşılığında Türk askerinin KKTC’den çekilmesini ve yeni Kıbrıs planının kabul edilmesini ister.

Karşılığında İsrail’le İran’a karşı ittifak ister.

TÜRKİYE ATLANTİK’TE BOĞULUYOR Türk-Amerikan ilişkilerini analiz ederken “NATO’körlük” ve “Atlantik’te boğulmak” gibi bazı kavramlaştırmalar kullanıyorum.

Türkiye’nin pek çok siyasal kesimi, ne yazık ki “NATO’körlük” nedeniyle Türkiye’nin “Atlantik’te boğulmakta olduğunu” göremiyor.

NATO gözlüğü öyle bir gözlük ki Türkiye’ye karşı tehditlerin kaynağının ABD olduğunu göstermiyor.

Tersine o tehditleri, ABD müttefikliğiyle savuşturacağını sanma gafletine düşürüyor.

Oysa tek başına Türkiye’nin ve ABD’nin Irak ve Suriye politikalarının taban tabana zıt olması bile ABD’nin Ortadoğu’daki işlerine talip olmanın nasıl felaketler doğuracağını anlamaya yetmeli.

ABD’nin Irak politikasına “bir koyup üç almak” amacıyla eklemlenmek Barzanistan ile sonuçlandı.

ABD’nin Suriye politikasına “Halep merkezli nüfuz bölgesi kazanmak” amacıyla eklemlenmenin sonuçlarını görüyoruz: SDG’yle (PKK devletçiği) komşuluğa razı edilme süreci yaşanıyor.

ATLANTİK CUMHURİYETİNİN GÖREMEDİĞİ GERÇEK Ne acı!

Türkiye bağımsızlıkçılık ve antiemperyalizm sütunları üzerine kuruldu.

Ama Cumhuriyetin oluşturmaya çalıştığı yeni kapitalist sınıf, feodaliteyle (toprak ağaları, tarikat ve cemaatler) uzlaşarak önce devrimin önünü tıkadı, ardından da Türkiye’yi Atlantik’e demirledi.

Böylece “Yurtta barış, komşularda barış” diyen devrimci cumhuriyetin yerini, emperyalizm adına komşulara karşı konumlanan Atlantik Cumhuriyeti aldı.

Atlantik cumhuriyetçiliği, ne Türkiye’nin Atlantik’te asla siyasi ve ekonomik istikrar kazamayacağının farkında ne de Irak, Suriye ve İran’dan sonra sıranın Türkiye’de olduğunun!

İlgili Sitenin Haberleri