Haber Detayı
Soğuk
Soğuk hava, her yıl olduğu gibi sessizce yaklaşır. Ne bir anons yapar ne de önceden haber verir. Bir sabah uyanıldığında şehir aynı şehirdir; fakat insanlar belirgin biçimde büyümüştür. Bunun sebebi kilo değil, hayatta kalma refleksiyle üst üste giyilen katmanlardır. İnsan, doğadaki birçok canlı gibi,…
Soğuk hava, her yıl olduğu gibi sessizce yaklaşır.
Ne bir anons yapar ne de önceden haber verir.
Bir sabah uyanıldığında şehir aynı şehirdir; fakat insanlar belirgin biçimde büyümüştür.
Bunun sebebi kilo değil, hayatta kalma refleksiyle üst üste giyilen katmanlardır.
İnsan, doğadaki birçok canlı gibi, soğuğa karşı ilk savunmasını inkârla başlatır. 'O kadar da soğuk değil' cümlesi, bilim insanlarına göre vücut ısısının düşmeye başladığının en net göstergesidir.
Bu cümleden kısa bir süre sonra burun kızarır, kulaklar yanar ve parmak uçlarıyla olan iletişim zayıflar.
Ancak birey, eldiveni cebinden çıkarmamakta ısrar eder; çünkü henüz resmen üşüdüğünü kabul etmemiştir.
Soğuk havada insan yürüyüşü gözle görülür biçimde değişir.
Adımlar kısalır, omuzlar yükselir, boyun içeri çekilir.
Bu duruş, doğada tehlike anında kendini küçülten canlıları andırır.
Ne yazık ki bu yöntem, şehir ortamında işe yaramaz.
Toplu taşıma durakları, soğuk havanın insan üzerindeki etkilerinin en yoğun izlendiği alanlardır.
Burada insanlar birbirlerine yaklaşır, fakat dokunmaz.
Bu, yazılı olmayan bir kuraldır.
Amaç ısınmak değil, üşümeyi biraz olsun paylaşmaktır.
Eller, soğuk havanın en hızlı teslim aldığı uzuvlardır.
Eldivensiz kalan eller, cepleri doğal yaşam alanı olarak benimser.
Cep boş olsa bile el orada kalır; çünkü cep, soğuk hava koşullarında insanın son güvenli bölgesidir.
Aynı zamanda yüz ifadeleri de değişir.
Gülümseme donar, kaşlar çatılır.
Kış aylarında insanların daha sinirli görünmesinin nedeni budur.
Aslında kimse kızgın değildir; yüz kasları yalnızca hayatta kalmaya çalışıyordur.
Kapalı bir ortama girildiğinde insan davranışında ani bir dönüşüm gözlemlenir.
Montlar çıkarılır, atkılar savrulur ve kısa süre önce donmak üzere olan birey, ortam sıcaklığından şikâyet etmeye başlar.
Uzmanlar bu çelişkili davranışı, insanın her koşulda bir sorun bulabilme yeteneğiyle açıklar.
Bu özellik, türün bugüne kadar hayatta kalmasında önemli rol oynamıştır.
Soğuk hava, görevini tamamladığında geride kızarmış burunlar, unutulmuş atkılar ve yazın kıymetini anlatan uzun sohbetler bırakır.
İnsan, bir sonraki soğuk hava dalgasına kadar bu deneyimi unutur.
Ta ki soğuk hava, bir kez daha sessizce gelene kadar.