Haber Detayı

Karl Marks operasyonları nasıl görürdü: Yoksullaştırılan toplumda umut endüstrisi
Güncel odatv.com
31/12/2025 09:56 (3 saat önce)

Karl Marks operasyonları nasıl görürdü: Yoksullaştırılan toplumda umut endüstrisi

Türkiye son aylarda; uyuşturucu, şike, bahis ve kara para operasyonlarıyla güne uyanıyor. Peki, 19. yüzyılda yaşamış, sosyalizmin mucidi Alman filozof Karl Marks yaşasaydı günümüz Türkiye'sini nasıl değerlendirirdi?

Son aylarda Türkiye'de peşi sıra gerçekleşen uyuşturucu, kara para, şike ve bahis operasyonlarını yapay zekaya sorduk.

Para ile ilişkisi bu denli yoğun bir toplumda Karl Marks'a göre sorun, bireylerin “kötü niyeti” değil; paranın merkezde olduğu bir sistemin insan davranışını biçimlendirmesi olurdu.Marks bugün yaşasaydı, Türkiye’de gündeme gelen soruşturmaları tekil suç dosyaları olarak değil, aynı toplumsal ve ekonomik yapının farklı yansımaları olarak yorumlardı.

Marks'ın yaklaşımı, bireyleri değil sistemi merkeze alan bir okuma olurdu.Marks'a göre bu tür olaylar bir “ahlak çöküşünün" değil, üretim ilişkilerinin yarattığı yapısal baskının sonucu.

Uyuşturucu, bahis ve şike; farklı alanlarda ortaya çıksa da aynı zeminden beslenir: Paranın kutsallaştırıldığı, emeğin değersizleştiği bir düzen.

Bu düzende birey, kendi emeğiyle geleceğini kurabileceğine dair inancını kaybettikçe, kaçış ve kestirme yollar cazip hale gelir. “İNSANLAR KUMAR OYNADIĞI İÇİN YOKSULLAŞMIYOR; YOKSULLAŞTIRILDIKLARI İÇİN KUMARA YÖNELİYOR”Yasa dışı bahis, Marks'ın gözünde yalnızca bir suç faaliyeti değil, geç kapitalizmin “umut endüstrisi” olurdu.

İnsanlara emekle yükselme vaadi sunamayan sistem, onlara şans üzerinden bir zenginlik hayali pazarlar.

Bahis kuponları, bu anlamda, yoksulluğun ve güvencesizliğin organize edilmiş biçimde sömürülmesi.

Marks muhtemelen, “İnsanlar kumar oynadığı için yoksullaşmıyor; yoksullaştırıldıkları için kumara yöneliyor” derdi.Uyuşturucu meselesine bakışı da benzer bir çerçevede olurdu.

Ona göre uyuşturucu, bireyi sisteme karşı isyana sürüklemez; tam tersine, sisteme katlanabilir hale getirir.

Acıyı, yoksunluğu ve geleceksizliği geçici olarak unutturan bir araçtır.

Sorun madde değil, o maddeyi bu kadar yaygın ve “işlevsel” kılan toplumsal koşullardır.Şike ve benzeri spor soruşturmaları ise Marks açısından spor ahlakının bozulmasından çok, rekabetin mutlaklaştırılmasının bir sonucu.

Kazanmanın her şey olduğu, başarının yalnızca sonuçla ölçüldüğü bir düzende, etik sınırlar tali hale gelir.

Spor, oyun olmaktan çıkar; sermaye, prestij ve güç üretme alanına dönüşür.

Bu dönüşümün olduğu yerde, sonucu satın alma fikri de şaşırtıcı değil.AYNAYI KIRMAK YÜZÜ DEĞİŞTİRMEZMarks'ın en sert sorusu muhtemelen şu olurdu: “Neden bu soruşturmalarda hep alt aktörler görünür?” Sporcular, aracılar, küçük organizatörler dosyalarda yer alırken; finansal ağlar, büyük para hareketleri ve siyasal-ekonomik ilişkiler çoğu zaman karanlıkta kalır.

Suç bireyselleştirilir, sistem ise sorgulanmadan ayakta tutulur.Sonuç olarak Marks, Türkiye’deki uyuşturucu, bahis ve şike soruşturmalarını üç ayrı problem olarak değil, aynı düzenin üç farklı belirtisi olarak yorumlardı.

Ona göre çözüm, yalnızca cezaları artırmak ya da yeni operasyonlar yapmak değil; bu suçları sürekli yeniden üreten ekonomik ve toplumsal yapıyı tartışmaktan geçerdi.

Çünkü Marks'ın bakışında, aynayı kırmak yüzü değiştirmez.başlık öner

İlgili Sitenin Haberleri