Haber Detayı

Ender Yorgancılar’dan devrim gibi proje: “Rüzgâr Enerjisi Organize Sanayi Bölgesi”
şehirler ekonomim.com
31/12/2025 13:09 (2 saat önce)

Ender Yorgancılar’dan devrim gibi proje: “Rüzgâr Enerjisi Organize Sanayi Bölgesi”

Türkiye rüzgâr enerjisinde, tüm dünyanın dikkatini çeken bir başarı öyküsü yazıyor.

SERKAN AKSÜYEK 2025 yılını 15 bin Megavat seviyesinde kurulu güçle kapatmaya hazırlanan Türk rüzgâr endüstrisinin, 2035 sonunda 43 bin 100 MW kurulu güce ulaşması gerekiyor. 5 bin MW denizüstü rüzgâr enerjisi santralinin de dâhil olacağı bu hedefe ulaşmak için, her yıl yaklaşık 3 bin MW rüzgâr enerjisi kurulu gücünün devreye alınması gerekiyor.

Türkiye, bugünkü kurulu güç seviyesi ile Avrupa’da 6’ıncı, dünyada 11’inci sırada yer alıyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın her yıl gerçekleştirdiği ve kısa adı YEKA olan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları yarışmaları ise enerji şirketlerinin bu alana yatırım yapmalarında en önemli motivasyon kaynağı.

Bu ay başında bin 150 MW’lık proje yarışmasına çıkan Bakanlık, oldukça yoğun ilgi ile karşılaştı.

Rüzgâr enerjisi YEKA yarışmalarının, 2035 için belirlenen hedeflere paralel olarak 2026 ve sonrasında en az 2 bin MW olarak düzenlenmesi gerekiyor.

Yorgancılar’dan özgün proje Enerji şirketlerinin yanı sıra, yüksek enflasyon nedeniyle üretim maliyetleri sürekli artan ve ihracat pazarlarında rekabetçi olmaktan uzaklaşan sanayiciler de rüzgâr enerjisine yatırım yapmak istiyor.

Birkaç hafta önce ilginç bir proje önerisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın kapısını çalan Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, Bakan Fatih Kacır’dan destek almayı başardı.

Projesinin ayrıntılarını ilk kez Nasıl Bir Ekonomi ile paylaşan Yorgancılar; Hazine mülkiyetinde olan, tarım yapılmayan ve orman vasfında olmayan bir arazinin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “Rüzgâr Enerjisi Organize Sanayi Bölgesi” kurulmak üzere sanayicilere tahsis edilmesini talep ediyor.

Yorgancılar’ın Türkiye’de henüz örneği olmayan bu özgün projesinin mantıksal çerçevesi, enerji yoğun sektörlerde üretim yapan sanayicilerin, öz tüketimlerini karşılayabilecekleri, fazla ürettikleri enerjiyi ise ülke sistemine satarak gelir edebilecekleri bir modele dayanıyor.

Sadece rüzgâr enerjisi üretilecek Bu bölge içerisinde sadece rüzgâr türbinlerinin kurulu olacağını, başka bir üretim tesisinin yer almayacağının altını çizen Ender Yorgancılar, projesinin detaylarını şöyle açıklıyor: “Sanayicilerimiz ihracat pazarlarında giderek artan seviyede zorlanıyor.

Zarar etme ve müşteri kaybetmeme pahasına ihracatını sürdürüyor sürdürmesine ama finansal gücü zayıflıyor, işletme sermayeleri eriyor.

Bu durumu ilk 500 büyük sanayi kuruluşunun finansal sonuçlarında görmek mümkün. 1 Ocak 2026 itibarıyla mali yükümlülük boyutu ile yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması ise enerji yoğun sektörlerde üretim yapan sanayicilerimizi ihracatta daha da zorlayacak.

Bakınız, Türk sanayisinin Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’daki yüzde 30’lardan yüzde 20’nin altına düştü.

Sanayiden, üretimden korkutucu bir hızla uzaklaşıyoruz.

Oysa hepimiz biliyoruz ki sürdürülebilir büyüme ve istihdamın anahtarı sanayi yatırımlarıdır.

Bu noktada sanayicimizin önündeki en önemli engellerden birisini enerji maliyetleri oluşturuyor.

Bu maliyetleri kabul edilebilir seviyeye çekebilmek adına ilk aşamada pilot bir proje olarak 50 Megavat (MW) kurulu güce sahip olacak bir Rüzgâr Enerjisi Organize Sanayi Bölgesi kurmak istiyoruz.

Bu bölgede sadece rüzgâr enerjisi üretilecek.

Başta demir çelik, cam, çimento, plastik, alüminyum gibi yüksek seviyede enerji tüketen sanayi kuruluşları olmak üzere talep eden sanayicilerimiz rüzgâr santrali yatırımlarını bu organize sanayi bölgesinde yapacaklar.” İzin süreçleri tek merkezden Ender Yorgancılar, yatırımcı şirketleri rüzgâr enerjisinden uzak tutan sorunlar arasında lisans, ruhsat, imar, istimlak, mülkiyet, Çevresel Sosyal Etki Değerlendirme gibi pek çok izin prosedürünün olduğunu hatırlatarak; sadece bu amaç için oluşturulmuş bir OSB’de yatırımcının çok daha hızlı ve verimli şekilde yatırımını gerçekleştirebileceğini vurguladı.

Temmuz ayında yayınlanarak yürürlüğe giren ve kamuoyunda “Süper İzin Kanunu” olarak bilinen yasal düzenleme ile rüzgâr enerjisinde ruhsat ve imar başta olmak üzere birçok alanda izin sürelerinin 4 yıldan 18 aya kadar düşürüldüğüne dikkat çeken EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, tek merkezde disipline edilecek yatırımların hızlıca tamamlanarak devreye alınmasının önünde bir engel kalmayacağının altını çizdi.

Türkiye’de rüzgâr enerjisi yatırımlarının önündeki bir diğer engelin trafo kapasitesi ve bağlantı noktası sorunu olduğunu da sözlerine ekleyen Yorgancılar, bu konuda sanayicinin elini taşın altına koyabileceğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Randevu bekliyoruz” “Şirketler, rüzgâr enerjisine yatırım yapıyor, santralini devreye alıyor ama ürettiği enerjiyi sisteme verecek trafo merkezi gibi altyapıların yetersizliği ya da eksikliği nedeniyle sorun yaşıyor.

Biz bu projede iletim altyapısını yapmakla yükümlü olan devletin görevini üstlenerek bölgenin enterkonnekte sisteme bağlantısını sağlayacak altyapıları yapabiliriz.

Sanayiciye tahsis edilecek bu organize sanayi bölgesi, iletim sistemlerinden ve bağlantı noktalarından belki de kilometrelerce uzakta olacak.

Biz bu bağlantıyı sağlayabiliriz.

Çevreye, insana ve doğaya saygılı şekilde yatırımını kısa sürede devreye alan sanayicimiz, üretim tesislerinde tükettiği enerjiyi mahsuplaşır, tükettiğinden fazla enerji üretmiş ise sisteme uygun fiyatla satabilir.

Bu durum hem sanayicimizin maliyetini azaltır hem de yatırımın geri dönüş süresini kısaltır.

Santrallerin bakım ve onarım gibi ihtiyaçları da OSB bünyesinde tek merkezden koordine edilerek karşılanır ve bir başka kalemde daha maliyet avantajı sağlanmış olur.

Bu projemiz için Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Fatih Kacır’ın desteğini aldık.

AK Parti Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekilimiz Sayın Eyyüp Kadir İnan’a da bilgi verdik.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Alparslan Bayraktar’a randevu talebimizi ilettik.

Kendisine de projemizi anlatmak ve birlikte çalışmak için heyecanlanıyoruz.” On puanlık sınav sorusu: Yorgancılar’ın projesine dağıtım şirketleri ne der?

Uzun yıllardır enerji sektörünü izleyen bir gazeteci olarak, Sayın Ender Yorgancılar’ın bu özgün projesinin kulağa son derece hoş geldiğini söylemem gerek.

Ancak… Ülke geneline yayılmış 21 dağıtım bölgesini işleten özel sektör şirketlerinin bu durumu çok hoş karşılamayacaklarını bugünden öngörmek mümkün.

Lafı eğip bükmeye gerek yok… Türkiye’de finansal gücü ve imkânı olan herkesin, ister vatandaş ister sanayici olsun, kendi elektriğini üretmesini sağlayacak mekanizmaların hızla hayata geçirilmesi gerekiyor.

Bu mekanizmalar görünürde elbette var.

Ancak pratikte vatandaşı canından bezdirecek kadar fazla bürokrasi, adeta “Gel sen bu işten vazgeç” dedirtiyor.

Mevcut durum bu… Dolayısıyla Ender Başkan’ın proje OSB’sinde üretilecek enerjinin sisteme verilmesi, hele hele bu özgün örneğin Türkiye’nin farklı illerinde de uygulamaya koyulması, dağıtım şirketlerinin kârlılığının ciddi oranda azalması anlamına geliyor.

Ve yakın tarihten bir not: 1990’lı yıllarda ağırlıkla İzmirli sanayicilerin bir araya gelmesi ile kurulan ve Harvard gibi üniversitelerde ders konuları arasına giren Güçbirliği Holding de benzer bir modele dayanıyordu.

Ortaklarını üzen bir sonla karşılaşan Güçbirliği, bir model olarak başarıya ulaşsa idi bugün Türkiye’nin en önde gelen sermaye gruplarından biri olabilirdi.

Çok ortaklı yapılanmalarda, bu gerçeği her zaman anımsamakta fayda var. “Asıl büyük tehlike, Çinli firmaların Çinli işçilerle Avrupa’da üretim yapması” EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Çin sermayeli şirketlerin Çinli işçilerle Avrupa ülkelerinde yatırım yapmaya başlamalarının Türkiye’yi bekleyen asıl büyük tehlike olduğuna dikkat çekti.

Mısır, Fas, Tunus gibi ülkelere fabrikalarını taşıyan sanayicilerin, bu önemli kararları zorunluluktan verdiklerini vurgulayan Yorgancılar, şu yorumu dile getirdi: “Ben sanayiciyim ve elimde 10 Euro değerinde bir ürünüm var.

Türkiye’deki üretim koşulları ve girdi maliyetleri ile ben ürünümü bu fiyata satamıyorum.

Satmak istersem, Avrupalı müşterim bunu benden almaz.

Aynı ürünü aynı kalitede Mısır’da ya da başka bir ülkede 5 Euro’ya hatta daha azına mal etme şansım var.

Bu şansı değerlendirmezsem bir süre sonra ya konkordato ilan edeceğim ya da doğrudan iflas kararı alacak, fabrikamı kapatacak köşemde oturacağım.

Ben güle oynaya yatırımını Mısır’a taşıyan bir sanayici arkadaşımı görmedim.

Bu kararları veren, özellikle de tekstil gibi emek yoğun sektörlerde üretim yapan arkadaşlarımız, var olma yok olma noktasına geldikleri için tesislerini yurt dışına taşıdılar ve taşıyorlar.

Rekabette artık Çin gerçeği var ve herkes pozisyonunu buna göre almak zorunda.

Bizi bekleyen asıl tehlike, Çinli şirketlerin ihracat pazarımızın yarısını oluşturan AB ülkelerinde kendi işçisi ile üretim yapar noktaya gelmesidir.

Bu durumda rekabet gücümüzün daha da azaldığı bir durumla karşılaşma ihtimalimiz yükselir.”

İlgili Sitenin Haberleri