Haber Detayı

Hisardere kazılarında bulunan 'çoban İsa' freski temizlenerek daha görünür hale getirilecek
Yaşam haberturk.com
31/12/2025 14:58 (4 saat önce)

Hisardere kazılarında bulunan 'çoban İsa' freski temizlenerek daha görünür hale getirilecek

Bursa'nın İznik ilçesinde, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde 2. yüzyıldan 5. yüzyılın sonlarına kadar nekropol alanı olarak kullanılan Hisardere'de devam eden arkeolojik kazıda bulunan 'çoban İsa' freskinin zarar görmeden ortaya çıkarılması için çalışmalar titizlikle yürütülüyor

Bursa nın İznik ilçesinde daha önce bağ ve zeytin bahçesi olan 10 dönümlük alanda 2018 de başlayan kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Geleceğe Miras Projesi kapsamında, İznik Müze Müdürü Tolga Koparal başkanlığında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi ekibi tarafından sürdürülüyor.

Roma ve Erken Bizans dönemi mezar geleneğini ortaya koymak için araştırma yapan arkeologlar, bu sezon alanda yaptıkları kazı sırasında, bir hipojede (yer altında tonozlu yapıyla inşa edilmiş mezar odası), çoban olarak tasvir edilmiş Hazreti İsa nın freskine rastladı. 3. yüzyıla tarihlendirilen, üzerinde bir erkek, bir kadın ve bir bebek iskeleti bulunan klinenin (ölülerin yatırıldığı, genellikle taştan yapılmış sedir) ardındaki kuzey duvarında yer alan freskte, Hazreti İsa nın çoban olarak omuzlarında bir, sağında ve solunda ikişer keçiyle tasvir edildiği görülüyor.

Hipojenin doğu ve batı duvarlarında da mezar sahipleri ile onlara hizmet eden uşaklar, cennet tasvirleri, çiçekler ve kuşlar resmediliyor.

ANADOLU DAKİ İLK VE ŞİMDİLİK TEK DUVAR RESMİ OLARAK GÖRÜLÜYOR Kazının bilimsel koordinatörü Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.

Dr.

Aygün Ekin Meriç, bu seneki en önemli keşiflerinden birinin çoban İsa freskli hipoje olduğunu söyledi. Çoban İsa tasvirinin Erken Hristiyanlık Dönemi ndeki ilk tasvirlerden olduğunu belirten Meriç, İtalya da örnekleri olduğunu biliyoruz. Çoban İsa tasvirinin 300 e yakın örneği var ama Anadolu daki ilk ve şimdilik tek duvar resmi örneği olarak görülüyor.

Bu hipoje, 3. yüzyıla tarihleniyor dedi.

Meriç, hipojedeki duvar resimlerinin diğer hipojelerdeki resimlerle benzer olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: Buradaki diğer hipojeler ve terrakota (kırmızı pişmiş topraktan yapılmış) plaka çatlı mezarlarda da aynı bahar, cennet bahçeli, girlandlı (her iki ucundan asılı bir tür çelenk) tasvirler biliniyordu, 3. yüzyıl mezarlarında.

Bu mezardaki en önemli şey ilk defa insan figürlerinin olması ve bu insan figürlerinin de en önemlisi tabii ki çoban İsa tasviri.

Burada çoban İsa, Hristiyanlığın ilk tasvirlerinden olarak görülüyor.

Burada İsa, bir çoban kıyafetinde, üzerinde çok basit pamuklu kumaştan yapılmış bir tunik var ve bir tane omuzlarında, ikişer tane de yanlarında keçi var.

Bu tasvir, zaten İsa nın çoban İsa tasviri.

Bazen diğer örneklerde, bir süt kovası ya da bir çoban değneği olabiliyor.

BURASI SANKİ BİR CENNET GİBİ TASVİR EDİLİYOR Çok güzel resimlerle bezenmiş mezarın aristokrat ya da zengin bir aileye ait olduğunu, mezar sahiplerinin de duvarlarda tasvir edildiğini dile getiren Meriç, Mezar sahibinin karısı ve kendisini görüyoruz.

Karısının mücevherleri ve çok gösterişli kıyafetlerinden de bunların zengin, aristokrat bir aile olduğunu düşünüyoruz.

Buradaki mezar sahipleri, bir kline üzerinde resmedilmişler ve onlara her iki yanlarında hizmet eden uşaklarını görüyoruz.

Diğer yan duvarda yine üç tepsiyle onlara hizmet eden uşakları görüyoruz ifadesini kullandı.

Meriç, güney duvarının tahrip olduğunu, bu duvardaki tasvirlerden sadece bir tavus kuşu kanadının ucunun tespit edilebildiğini aktararak, şöyle devam etti: Çevrede de bütün mezarı kaplayan cennet tasvirleri, girlandlar ve çiçeklerden oluşan tasvirler görüyoruz.

Burası sanki bir cennet gibi tasvir ediliyor ve İsa da zaten burada ölen kişilerin diğer dünyaya gidişlerinde rehberlik yapıyor, daha çok yol gösterici sıfatıyla görünüyor.

Erken Hristiyanlık Dönemi ndeki bu çoban İsa tasviri, çok önemli ve bunu da bu mezarda görmemiz, bizim için çok büyük bir şans oldu.

DAHA GÜZEL BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKACAK Hipojeye ilişkin çalışmaları anlatan Prof.

Dr.

Meriç, şunları kaydetti: Kazı sırasında hipojenin dıştaki tonozuyla karşılaştık ve tam tonozun giriş kısmını kapatan bir lahite ait kapakla karşılaştık.

Bunu kaldırdıktan sonra delikten içeriye baktığımızda bu renkli, çok muhteşem fresklerle karşılaştık.

Daha sonra lahit kapağını kaldırdık ve içeriye girdiğimizde buranın molozlarla, toprakla dolu olduğunu gördük. Öncelikli olarak bu moloz ve toprak dolgusunun boşaltılmasından sonra zeminde iki iskelete rastladık.

Burayı temizledikten sonra da kline üzerindeki iskeletlerle karşılaştık.

Bu çok gösterişli freskler, bizi çok heyecanlandırdı.

Kline üzerinde üç birey var.

Bunlardan biri erkek, biri kadın ve ayak uçlarında da bir bebek var.

Bunların mezar sahipleri olduğunu düşünüyoruz.

Tabanda da iki tane birey vardı.

Bunlardan biri muhtemelen 17-18 yaşlarında, biri de genç erişkin.

Meriç, aşırı derecede tahrip olduğu belirlenen iskeletlerin laboratuvara götürüldüğünü ve alanda gerekli çalışmaların yapıldığını dile getirerek, detaylı temizlik ve inceleme işlemlerini gerçekleştirdikleri kline üzerindeki iskeletlerin olduğu haliyle korunmasını planladıklarını, üzerinin bir cam kapakla kapatılabileceğini belirtti.

Hipojenin bakımlarının bir ekip tarafından sürdürüldüğünü aktaran Meriç, sözlerini şöyle tamamladı: Bazı yerlerdeki dökülmeler, temizlenip sağlamlaştırılıyor.

Sağlamlaştırma işlemi bittikten sonra freskler temizlenecek. Çünkü üzerlerinde kireç birikimi ve bir toz tabakası var. Çok detaylı temizlendiği alanlarda, figürlere ait detayları daha ayrıntılı görebiliyoruz.

Bunlar detaylı olarak temizlenecek ve temizlendikten sonra da daha güzel bir şekilde ortaya çıkacak.

İlgili Sitenin Haberleri