Haber Detayı
‘Elini büyük taşın altına koyuyorsan elin kanadığında şikâyet edemezsin’
7 yıl içinde kariyer basamaklarını adım adım tırmandı, başrol oyuncuları arasına adını yazdırdı. “Büyüdüm. Önceden sorunlara dünyanın sonu diye bakardım. Bir şeyleri tecrübe ettikçe sorunların o kadar büyük olmadığını, unutulmaya mahkûm olduğunu anladım” diyor. Halit Özgür Sarı’yla buluşuyoruz; yeni işini, oyunculuğu, aşkı, ailesini ve hayatını konuşuyoruz: “Arkadaşlarım, dostlarım çok stabiller, sayıları artmıyor da azalmıyor da. Onların kıymetini biliyorum. Hayat, yaptığın tatiller, yaşadığın güzel anılar kadar, bunu anladım.”
Ekranda canlandırdığı karakterler sebebiyle biraz sert bir havası var gibi görünebilir, “Bu önyargıyı çok yaşadım” diyor.
Ama aslında çok neşeli, biraz hiperaktif, yerinde duramıyor.
Jön olmanın bütün gerekliliklerini taşıyor; yetenekli, uzun boylu, esmer ve yakışıklı...
Halit Özgür Sarı’nın dünyasını keşfetmek için muhabbete başlıyoruz.◊ Hoşgeldin...
Bir sene sonra yeniden birlikteyiz...Bıraktığın gibiyim, çok ekstrem bir değişiklik yok, hâlâ çalışıyorum ve yine bizim yıllık kavuşmamıza geldim.
Yıllar geçtikten sonra geriye dönüp baktığımda, fikirlerim ve bakış açım nasıl değişmiş, benim için çok güzel bir arşiv olacak.◊ Yedi sene önce başladığın oyunculuk yolculuğunda bugünlere geldin.
Sende neler değişti?
Şu anki setimde ilk işimde çalıştığım insanlar var.
Bana “Sende hiçbir şey değişmemiş” diyorlar, hâlâ aynı enerji, aynı heyecan...
Benim çocuksu bir tarafım da var, onu kaybetmediğimi onlar da görüyor.◊ Yine de değişen şeyler vardır...
Büyüdüm.
Mesela kriz anlarında verdiğim tepkiler artık çok daha minimal.
Ben önceden sorunlara dünyanın sonu, bittik falan diye bakardım.
Ama bir şeyleri tecrübe ettikçe aslında sorunların o kadar büyük olmadığını, unutulmaya mahkûm olduğunu, sakinlikle ne kadar çabuk çözüldüğünü anladım.◊ Çocukluğunda hayalini kurduğun hayatla yaşadığın hayat arasında nasıl bir benzerlik var?Daha bile iyisi, maddi ve manevi istediğim her şeye sahibim, bu sebepten şükür içindeyim.
Biliyorsun aileme çok düşkünüm, hâlâ onlarla yaşıyorum.
Sakin bir yaşantımız var, kendi halinde, bir yandan da eğlenceli.
Arkadaşlarım, dostlarım çok stabiller, sayıları artmıyor da azalmıyor da.
Onların kıymetini biliyorum.
Hayat, yaptığın tatiller, yaşadığın güzel anılar kadar, bunu anladım.
Geçenlerde başıma şöyle bir şey geldi; bir oyuncu arkadaşımla sahne çekiyorduk, o kadar iyi oynadı ki, sahne değişti, kendi laflarımı söyleyesim gelmedi, sadece onu dinlemek istedim.
O an orada bulunduğum için kendimi şanslı hissettim.
Son zamanlarda çok dillerde ama gerçekten anın kıymetini anlamak lazım ve bu öyle sadece söyleyerek olmuyor.◊ Nasıl oluyor?Bir anda geliyor, bir şey evriliyor, sonra bir bakıyorsun, anlar o kadar kıymetli ki...
Yani ettiğin sohbetler, dostların ve ailen kadarsın.◊ Peki, bu süreçte hangi konularda sence yanlış anlaşıldın?
Bir sürü şey oldu.
Benimle ilgili yazılan ve doğru olan çok az şey okudum, gerçekliği olmayan çok şey gördüm, artık gülünç geliyor.
Sence mesela ne olabilir?◊ Dışarıdan sert bir görüntün var, oysa tam aksine çok hareketli ve neşelisin...Bu önyargıyı çok yaşadım.
Her çalıştığım ekip ilk başta bunun şokunu yaşıyor.◊ En zayıf ve kırılgan yanların neler?
Zayıf yanlarım o kadar fazla ki.
Ailemden negatif bir şey geldiği zaman onun acısı başka oluyor.◊ Seni hiç tanımayan birine kendini anlatman gerekse ne dersin?Pozitif ya da negatif olarak fark etmez, senin düşündüğün ya da hayalini kurduğun gibi biri değilsem senden özür dilerim. ‘BİZ OYUNCULAR SÖRFÇÜYÜZ, ELİMDE BİR SÖRF TAHTASI VAR’ ◊ Bu işe ilk başladığında asosyal bir tiptin, bu devam ediyor mu?Bitti.◊ Nasıl yıktın onu?Yaptığım birçok hatanın temelinde asosyal oluşumun yattığını gördüm dostlarımla tatile çıktığım bir aydınlanma gecesinde.◊ Ne tatilmiş bu!Hakan bir gün tatil yapalım mı, üç gün bile olsa, o zaman görürsün, çok felaket şeyler konuşuruz.
Bu asosyalliği de dostlarımın önerisiyle yıktım, parçalandı o duygularım.◊ Oyunculuk yapıyorsun ama ekonomi okumuşsun.
Neden ekonomiyi seçtin?Bitirmedim, yarıda bıraktım.
Ne olmak istediğimi o dönem kendim de bilmiyordum.
İçimde bir ateş yanıyordu, ben o ateşin ne olduğunu bilmiyordum.
Mühim olan ateşi çözmekti, ben de onu çözdüm.◊ Hiç bu işi yaptığına pişman oldun mu?Asla olmadım, olmam.
Yaş büyüdükçe artık sadece oyuncu tarafından bakmıyorsun.
Yarın bir gün bir şeyin yapımcısı da hikâye yaratıcısı da olabilirim.
Tecrübelendikçe, öğrendikçe...
Çünkü bunlar çok zor şeyler.
Bakalım zaman bize ne gösterecek.◊ Peki, oyunculukta geçen yıllar sana neler öğretti?Hayatı hiç dümdüz ya da hep yükselerek giden bir aktör yoktur, olamaz da.
Hep iniş çıkışlar olur.
Aslında biz oyuncular sörfçüyüz, elimde bir sörf tahtası var, dalgaların arasında bu meslek içinde var olmaya ve ilerlemeye çalışıyorum.◊ Sen hep yakışıklı mıydın?Bu nereden baktığınıza bağlı.
Yani benden çok daha fazla yakışıklı bir sürü adam var.
Aslolan enerjinle bir şeylerin birleşmesidir.
Hep de yakışıklı değildim, şu anda da çok yakışıklı mıyım?
Kendimi beğenir, severim, bu kadar.
Benim için de önemli olan bu.◊ Sence kariyerinin ne kadarı yetenek, ne kadarı yakışıklılıktan oluşuyor?Sadece ikisinden oluşmuyor; en az yüzde 30’u şans.
Gerisini size bırakıyorum.◊ Eklemek istediğin bir şey var mı?Buradan set arkadaşlarıma selamlarımı yolluyorum.
Ayrıca benim için daha iyisinin olmasını isteyen kim varsa onları hiçbir zaman mahcup etmeyeceğim, emin olabilirsiniz. ‘ÇOK DA BİR ŞEYE TAKILMAYIN, SADECE GELİŞMEYE BAKIN’ ◊ Genç bir jön olmak zor mu?30 yaşındaysan artık değil.
Ama 20 yaşındaysan zor olabilir.
Benden 6-7 yaş küçüklere nasihat vermek haddim mi bilmiyorum ama o yoldan geçtiğim için şunu söyleyebilirim: Çok da bir şeye takılmayın, sadece gelişmeye bakın.
Oyuncu arkadaşlarımda görüyorum, mesela bir gün bir sahneyi kötü oynuyor, bütün günü kötü geçiyor.
Oysa eve git, aynaya bak ve “Buna da hakkım var” de.
O günün kötü mü geçti, buna da hakkın var, o gün biriyle negatif bir şey mi yaşadın, buna da hakkın var...
Bunu dediğin zaman aslında güne bambaşka bir şekilde başlıyor ve uyanıyorsun.◊ Daha ufak bir rolle başlayan kariyerinde başrollerdesin.
Bu şahane duran bir şey ama kendi iç dünyanda bu yükselişin dengesini nasıl sağlıyorsun?Elini büyük taşın altına koyup buna cesaret ediyorsan, insanlar da sana bu imkânı veriyorsa, elin kanadığında şikâyet edemezsin.
Bu bir kâr-zarar dengesi.
Ben daha küçük rollerle başladım, şansım yaver gitti, bunu iyi değerlendirdim.
Hatalarım, günahlarım, yanlışlarım, doğrularım, gaza bastığım, basmadığım yerler oldu, sonra bir şekilde yine şunu anladım; önce şükredeceksin.
O sene yıldızının parladığı sene de olmayabilir, iki sene daha parlamayacak da olabilir.
Önemli olan bunlarla baş etmek, mentalini evirmek.◊ Mesela sosyal medyada linçlensen bununla da barışık mı olursun?Bunlar her oyuncunun yaşadığı şeyler.
Ama linçleyecekseniz ya da birilerinin üstüne gidecekseniz bizim üstümüze gelin.
Daha küçük yaş gruplarında bunları daha çözmeyi başaramamış insanların üzerine gitmeyin.
Bazı insanlar mutsuz hayatlar yaşıyorlar, yaşadığı sıkıntıyı senden çıkarabiliyor.
Ben bu konuda rahatım, bu linç kültürü uzunca bir süre değişmeyecek ve biz de bu işin içindeyiz.‘ARTIK DAHA FARKLI ŞEYLER YAPABİLECEK CESARETE SAHİBİM’ ◊ Yeni projelerin neler?‘Gözleri Karadeniz’ devam ediyor.
Yönetmenlerin üçleme filmleri falan olur ya... ‘Kardeşlerim’, ‘Yabani’, ‘Gözleri Karadeniz’ benim aktör olarak gerçekten üçlememin son işi.◊ Nasıl yani?Kâğıt üzerinde üç benzer karakter görüyoruz.
Benim açımdan hepsi bambaşkaydı.
Mesela ‘Yabani’deki çok daha atik, sonunu düşünmeyen, yüksek bir karakterdi.
Hatta o dönemler “Çok bağırıyor” diye eleştirildim.
Bu konuda da bir açıklama yapmadım, buradan söyleyeyim: Arkadaşlar, sokakta bağıran, sesi yüksek konuşan, kontrolü olmayan çok fazla insan var.
Emin olun, bedensel olarak bir oyuncu için çok daha zor onu yapmak.
Yeni karakterim Azil de kâğıt üstünde benzer ama benim açımdan bambaşka.
Ama sonraki projemde artık seçimlerim tamamen değişecek.◊ Dizideki karakterin Azil nasıl bir adam?Karakteri yapısal olarak ikiye böldüm.
Bir tarafı ailesini tanımadan büyümüş, gemi kaptanı olmuş.
Eve az geliyor, hayatı denizlerde geçiyor.
Gemicilerin hep denizde oldukları için masalsı bir bakış açıları da vardır, çok okur, çok konuşurlar, farklı ülkeler gördükleri için çok insan tanırlar.
Diğer tarafında da Türkiye’nin en büyük ailesinin veliahtı.
Tamamen legal bir yaşantının içinden aşkla birlikte çok fazla olayın olduğu bir ailenin içine giriyor.
Çok güzel bir ekip olduk.
Ben her gün arkadaşlarımın yanına gidiyor gibiyim.◊ Bundan beş sene sonrası için neler hayal ediyorsun?Hayaller olmadan hayat olur mu?
Ben zaten hayalperestim.
Önümdeki beş senenin potansiyeli beni heyecanla birlikte korkutuyor, bu müthiş bir his.
Artık çok daha farklı şeyler yapabilecek tecrübe ve cesarete sahibim. ‘BİR İLİŞKİNİN ALTINDAN KALKABİLMEK MEZİYETTİR’ ◊ Aşk hayatın nasıl gidiyor şu sıralar?Gitmiyor, bir aşk hayatım yok.◊ Hep böyle diyorsun!
Her röportajımızdan bir ay sonra birliktelik haberin çıkıyor...
Gerçekten yok.
Bu sene dostlarımla uzunca bir tatile çıktık.
Orada çok güzel sohbetler ettik ve bir akşam aydınlanma yaşadım.
Aslında onlar bir şey dedikleri için değil, bir sohbet esnasında bir aydınlanma yaşıyorsun.
Orada şunu anladım; bir ilişkinin altından kalkabilmek meziyettir.
Onu yürütecek bir kabiliyet lazım.
Sende o meziyet yoksa olmaz.◊ Sende o meziyet yok mu?Kendime eleştirel yaklaşıyorum, bence bunun için biraz daha büyümem lazım.