Haber Detayı
Yeni Dünya Araştırmaları Merkezi’nden Sinciang’ı anlama etkinliği
YDAM, Çin'e bağlı olan Sinciang Uygur Özerk Bölgesi'ne giden gazeteci ve akademisyenlerin tecrübelerini aktardığı bir etkinlik düzenledi. Konuşmacılar bölgenin ekonomik ve kültürel gelişimine dikkatleri çekti
Yeni Dünya Araştırmaları Merkezi’nin (YDAM) düzenlediği etkinlikte, Sinciang’a giden gazeteci ve akademisyenler tecrübelerini aktardı.
Türkiye Çin Dostluk Vakfı’ndaki etkinliğin açış konuşmasını yapan Ankara Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Jiang Xuebin, 70. kuruluş yıl dönümünde Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nin büyük bir gelişim kaydettiğini belirtti.
Çoğu ilk kez Sinciang’a giden konuşmacılar, Sinciang’ın ekonomik ve kültürel gelişimine dikkat çekti. ‘BİRLİKTE GÜZEL BİR GELECEĞE BAKIYORUZ’ Büyükelçi Xuebin, “Sincan’ın Gelişimi Perspektifinden Çin’i Görmek” sempozyumunda “Sinciang’ın gelişimi üzerinden Çin’in gelişimine bakıyor, birlikte güzel bir geleceğe bakıyoruz; bu son derece anlamlıdır.” ifadelerini kullandı.“70 yıldır Çin Komünist Partisi’nin güçlü liderliği altında Sincan her alanda tarihi başarılar elde etmiştir.” diyen Xuebin, “Sinciang, ülkenin geri kalanıyla birlikte yoksulluğa karşı verilen savaşı kazanmış, kapsamlı bir şekilde müreffeh bir toplum inşa etmiştir.
Bölgesel gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) 1,231 milyar yuandan 2,05 trilyon yuana çıkarak 203 kat artmış; kırsal kesimdeki 3 milyon 60 bin yoksul insanın tamamı yoksulluktan kurtulmuştur.” açıklamasını yaptı. ‘SİNCİANG ALTIN BİR GEÇİTTİR’ Xuebin, Sincang’ın, Avrasya kıtasını birbirine bağlayan altın bir geçit haline gelip, geçmişin uzak iç bölgesinden Çin’in batıya açılan ön cephesine dönüştüğünü belirtti.
Bir zamanların çorak Gobi çölü bugün yeşil kalkınmanın bir yüksek noktasına dönüştüğünü vurgulayan Xuebin, “Sinciang’ın nüfusu 1953’teki 4 milyon 780 binden 2020’de 25 milyon 850 bine yükselmiş; azınlık nüfusu ise 4 milyon 450 binden 14 milyon 930 bine çıkmıştır.
Tüm etnik grupların kültürel yaşamı giderek zenginleşmiş; birlikte yaşama, birlikte öğrenme, birlikte inşa etme, birlikte paylaşma, birlikte çalışma ve birlikte eğlenme gerçekleşmiştir — “nar taneleri gibi sıkı sıkıya birbirine kenetlenmişlerdir.” dedi.
BÜYÜKELÇİDEN ‘TÜRKİYE YÜZYILI’ VURGUSU Tarihin bu dönüm noktasında, Çin’in fırsatları değerlendirerek Çin tarzı modernleşmeyi kararlılıkla ilerleteceğini belirten Büyükelçi “Türk halkı da ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonunu gerçekleştirmek üzere yeni bir yolculuğa çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.
Her iki tarafın da iki ülke liderlerinin vardığı önemli uzlaşıyı rehber edinmesi gerektiğini belirten Büyükelçi, “Gelecek yıl kutlanacak diplomatik ilişkilerin 55. yıldönümünü fırsat bilerek kalkınma stratejilerinin uyumunu güçlendirmeli, siyasi karşılıklı güveni pekiştirmeli, çeşitli alanlarda pragmatik işbirliğini derinleştirmeli, çok taraflı işbirliğini artırmalı, modernleşme yolunda el ele yürümeli ve Çin-Türkiye stratejik işbirliği ilişkilerini yeni bir seviyeye taşımalıdır.” şeklinde konuştu. ‘SOĞUK SAVAŞ MİLLİYETÇİLİĞİ’ Yeni Dünya Araştırmaları Direktörü Prof.
Dr.
Hasan Ünal da Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin gelişmesinde iki ülkenin birbirini tanıması ve anlaması için değişim programlarına dikkat çekti.
Özellikle lisans, yüksek lisans doktora eğitimi gören öğrencilerin karşılıklı olarak Türkiye ve Çin’de eğitim görmesinin önemli olduğunu, bu gibi fırsatların artırılması gerektiğinin altını çizdi.
Hasan Ünal Özellikle Sovyetler Birliği döneminde ortaya çıkan ve adına “Soğuk Savaş Milliyetçiliği” diyen kavramla ilgili konuşan Ünal, “NATO ülkesi olarak en fazla yardımı Sovyetler Birliği’nden aldık.
Özellikle de sanayileşmede.
İlişkilerimiz önemli bir seviyede artarken bir anda ortaya “Sovyetlerde zulüm gören Türk soydaşlarımız” denen bir şey ortaya attılar.
Birçok dergi ve gazetede bu konuşulmaya başlandı.
Zamanın Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel ile bir sohbetimizde bu durumu sordum.
Demirel de bana bir fotoğrafını göstererek, ‘Bu fotoğrafı Sovyetler Birliği’nde çekildim.
Oraya niye mi gittim?
Zulüm gören Türkleri bulmak için.
Ama bulamadım.
Sonra bir baktım ki bu ‘zulüm gören Türkler’ oraları yönetiyor.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde Çin ile ilişkileri bozmak isteyen Batı bloğunun da bu kartı oynadığını belirten Ünal, bu konuda iki ülkenin birlikte diyalog ve çalışmalarını artırmasının gerektiğini söyledi.