Haber Detayı

Lisans eğitiminin üç yıla indirilmesi! Yapay zekâ tasarlamıyoruz insan yetiştiriyoruz
özgürlük meydanı aydinlik.com.tr
17/11/2025 00:00 (1 ay önce)

Lisans eğitiminin üç yıla indirilmesi! Yapay zekâ tasarlamıyoruz insan yetiştiriyoruz

Üniversite ve bilim ortamı, her şeyden önce ortaklaşa çabayla gelişen bir üretim, bir iletişim ortamıdır. Bunun da belirli sürelere, sabra ve karşılıklı iletişime gereksinimi vardır. Üniversitelerin birçoğu, yeterli öğretim üyesi sorunu ile karşı karşıyadır.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof.

Dr.

Erol Özvar, 22 Ekim’de yaptığı bir konuşmada, lisans eğitiminin üç yılda tamamlanabilmesi için üniversitelerde bir ‘yapılandırma’ hazırlığı içinde olduklarını duyurdu.

Konuyu Ortadoğu Teknik Üninersitesi Öğretim Üyesi Prof.

Dr.

Hüseyin Çağatay Keskinok’a sorduk.

Keskinok, lisans eğitiminin üç yıla indirilmesinin doğru olmadığını, süreyi üç yıla düşürme gibi arayışların ise ülkemizdeki üniversitelerde giderek derinleşen sorunlardan kaynaklandığını söyledi.

Keskinok’un görüşlerini kendi kaleminden sunuyoruz.

BİR YETERSİZLİK SAPTANDIĞI AÇIK Önce, gerekçelerin dayandığı nedenler üzerinde düşünmek gerekir.

Bir yetersizlik saptandığı açık.

Ancak esas konu yetersizliğin nedenlerinin iyi tespit edilmesidir.

Bu yapılmadığında her uygulama, anlık sorun çözümünden öteye geçmeyecektir.

Her şeyden önce konu üniversitelerde enine boyuna tartışılmalı ve irdelenmelidir.

Lisans eğitimi şüphesiz öncelikle meslek eğitimi vermeli, meslek eğitimi çevresinde şekillenmelidir.

Bununla birlikte üniversite eğitimi, öğrencilere genel bir bilim-sanat kültürü ve felsefesi kazandırmalı, bilimsel etkinliği biçimlendirecek bir felsefi düşünce temeli oluşturmalıdır.

Diğer yandan, lisans eğitimi, diğer bilim-sanat alanlarının bilgisine yabancılaşmayan bir yol izlemelidir.

Unutmayalım ki bilimsel önemli buluşlar ve sıçrama, farklı bilim dallarının sınırlarının ötesinde bireşimci bakış açılarının sonucunda gerçekleşmiştir.

Lisans eğitiminin üç yıla indirilmesi doğru değildir.

Ayrıca bir dizi uygulama sorununu da beraberinde getirecektir.

EN BÜYÜK SORUN ÖĞRETİM ÜYESİ Ülkemizdeki irili ufaklı devlet ve vakıf üniversitelerinin birçoğu, yeterli öğretim üyesi sorunu ile karşı karşıyadır.

Diğer bir sorun, bölümler ve fakülteler arasında ortak çalışma alanları çok zayıftır ki bu durum bilimsel gelişmenin önünde en büyük engeli oluşturmaktadır.

Üniversiteler arasında, öğrencilerin lisans eğitimleri sırasında gördükleri ve iletişim kurdukları öğretim üyesi açısından son derece eşitsizlikler söz konusudur.

GENEL MEDYA ORTAMI DÜŞÜNMEYİ ZAYIFLATIYOR Öğrenciler, öğretim yılı içerisinde, lisans eğitimlerinin temelini oluşturan ana derslerin dışında, verili koşullar altında ilgi ve odaklanmalarını zayıflatacak bir dizi kredisiz ders almak zorundadırlar.

Üniversite öğrencilerinin günümüzdeki sorunlarından biri de -çağımızın medya ortamının sonuçları olarak da- üzerinde çalıştıkları soruna odaklanamamaları sorunudur.

Bu sorun ülkemizle sınırlı değildir.

Küreselleşme olarak adlandırılan dönemde, egemen ideolojinin de etkisiyle sorun katlanmıştır.

Genel medya ortamı, sorunu daha da derinleştirmekte, derinliğine düşünme ve yaratma becerilerini zayıflatmakta, gelir geçerliği özendirmektedir.

Günlük yaşamın gereksinmeleri açısından bu çok yararlı görülebilirse de, bu uygulamadan bilimsel gelişme açısından olumlu herhangi bir sonucun çıkması beklenemez.

MUHAKEME VE ELEŞTİREL BAKIŞ ZAMAN VE SABIR GEREKTİRİR Lisans eğitimi çağındaki öğrencilere, çok kısa sürede çok sayıda ders ve çok bilgi ile muhakeme ve eleştirel bakış açılarının, alışılagelenin dışında düşünme becerilerinin kazandırılması olanaklı değildir.

Bu, tersine uzun zaman ve sabır gerektirir.

Yaratıcılık ve bilimsel araştırma merakı ancak bu şekilde gelişebilir.

Lisansüstü eğitim önemlidir ancak, bireyin sıçramaya en hazır olduğu dönem lisans eğitimi dönemidir.

Bu dönem öğrencilerin koşullanmamış yaratıcılıklarının en üst düzeyde olduğu bir dönemdir.

O nedenle bu dönemi kısaltmak son derece yanlıştır.

ARAYIŞIN ARDINDAKİ NEDENLERİ DÜŞÜNMELİYİZ Yeni doğmuş bir bebeğe iki yaşına varmadan konuşmasını, yazmasını, okumasını diyelim ki öğrettiniz; ancak bunun sonucunda onu yok edersiniz.

Konunun eğitim bilimsel açısından sakıncalarına işaret etmek zorundayız.

Ülkemizde üniversite eğitimin genişletilmesi, yaygınlaştırılması ve özellikle de bölgelere yayılması çok değerli olmakla birlikte, ülkemizde yeterli eğitici kadrosu olmaksızın -büyük bir bölümü ticari niyetlerle- açılmış çok sayıda üniversite, fakülte ve bölüm bulunmaktadır.

Bunlar plansızlık ve yanlış siyaset örnekleridir.

Üniversitelerde, lisans eğitimi sürelerinin düşürülmesi arayışlarının ardındaki nedenleri düşünmeliyiz.

Bu arayışlar, ne pahasına olursa olsun üniversite açılması siyasetinin sonuçları olarak değerlendirilmelidir.

UZAKTAN EĞİTİM GEÇERLİ KURALA DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ Salgın döneminde uzaktan eğitimin özellikle üniversitelerdeki lisans eğitimi ve öğrencileri üzerinde yarattığı olumsuz etkiler dikkatle incelenmelidir.

Kuşkusuz o dönem uzaktan eğitim kaçınılmazdı.

Ancak o dönemin özelliklerinin ve uygulamalarının geçerli kurallara dönüştürülmesi büyük yanlış olacaktır.

Bu sıkıntılı dönemin, eğitim süreçleri açısından sonuçlarının ve etkilerinin iyi incelenmesi gerekir.

O dönemde lisans programlarından, üniversite eğitimini yüz yüze yaşayamayan bir üniversite kuşağı mezun olmuştur.

Üniversite ve bilim ortamı, her şeyden önce ortaklaşa çabayla gelişen bir üretim, bir iletişim ortamıdır.

Bunun da belirli sürelere, sabra ve karşılıklı iletişime gereksinimi vardır.

Yapay zekâ tasarlamıyoruz!

İnsan yetiştiriyoruz.

İlgili Sitenin Haberleri