Haber Detayı

ABD, gerçekleri nasıl kabullenecek
şule perinçek aydinlik.com.tr
11/12/2025 00:00 (2 hafta önce)

ABD, gerçekleri nasıl kabullenecek

ABD, gerçekleri nasıl kabullenecek

ABD’nin Kasım 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi açıklandı.

ABD Başkanları göreve geldikten sonra bir yıl içinde, 1986’dan bu yana yasal bir zorunluluk olarak yayımlanır.

ABD’nin iç ve dış politikada uygulayacağı strateji belirtilir.

Kuşkusuz söz konusu olan ülke ABD olunca, bu belge bütün dünyayı ilgilendiriyor.

Hele çok kutuplu bir yeni bir dünya düzeninin kuruluş sancılarının yaşandığı şu dönemde!

Bu düzen değişiminin dayattığı bazı zorunluluklar var.

Tıpkı Türkiye açısından da konuştuğumuz gibi.

TEK KUTUP YERİNDEN EDİLİYOR TAHTINDAN İNDİRİLİYOR Daha Trump yönetimi başa geçmeden önce bunlar tartışılıyordu.

Bir anlamda bu “gerçeklerin”, “gerçekçi” Başkan Adayı Trump’ın önünü açacağı öngörülüyordu.

Öyle de oldu.

ABD içinde bu yeni dünya düzeninin koşullarını kabullenmenin çok kolay olmayacağı da başka bir “gerçek”! “Tek kutup” yerinden ediliyor.

Tahtından indiriliyor.

Hissedilenler sarsıntı değil deprem.

Bir süredir bu çekişme çok açık biçimde su yüzüne de yansıyor.

ABD büyük gelişmelere doğru çok hızlı ilerliyor.

Bu belge o açıdan önemli bir başlangıç noktası olacak gibi.

Hem ABD hem de Doğu Akdeniz’de odaklanan güç kavgasının, odak noktasındaki Türkiye açısından.

AHLÂKÎ VE STRATEJİK BİR FELAKET VE DE VANDALİZM AEI (American Enterprise Institute) Uluslararası İlişkiler ve Savunma Çalışmaları Başkanı Kori Schake’in 8 Aralık 2025 tarihli Foreign Policy’deki yazısının başlığı “Beyaz Saray’ın Hazır Olduğu Tek Savaş Kültür Savaşıdır / ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi ahlâkî ve stratejik bir felakettir”.

Schake’ye göre: “Trump Yönetimi’nin ‘Ulusal Güvenlik Stratejisi’ bir strateji değil. 5 Aralık’ta yayınlanan belge, ‘bir ‘strateji’nin amaçlar ve araçlar arasındaki temel bağlantıyı açıklayan somut ve gerçekçi bir plan’ olduğunu açıklarken takındığı ukalaca küçümseme tavrına rağmen, bu standardı kendisi karşılayamıyor.

Bu ‘strateji’ aslında bir değerler beyanı.

Ve bu değerler, Amerika Birleşik Devletleri’ni güçlü, güvenli ve müreffeh kılan şeylere karşı bir vandalizm.” İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRA UZLAŞIDAN DRAMATİK BİR KOPUŞ Foreign Policy köşe yazarı ve Hindistan Ulusal Güvenlik Danışma Kurulu’nun eski üyesi C.

Raja Mohan ise belgeyi şöyle yorumluyor: “Washington’a her yeni yönetim kendi ideolojik koalisyonuyla gelir ve kaçınılmaz olarak ABD ulusal güvenlik politikasına dair fikirlerini dile getiren bir belge hazırlar.

Trump Yönetimi tarafından geçen hafta yayınlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi (NSS)’nin son versiyonu, bu geleneğin önemli bir parçasıdır. “Ancak daha da önemlisi, belgenin bir sapma niteliği taşımasıdır. “Geçmiş strateji belgeleri, II.

Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş sonrası geniş kapsamlı dış politika uzlaşısında küçük farklılıklar yansıtırken, bu belge bu uzlaşıdan dramatik bir kopuşu işaret ediyor. “Belgenin ABD Başkanı Donald Trump’ın gelecekteki eylemleri için güvenilir bir rehber olup olmadığı belirsiz.

Ancak, ABD’nin dünyayla ilişkisine dair iç tartışmanın evriminde tartışmasız önemli bir dönüm noktası olduğu. “MAGA hareketinin dünya görüşünü yansıttığı ve değişen Amerikan ruh halini yansıttığı söylenebilir.

Asya açısından belge, ikinci Trump Yönetimi’nin Hint-Pasifik’i nasıl anladığı, ABD ittifaklarına nasıl yaklaştığı, Çin’i nasıl değerlendirdiği ve jeopolitik rekabet çağında ABD liderliğini nasıl hayal ettiği konusunda aydınlatıcı bir pencere sunuyor.” ÇİN ABD’SİZ OLUYOR ABD’NİN İHTİYACI VAR Çin’i nasıl değerlendiriyor?

Çin’in aynı günlerde yayınlanan dış ticaret rakamlarına bir bakalım.

Çin’in ilk 11 aylık dış ticaret fazlası 1 trilyon doları aşarak yaklaşık 1,08 trilyon dolara ulaştı.

Bu olağandışı bir rekor.

Oysa Çin’in ABD’ye ihracatı üst üste sekiz aydır düşüşler kaydederek bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 29 azaldı.

Peki, bu nasıl oldu?

Çin’den Güneydoğu Asya, Latin Amerika, Afrika ve Avrupa Birliği gibi diğer yerlere yaptığı ihracatlarda artış yaşandı.

Yeni açıklanan gümrük verilerine göre, Çin’in kasım ayındaki toplam ihracatı dolar bazında geçen yıla göre yüzde 5,9 artarak 330,3 milyar dolara ulaştı ve ekonomistlerin tahminlerinden bile çok daha yüksek bir rakam.

ABD’Lİ ÇİFTÇİLERİN SOYA FASULYESİ ELİNDE KALDI Bu arada ABD neyle uğraşıyor?

Trump, geçen pazartesi günü Çin ile olan ticaret savaşından ağır darbe alan çiftçilere 12 milyar dolarlık bir tarım yardımı paketi açıkladı.

Bu paket, Başkanın daha geniş kapsamlı bir ticaret savaşı kapsamında Çin’e uyguladığı gümrük vergilerini artırmasından sonra artan maliyetler nedeniyle ürünlerini satmakta zorlanan çiftçilere destek amaçlı.

Planı, pazartesi öğleden sonra Beyaz Saray’da Tarım Bakanı Brooke Rollins, çiftçi eyaletlerinden gelen milletvekilleri ve kendisine yardımlarından dolayı teşekkür eden çiftçilerle düzenlenen yuvarlak masa toplantısında açıkladı.

Çin ile yaşadığı ticaret anlaşmazlığından en çok etkilenen ürünler soya fasulyesi ve sorgum (tahıl olarak tüketilmenin yanı sıra un, nişasta ve şurup yapımında kullanılır) oldu.

Çünkü bu ürünlerin yarısından fazlası her yıl ihraç ediliyor ve neredeyse tamamı Çin’e gidiyor.

Ekim ayında Trump’ın Güney Kore’de Çin Lideri Xi Jinping ile görüşmesinin ardından Beyaz Saray, Pekin’in takvim yılı sonuna kadar en az 12 milyon ton ABD soya fasulyesi satın alma sözü verdiğini ve önümüzdeki üç yılda her yıl 25 milyon ton soya fasulyesi satın alacağını açıkladı.

Çin, dünyanın en büyük soya alıcısı ve giderek alımlarını daha çok Brezilya ve Güney Amerika ülkelerine kaydırıyor.

Hadi bakalı gelin de bunu çiftçilere anlatın.

Çiftçiler, devlet yardımının artan maliyetler ve belirsiz piyasalar gibi temel sorunları çözmediğini, hayatta kalmak için devlet yardımına güvenmek yerine, ürünlerini satarak kâr elde etmek istediklerini söylüyor.

ÜRETİMİN YAPTIRIM GÜCÜ Neden hep dönüp dolaşıp “üretimin gücüne” hatta “üretimin yaptırım gücüne” vurgu yaparız, bir somut örnek daha verelim.

Çünkü bildiğiniz gibi bizim derdimiz dönüp dolaşıp Türkiye ve de elbette Türkiye’nin bağımsızlığı ve kendi gücüne güveni!

ABD YASAĞI KALDIRMAK ZORUNDA KALDI İki gün önce ABD Başkanı Donald Trump, ABD’nin teknoloji devi Nvidia’nın H200 yapay zekâ çiplerini Çin ve diğer yerlerdeki “onaylı müşterilere” göndermesine izin vereceğini söyledi.

Yasak kalkıyor.

Trump’ın paylaşımında, anlaşma kapsamında çip satışlarından elde edilen gelirin yüzde 25’inin ABD hükümetine ödeneceği belirtiliyor.

Trump, Truth Social’da yayımlanan yazısında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in teklife “olumlu yanıt verdiğini” belirtti.

Trump bütün bunları keyfinden yapmadığı belli değil mi… Bütün bu gelişmeler içerideki tepkileri ve bir anlamda yönetim açısından “tehlikeye” de işaret ediyor.

Bu dediğimiz gibi bir zorunluluk!

Kim olursa olsun ABD Yönetimi’nin eli mahkûm.

Zaten Trump da onun için iktidara taşındı. “Deli” filan değil, olsa olsa delidir ne yapsa yeridir diye geldi denebilir belki… O da bir zorunluluk.

Değişen dünyanın kuralları yeniden belirleniyor.

Hem de çok köklü biçimde değişikliklerle.

Kolay olmayacak.

En tepedeki yüzde 20 tüm gelirin yarısından fazlasını alıyor!

NEREYE KADAR!

Bu arada ABD’ye özgü bir gerçeğe ilişkin çarpıcı verilere de değinelim.

ABD’de gelir eşitsizliği çok yüksektir.

En tepedeki yüzde 20’lik kesim tüm gelirin yarısından fazlasını almaktadır.

Washington, DC ve New York, avantajlı vergi politikaları ve milyarder servetinin yoğunlaşması nedeniyle ülke çapında en aşırı gelir eşitsizliğine sahip iki kent.

O da yerinde durmuyor ki… Hani derler ya para parayı çekiyor.

Sistem tam da böyle işliyor.

Washington DC’de 2023 yılında en üstteki yüzde 20’lik kesim, en alttaki yüzde 20’lik kesimden 27 kat daha fazla kazandı.

Amerika’nın en zengin yüzde birinin serveti bugün yaklaşık 52 trilyon dolar dolayında.

Bu rakama yıllık bazda 4 trilyon dolar artış kaydedildi.

Krizler bileen diptilere daha şiddetli vuruyor.

Genel olarak, ABD’li en zengin yüzde 1’lik kesimin hane başına yaklaşık dolar 800 bin ya da daha fazla maaş alması anlamına geliyor.

Öte yandan, Amerikan hanelerinin yaklaşık yüzde 30’u geçen yıl 50 bin dolardan az kazandı.

Bir de buna eyaletler arası gelir dağılımı uçurumunu eklerseniz, tehlikenin boyutunu öngörebilirsiniz.

Kremlin: Rusya’nın küresel meselelere bakış açısıyla yakından örtüşüyor Kremlin, ABD Başkanı Donald Trump’ın benimsediği yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni överek, bunun Rusya’nın küresel meselelere bakış açısıyla yakından örtüştüğünü söyledi.

Yalnız Peskov, ABD’nin “derin devleti” olarak adlandırdığı yapının Trump’ın yeni güvenlik stratejisinden farklı olabileceği konusunda uyarıyor.

Belgede Avrupa’nın “medeniyet silinmesi” olarak adlandırılan bir durumla karşı karşıya olduğu uyarısı yapılırken, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesinin ABD’nin “temel” çıkarlarından biri olduğu belirtiliyor ve Washington’ın Moskova ile stratejik istikrar olarak tanımladığı noktaya doğru bir yönelimin işareti veriliyor.

Sizce Ukrayna Savaşı’nı kim kazandı?

Rusya bütün AB ve ABD’ye karşı savaşırken ekonomik açıdan bütün Asya ülkeleriyle birlikte büyüdü.

Atlantik Sistemi’nin bütün ülkeleri, en büyükleri bile resesyonla boğuşuyor.

İlgili Sitenin Haberleri