Haber Detayı
Dolguların kehaneti
Dolguların kehaneti
Onu izleyen herkes öğrenmiştir herhalde, bir dönem yurtdışında yaşadığını.
Bir tecrübe paylaşacaksa bunda hiç bir mahsur yok elbette.
Ama mütevazı bir görüntü ile inceden bir üstünlükle yaşanan her olumsuzluğu sanki bir tek bizde oluyormuş gibi “bu ülkede” diye başlayan cümlelerle seyirciye sunuyorsa insanın da sorası geliyor acaba hangi imtiyazlarla oralarda bulundun da şimdi de bu cümlelerle buraları karalıyorsun?
Neyse bugün konumuz bu değil.
Ama bu incecik hanımefendi nedense dekolte kıyafetleri ile bilhassa dekolte bacaklarını masanın yanından adeta gözümüze gözümüze sokar gibi uzatır ben de her seferinde şaşırırdım.
Buna neden ihtiyaç duyuyor, üstelik bu incecik haliyle çok daha şık ve özgün olabilirdi diye.
DAYATILAN MEDYA Bir nevi dayatma.
Güzel kadınlar, hepsi incecik hepsi genç ama ne hikmetse hepsinde dolgu dudaklar, dolgu kalçalar.
Hepsi bol dekolte ve bacaklar masanın yanında hafiften öne doğru.
Bunun bir çok arka planı vardır elbette, belki de bir semboldür.
Ama en bilineni kadının seksi görünmesi.
Reklam dünyasında kullanılır.
Herhangi bir araba reklamı düşünsek eminim hepimizin aklına aynı kareler gelecektir.
Oysa işi gazetecilik olan, magazin programı değil de haber programı sunanlar 7’den 77’e her yaştan her kesimden seyirciye hitap ettiğinden ciddiyeti de gölgeleyen bir durum olmasın diye giymez dekolte.
Nasıl ki plajda denize mayoyla giriyorsan, düğüne giderken gece elbisesi giyiyorsan kamu görevi yaptığın ekran önünde de usulüne, adabına göre giyinirsin.
DOLGU DUDAKLAR Geçen hafta bir sabah.
Yine bir son dakika ve bir baktık dolgu dudaklı, sarışın seksi güzel spikerlerden birisi uyuşturucu ve fuhuş çetesine üye olmakla suçlanıyor.
Herkesin masumiyet karinesi var elbette ama iddialar hayli ciddi.
BU BİR YOK EDİŞ Emperyalist güçler çok önceden yapmıştı planlarını.
Göz koydukları ülkelerde önce değerleri yok edeceklerdi.
Müzikle sinemayla ve tabii en çok da medya eliyle.
Kültür sanat dünyasını sen ben bizim çocuk diyerek emperyalizmin içerideki işbirlikçilerine adeta teslim edip vatandaşa da modernleşme yalanları. 1980’lerde zaten ne kadar vatansever varsa, milliyetçi varsa silindir gibi üzerinden geçilmiş 1990’lı yıllara gelindiğinde ise, plazalara taşınan ana akım medyada ciddi değişimler başlamıştı.
İdealist gazeteciler diskalifiye edilirken yerlerini gladyo işbirlikçileri almaya başlamış ön saflarda da ekran yüzü mankenler görür olmuştuk.
Her şey modern olmak içindi.
Her şey batının o çok önemsenen çağdaşlığı içindi.
Mazallah sonra şeriat falan gelebilirdi!
O günlerden günümüze devam eden bu yozlaşma ve çürüme dur durak bilmezken ve biz henüz bununla baş edememişken bir de dijital zehir çıktı başımıza.
Her şey mübah!
Her şey serbest!
Sen yeterki her türlü abukluğu yap, daha çok tıklan, daha çok takipçi bul.
Sanki bir yarış.
Hiç boş durmayan emperyalist hegemonya yarattığı yeni kavramlara da filmler çektirdi.
Sıra sıra öğrencileri otobüslerle götürdüler yok şu meşhur Youtuber, yok şu Influencer diye diye.
Kimini komedi, kimini romantik soslarla vererek çoluk çocuk herkese adeta bellettiler.
Çok uzun sürmedi.
Onu izle, bunu izlet derken çok takipçili çok şaşaalı insanlar yok o Youtuber yok bu fenomen üç beğeni aldıysak canım daha fazlası neden olmasın dedik ve yuttuk zokayı.
Ne kitap okur olduk ne yüz yüze sohbetler.
Dünyanın en önemli makalesi olsa okunmaz çok önemli bir sanat filmi yapılsa kimse izlemez olmuş çoluk çocuk zombi gibi hepimiz düşmüştük sosyal medyaya.
Hayatını sahiden ilim bilime adayan düşünür, felsefeci ya da akademisyenler içine düştüğümüz bu dijital dünya tehlikelerini anlatmaya çalışıyor ama nafile hepimiz olmuştuk bağımlı!
İşte bu yok oluş çarkında tüm dünyanın başına bela zehir tacirleri için dijtal dünya bir fırsat olmuş, çoluk çocuklarımıza kötülüğü zerk edip, öldürücü ve yasaklı maddeleri alıştırıyorken bir de ne görelim duyalım, ana akım medyada her gün ekranlardan izlediğimiz bazıları da bu suçu işliyordu.
Biz daha neye şaşıracağımızı dahi bilemezken yine aynı medyadan birileri atlayıp gittikleri Amerika’dan başladılar yazmaya.
Neymiş efendim tutuklanan spiker üzerinden eril dil kullanılıyormuş.
Üstelik imam hatipliymiş.
İyi de isimleri aynı dosyada geçen iş insanları, dizi oyuncuları şarkıcı ya da fenomenleri ne yapacağız?
Onlar imam hatipli de değiller.
E ne olacak şimdi?
Hep bir ayrıştırma ! hep bir ötekileştirme !
Bir türlü anlamadınız dimi?
Namusuyla, yüreğinde sevgisi ve sadakati ile aklı, becerisi ve feraseti ile güzeldir, özeldir Türk kadını.
Örnektir dünyaya, O nedenle ne yapsanız nafile.
Yok kadın hakkıymış yok eril dil falanmış çekin artık elinizi Türk kadınının üzerinden.
Ne mayasını bozabilirsiniz ne ahlakını.