Sanat akımları

Birkaç haftadır binyıllar içinde gelişen farklı sanat dallarına değiniyorum.

Bu çok geniş konu içinde bugün resmin değişik akımlarından söz ederken sonlara doğru en sevdiğim dönemlerden biri olan Rönesans’tan söz etmek istiyorum.

Sanat tarihi içinde var olan sanat akımlarının ortaya çıkışında yönetim şekilleri, sosyal gelişmeler, bilimsel ilerlemeler gibi birçok olay rol oynamıştır.

Bu akımlar genelde kendilerinden önceki akıma bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.

Rönesans da denge, sadelik, ölçüler önemliydi.

Her şey çok sevdiğim bilim dalı olan matematikle anlatılıyordu, kompozisyonlarını bile matematiksel kurallara bağladılar.

Yeni bir dünya görüşüyle birlikte sonra Barok bu kuralcılığa bir tepki olarak doğdu, hareketlilik, derinlik ortaya çıktı.

Rönesansı Maniyerizm izledi.

EMPRESYONİZM: GÜNEŞ IŞIĞINI KEŞFETTİLER Ondan sonra gelen Barokta Rönesans resmindeki simetri bozulmuştu.

Sonrasında Rokoko, Neoklasizm, Romantizm ve Realizm geldi.

Realizmden önceki sanatlarda konular, şekiller seçilir en gösterişli bir şekilde yansıtılırdı.

Doğayı olduğu gibi vermek, gerçekçi olarak canlandırmak için Realizm ortaya çıktı.

Rönesans’tan sonra en sevdiğim akım olan Empresyonizmin ortaya çıkmasında sanayileşmenin, kent yaşamının büyük etkisi oldu, kendilerini doğaya atan ressamlar güneş ışığını keşfettiler, güneş ışığının renkler üzerinde yaptığı farklılıkları tuallerine aktardılar. 1. ve 2.

Dünya Savaşı sonrasında ressamlar tepkilerini şaşırtıcı yeni sanat akımları ile ortaya koydu.

Gerçek dünyanın baskılarından bunalıp yaşadıkları dehşet dolu görüntülerden düşler dünyasına sığındılar.

Sürrealizm’in (gerçeküstücülüğün) ortaya çıkışı böyle başladı.

Sigmund Freud’un bilimsel çalışmaları onları etkiledi.

Psikoloji ve bilinçaltı ile ilgilenme resimlerine yansıdı.

Bilinçaltının ve rüyaların gizemli dünyası onları çeker Picasso “Sürrealizm bir rüyalar iklimidir ” dedi.

RÖNESANS: BASKIDAN UYANIŞ Rönesans Antik Yunan ve Roma sanatının yeniden doğuşu anlamına gelir.

Aslında Avrupa’nın yüzyıllar süren bir uykudan, baskıdan uyanmasıydı.

Bilim ve sanat alanında bir patlama yaşandı ve o devirde uzak denizlere açılarak başlayan keşifler ve varsıllaşma ile bugünkü Avrupa’nın temelleri atıldı.

Orta Çağ’da insanlar üzerinde kilisenin büyük bir baskısı vardı, bilim ve sanat ikinci plana atılmıştı.

İtalya’da başlayan Rönesans’la birlikte her alanda bir atılım yaşandı.

Rönesans yeni bir dünya görüşünün başlamasıydı.

Rönesans için Klasizm de denir.

Önce İtalya’da başlayıp daha sonra tüm Avrupa’ya yayıldı, fakat her ülkede bazı farklılıklar gösterdi.

Rönesans resminde konular Dinsel ve Mitolojiden alınmıştı, günlük konulara çoğunlukla yer verilmezdi ancak bazı Avrupa ülkelerinde ressamlar bu kuralların dışına çıktılar.

LA PRIMEVERA’NIN DÜŞ DÜNYASI Bugün İtalya’ya gittiğinizde bile Rönesans döneminin varlığını her yerde hissedersiniz.

Floransa demek Boticelli, Leonardo da Vinci, Roma ve Vatikan demek Michelangelo demektir.

Ancak Milano’dan Siena’ya, tüm İtalya Rönesans demektir.

Boticelli’nin en güzel ve anlamlı tablosu “İlkbahar”ı (La Primevera) Floransa’daki Uffizi Müzesinde görebilirsiniz.Keza yine Boticelli’nin ünlü tablosu “Venüs’ün Doğuşu”nda denizden bir midye kabuğu için rüzgarla gelen bu güzel kız sizin düş dünyanıza düşüverir.

Vatikan’ın ufak Capella Sistina’sının (Eski adı Capella Magna-Büyük Şapel) tavanında Michelangelo’nun freskleri başınızı döndürür.

Milano’nun Cenacolo Vinciano Müzesinde (Eski bir Dominiken Manastırı) Leonardo’nun son eseri olan ünlü “Son Akşam Yemek” freski sizi karşılar.

Leonardo Toskana’nın Floransa’nın dibindeki Vinci köyünde doğmuş, gayrimeşru bir çocukken ressam ve bilim adamı olarak tarihe geçmiştir.

Resim, İncil'in Yuhanna bölümünde anlatıldığı üzere İsa'nın On İki Havarisi ile son akşam yemeği sahnesini betimler; özellikle İsa'nın havarilerinden birinin ona ihanet edeceğini açıkladığı anı konu alır.Haftaya diğer sanat akımları ile devam edeceğim.