Haber Detayı

İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan öyle bir yazı yazdı ki medyanın kafası karıştı: Kim bu Truva atları
Siyaset odatv.com
30/12/2025 13:25 (2 saat önce)

İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan öyle bir yazı yazdı ki medyanın kafası karıştı: Kim bu Truva atları

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile arası limoni olduğu kulislerde sık sık dile getirilen Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Yeni Şafak gazetesine dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. Makalede "Kapımızın önüne bırakılan Truva atları" satırları ile "istikrar" vurgusu dikkati çekti.

İktidara yakın Yeni Şafak gazetesi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile aralarının açık olduğu iddia edilen İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan'ın, "Çizgimiz kalemizdir" başlıklı bir makalesine yer verdi.Yazısını X hesabından paylaşan Turan, "Son günlerdeki gelişmeler üzerine; 'İçimizdekiler ve ‘gibi’ yapanlar' üzerine bir muhasebe" notunu düştü."GAZETE MANŞETLERİNDE İTİLİP KAKILIRKEN DE AYNI DAVANIN NEFERLERİYDİK"Yazısına AKP'nin içinden çıktığı Refah Partisi'nin doksanlı yıllardaki seçim çalışmalarını hatırlatarak başlayan Turan, "1991 ve 1994 Seçimlerinde kapı kapı gezerken, kamyonlara doluşup gece yarıları afişler asarken, maziden getirdiğimiz bir davamız vardı. 90’ların o anlamsız “başörtüsü/türban” zulmüne direnirken, üniversitede coplanırken; hapishanelerde, mahkeme salonlarında ve gazete manşetlerinde itilip kakılırken de aynı davanın neferleriydik" diye yazdı."28 Şubat" sürecinin kendilerini korkutmadığını, kenara çekilmediklerini, AK Parti ile yeni bir yolculuğa çıktıklarını, çünkü bir hayallerinin olduğunu belirten Turan, şöyle devam etti:"AK Parti’nin kuruluşundan bugüne 24 yıl geçti.

Onun öncesinde aynı idealler uğruna darağacında yitip giden başvekil ve bakanlar, darbe dönemlerinin idam sehpalarında kaybettiğimiz gençlerimiz vardı; hapishanelerinde bedel ödeyen, iftiralarla itibarsızlaştırılmaya çalışılan, hukuksuzca yasaklanan siyasetçilerimiz oldu.

Biz uzun bir hikâyenin, hâlâ yazılmaya devam eden güncel paragrafıyız.""İSTİKRAR" VURGUSUYazının spot bölümünde de yer alan, "21. yüzyılın ilk çeyreğine damga vuran bu siyasi hareket, çok meyve verdi, haliyle çok da taşlandı.

Türkiye’ye hayal bile edemediği değişimleri yaşatan, pek çok olumlu ilkin sahibi olan, 'istikrar' kelimesini bir ütopya olmaktan çıkarıp, bir realite haline getiren bu siyasi hareket, bugün tam da onu taşıyan omurgadan, 'inanç-ahlâk-dava şuuru' aksından yeni bir sınamayla karşı karşıya" satırları dikkati çekti.Turan'ın bu sözleri, "İstikrardan sorumlu kim?", "Kimi kastediyor?" sorularını da beraberinde getirdi."SİYASİ MÜCADELEDE AKTİF ROL OYNAMAMIŞ BÜROKRASİDEKİ İNSANLAR" VURGUSUİktidardaki bir siyasi hareketin iki çeşit profili barındıracağını belirten Turan, şöyle devam etti:"Birincisi, kuruluşundan itibaren hareketin içinde olan ya da en zor zamanlarda dik durup omuz omuza yürüyen, teşkilât kademelerinde görev alan, partiyle doğrudan illiyet bağı bulunan insanlardır.

İkinci grup ise doğrudan parti kimliği taşımayan, teşkilâtlarında veya siyasi mücadelesinde aktif rol almamış, ancak sosyal hayatta, bürokraside, hatta ticarette o siyasi hareketle konumlanan, etkileşim içinde bulunan, aynı siyasi eksende bulunan ve topluma bu kimlikle yansıyan kişilerdir.

Bu her iki grubun sosyal hayattaki algıları, aynı zamanda partinin algısını oluşturur; partinin vitrini haline gelirler.

Parti ile aralarındaki simbiyotik ilişki sebebiyle ister istemez karşılıklı bir etkileşim doğar; belirli bir ölçüde onların doğruları partinin doğrusu, yanlışları partinin yanlışı, sözleri partinin sözleri haline gelir."KİM BU KAPI ÖNÜNE BIRAKILAN TRUVA ATLARI23 yıllık iktidar süreciyle birlikte, AK Parti için bu hinterlandın genişlediğini, bu genişlemenin de bir takım sancılara sebebiyet verdiğini belirten Turan, devamında şunları yazdı:"Bazı kişilere yönelik olarak bu partinin misyonuna, ahlaki iddiasına ve inancına uymayan, rahatsız edici birtakım sapkınlıklar, bazen de etik olmayan ticari iş ilişkilerini konu alan adli süreçler yaşanıyor.

Ne yazık ki 23 yıllık iktidar partisi de bu kişilerle birlikte, adeta sanık sandalyesine oturtuluyor.Son zamanlarda kapımızın önüne sürekli olarak böyle Truva atlarının bırakılmasının altında, bazı siyasi mahfillerin yakın tarihli soruşturmalarla ortaya saçılan kendi çürümüşlüklerini gizleme çabası olduğu açık.

Garip olan ise bizim olmayan çürük elmalar için “bir dakika, bu bizim değil ki” demekte tereddüt etmemiz.

Değerlerimizden gelen ve kabahati önce kendinde aramayı erdem olarak gören anlayışımız, bir noktadan sonra, sürekli olarak kendinden şüphe etme hastalığına ve iletişim körlüğüne dönüşüyor.

Ancak meseleye sadece bu pencereden bakıp kendi iç muhasebemizi yapmamak da sorunu halının altına süpürmek olur."YUNUS EMRE VE TAPTUK EMRE'DEN ÖRNEK VEREREK AKP'Yİ UYARDI"Kapımızın önüne bırakılanlar olduğu gibi, maalesef üstümüze yapışan parazitler veya çizgisinde sabit duramayanlar da var elbet" diye devam eden Turan, Yunus Emre ile onun mürşidi ve öğretmeni olan Taptuk Emre'den referans verdi:"İktidar gücü, siyasetin ilişkiler ağı, birtakım insanların başını döndürebilir.

İnsanoğlu nefsine yenik düşebilir.

Kişisel hayatlarımızda böyle insanları belki affedebilir veya daha hoşgörülü davranabiliriz ama söz konusu olan koskoca bir siyasi hareket ve yılların emeği olunca, ne yazık ki elimiz bu kadar geniş değil.Bu siyasi hareketin ne mazisinde ne de yürüyüşünde olmayıp sadece iktidardan faydalanmayı hedefleyen; kâh iş dünyasından, kâh bürokrasiden veya başka sosyal sınıflardan gelip ikili ilişkilerle bu siyasi harekete yanaşan, bu sayede sosyal ve mesleki kazanımlar elde eden insanların oluşturduğu maliyetler giderek artıyor.

Olan olduktan sonra 'Bunlar bizden değil' diyerek sorumluluktan sıyrılmaya çalışmak yerine, en başından hassas davranıp, ince eleyip sık dokuyarak, kime destek verdiğimize, kimlerle yan yana geldiğimize, kimlerin bu camiayı kullanmaya kalktığına dikkat etmemiz lazım değil mi?

Dergâha hep doğru odunları seçip getiren Yunus Emre’nin 'Taptuk’un kapısına eğri odun yakışmaz' dediği gibi, Milletin Evi olan AK Parti’ye eğrileri, yanlışları sokmamak da bizim hassasiyetimiz olmalı değil mi?"GEYLANİ'NİN SÖZÜYLE "HATIRLATTI"AKP'nin kimsenin ikbali için kurulmadığını, teşkilata ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "hırslarının esiri olmuş birtakım insanların özel veya ticari hayatlarının maliyetinin" yüklenemeyeceğini belirten Turan, yazısını şu sözlerle noktaladı:"Elbette bir de bu dikenli ve taşlı yola birlikte çıkıp, zaman geçtikçe yoldan sapanlar var.

Onlara da Hz.Abdülkadir Geylâni’nin ifadesiyle söyleyeceğimiz şudur: 'Bizim yolumuz dikenlidir, ayağını seven gelmesin' Bizim siyasi iddiamız ahlâk ve etik üzerine kuruludur.

Düsturumuzu inancımızdan, milli ve manevi değerlerimizden alıyoruz.

Böyle bir iddianın sahibiyken, futboldaki tabirle 'kapattığımız köşeden gol yemek' bize yakışmaz.

Bize düşen, bu çizgiyi koruma hususunda hassas ve tavizsiz olmaktır.

Bu dava, iyilerin ve doğruların davasıdır; yanlışlar bize yoldaş olamaz.

Olmamalıdır!

Çizgimiz, kalemizdir."Geçen seneki bütçe görüşmelerinde Bülent Turan (solda) yer alırken, bu sene katılmadı. (sağ fotoğraf)NE OLDUİçişleri Bakanlığındaki gerginlik aslında 2026 bütçe sunumunda Bakan Yardımcısı Bülent Turan’ın komisyonda yer almamasıyla gün yüzüne çıktı.İçişleri Bakanlığının 2026 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna 17 Kasım Pazartesi günü geldi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.Yerlikaya’nın yanında İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan’ın olmaması çok konuşuldu.

Bir süredir aralarında gerginlik olduğu öne sürülen ikili arasındaki iplerin, Turan’a bütçe görüşmelerine katılması için bilgilendirmenin zamanında yapılmaması nedeniyle tamamen koptuğu iddia edildi.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri