Haber Detayı
Mutlu tuvalet temizlemeyi seçme imkanı
Mutlu tuvalet temizlemeyi seçme imkanı
Bu hafta biraz başka bir yerden gidelim: Wim Wenders’ın yönetmenliğini yaptığı “Mükemmel Günler” (Perfect Days) filmi. 2023’te başrol oyuncusu Koji Yakusho’ya Cannes Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandıran filmin üzerine çokça düşünüldü ve yazıldı.
Tokyo’nun umumi tuvaletlerinin estetiği ve özeniyle de adından sıkça bahsettiren filmi yakın zamanda izleyebilme fırsatı buldum.
Başrolümüz Hirayama, ellili yaşlarda ve dünyanın en istenmeyen işlerinden birine sahip: Umumi tuvalet temizleyicisi.
Film boyunca Hirayama’nın değişmeyen rutinlerine şahit oluruz: Her sabah iş kıyafetlerini giyer, evden kendisine yetecek kadar bozuk para alır, evden çıktığında günü gülümseyerek selamlar, arabasına atlayıp görev yerine gider ve adeta sanat eseri niteliğindeki umumi tuvaletleri ilk günkü gibi özenle temizlemeye koyulur, öğle yemeğinde hep aynı parka gider, günün ikinci şükran gülümsemesini doğayla paylaşır, ağaçlarla arkadaştır, bir daha yaşanması mümkün olmayan gökyüzüyle ağaçların birleştiği anları fotoğraflar, işine devam eder, gün sonunda umumi hamamda duş alır, aynı restorana gider ve akşam yemeği yer, evinde kitap okur ve ertesi gün için uykuya dalar… *** Bu düzenli akışa bir gün yeğeni dahil olur.
Hirayama, rutinine dışarıdan gelen bu küçük sarsıntıya da sakince tepki verir.
Bir süre sonra anlarız ki Hirayama aslında varlıklı bir aileden geliyor ve bu dünyayı zorunluluktan değil de seçim olarak yaşıyor. *** Film sinematografik olarak izleyicisini sarıp sarmalıyor.
Çatışma yok denecek kadar az olmasına rağmen gözlerimiz görüntülerin yumuşak ritmine teslim oluyor.
İlk izleyişimde, Hirayama’nın her gün aynı işi aynı sakinlik ve özenle yapmasını hiç sorgulamamıştım bile.
Modern zamanın Sisifos’u gibi kayayı tepeye taşıyor, ertesi gün yeniden başlıyor.
Fakat bu kez kayayı taşırken yüzünde bir huzur var.
Fotoğraf çekiyor, kaset biriktiriyor, kitap okuyor… Dünya ile kendi arasında kimsenin çok dokunmadığı bir alan kuruyor. *** Wenders burada hayata yavaş ve dikkatli bakmanın, dünyayı başka bir derinlikte görebilme imkânı sunduğunu anlatıyor.
Bize “mutlu bir tuvalet temizlikçisi” hayal ettiriyor belki de.
Üstelik film boyunca gördüğümüz tuvaletler mesai başlangıcında dahi neredeyse kusursuz temizlikte.
Bazen içimden “Ne gerek var temizlemeye?” demeye yaklaşacak kadar.
Hatta bir tuvalet kullanıcısıyla birbirlerine notlar bırakarak XOX oyunu oynuyorlar.
Hayatın kirini, öfkesini, vazgeçilmiş hayallerini görmeyelim diye sanki, kamera bakışını bir milimetre yana kaydırmıyor da pislikleri göremiyoruz. *** Bu fantezi sanki “yerini bil ve sev” öğretisi.
Çünkü bu yalnızca senin elinde.
Mutluluk, dışarıdan gelen bir şey değil; onu kendi içinde yetiştirebilirsin.
Yavaşlık, farkındalık ve rutin.
Fakat tam da burada film, bir kırılma noktasına geliyor.
Çünkü Hirayama’nın iç huzurunu mümkün kılan şey, yalnızca ruhsal bir olgunluk değil aynı zamanda geçmişinden getirdiği bir güvenlik ve seçme imkânı.
Hirayama, bu hayatı zorunda olduğu için değil, seçtiği için yaşıyor.
Herkesin böyle bir seçim hakkı var mı sizce?
Hirayama’nın gülümsemesi, tam da bunu düşündüğümüz yerde hafifçe titriyor.