iOS mu, Android mi? Hangisi daha güvenli?

Akıllı telefon dünyası, iki dev kamp arasında yıllardır süren bir tartışmanın merkezinde: iOS ve Android...

Kullanım kolaylığı, tasarım ve uygulama mağazası gibi birçok alanda ayrılan bu iki sistem, güvenlik ve gizlilik söz konusu olduğunda da hararetli bir tartışmayı beraberinde getiriyor.

Apple'ın sıkı kontrol altındaki "duvarlı bahçesi" ile Android'in gurur duyduğu "açık kaynak" yapısı, hangisinin daha riskli olduğu sorusunu akıllara getiriyor.İki platform da kullanıcılara güvenli bir deneyim sunmayı amaçlıyor.

Apple, hem donanımı hem de App Store'u üzerindeki katı kontrolüyle bu güvenliği sağlıyor.

Android ise Google'ın düzenli güvenlik güncellemeleri ve Play Store korumalarıyla sistemi ayakta tutuyor.

Her iki sistem de güçlü şifreleme teknolojileri kullanıyor.

Ancak burada temel bir ayrım ortaya çıkıyor: Android, çok sayıda farklı üretici ve model tarafından kullanıldığı için, güvenlik seviyesi cihazdan cihaza değişiyor.

Mantıksal olarak, daha açık bir sistem olması Android'i virüslere, casus yazılımlara ve siber saldırılara karşı daha savunmasız hale getiriyor.

Ancak bu, kesin bir yargı değil; konunun pek çok karmaşık detayı var.Hangi platform olursa olsun, en güvenli deneyim yeni model telefonlarda ve en güncel yazılım ile güvenlik yamalarında yatıyor.

Apple, cihazlarını uzun süre güvenlik yamalarıyla destekliyor.

Bu sayede, nispeten eski bir iPhone kullananlar bile sıkı bir korumadan yararlanıyor.

Android cephesinde ise durum, tamamen telefon üreticisine bağlı.

Örneğin Google, kendi Pixel cihazları için yedi yıla kadar yazılım ve güvenlik güncellemesi taahhüt ediyor.

Fakat diğer üreticilerde bu süre iki yıla kadar da düşebiliyor.

Bu kısa destek süresi, eski Android modellerini güvenlik tehditlerine açık hale getiriyor.

Ayrıca güncelleme takvimleri de üreticiden üreticiye farklılık gösteriyor.

Yine de, son dönemdeki Android cihazlar, e-posta, arama ve internet gezintisi gibi alanlarda daha iyi koruma sağlayan yapay zeka destekli güvenlik özellikleriyle güçleniyor.

Apple'ın tamamen kapalı ekosistemi ve tüm cihazlarda standart hale getirilmiş güvenliği, oldukça sıkı bir güvenlik çerçevesi oluşturuyor; tabii kullanıcı cihazın kısıtlamalarını kaldırmadığı sürece.

Android’in güvenlik standardizasyonu ise üretici çeşitliliği nedeniyle daha zorlu bir süreç haline geliyor.Apple'ın sıkı denetimli iOS ekosistemi, App Store'daki her uygulamayı dikkatlice inceliyor ve uygulama geliştiricilerle kaynak kodunu paylaşmıyor.

Ayrıca biyometrik veriler gibi kritik kişisel veriler Secure Enclave adı verilen özel bir alt sistemde depolanıyor.

Bu, telefonunuz ele geçirilse bile hassas detaylara erişilemeyeceği anlamına geliyor. iPhone 17 ile gelen Memory Integrity Enforcement (MIE) gibi yeni özellikler de casus yazılımlara karşı korumayı artırıyor.

Google Play de güçlü bir uygulama inceleme sürecine sahip ve uygulamalar Google Play Protect ile taranıyor.

Ancak Android'in açık kaynak yapısı, kullanıcıların onaylanmamış üçüncü taraf uygulamaları kolayca indirmesine olanak tanıyor.

Bu esneklik, cihazı güvenlik açıklarına karşı savunmasız bırakıyor.

Bazı Android üreticileri, Samsung Galaxy cihazlarında bulunan Samsung Knox veya Google Pixel'lerdeki Titan M2 güvenlik çipi gibi ek koruma katmanları ekliyor.

Fakat tüm Android telefonlar bu ek güvenlik önlemlerini sunmuyor.

Bu nedenle, üçüncü taraf antivirüs uygulamaları olmadan aynı düzeyde bir güvenlik elde etmek zorlaşıyor.