Haber Detayı
Kar Kardeşliği filmine konu olmuştu: Gerçekte yaşanan kaza hakkında 15 bilgi
1972'de yaşanan bir uçak kazasının öyküsünü anlatan Kar Kardeşliği 2023 yılında Netflix'te izleyici ile buluşmuş ve izleyenleri bir hayli sarsmıştı. İşte o filmin konusu ve filmin işlediği kaza hakkında gerçekte yaşananlar...
1-KAR KARDEŞLİĞİ FİLMİ HAKKINDA Ödüllü yönetmen J.A.
Bayona'nın filmi Kar Kardeşliği 1972'da And Dağları'ndaki uçak faciası ve 16 kişinin 72 gün sonraki mucizevi kurtuluşunun hikayesini anlatıyor.
Bayona'nın 2007 yapımı The Orphanage'dan bu yana çektiği ilk İspanyol filmi olan film, 2023 Venedik Film Festivali'nin kapanış filmi oldu. 18 yaş üstüne hitap eden hikaye konu itibarıyla oldukça ağır ve sarsıcı.
Çünkü Kar Kardeşliği, kazayı ve ardından kurbanların açlıktan ölmemek için yamyamlık da dahil olmak üzere yapmak zorunda kaldıkları şeyleri içeriyor.
Filmde, olaylar öncelikle kazazedelerden ragbi oyuncusu Numa Turcatti'nin bakış açısıyla anlatılıyor.
Not: Artı 18 - Filmde, filmdeki olaya ilişkin bilgiler de rahatsız edici.
Bu nedenle film de artı 18 yaş ibaresiyle yayınlanıyor.2-KAR KARDEŞLİĞİ FİLMİNİN KONUSU NEYDİ?
Netflix, Kar Kardeşliği filminin konusunu şöyle paylaşıyor: 1972'de bir ragbi takımını Şili'ye götürmek üzere havalanan Uruguay Hava Kuvvetlerine ait 571 sefer sayılı uçuş, And Dağları'nın orta yerindeki bir buzula çarparak bir felakete sebep olur. 45 yolcudan yalnızca 29'u çarpışmadan sağ kurtularak kendilerini dünyanın en zorlu ortamlarından birinde bulur ve hayatta kalabilmek için akılalmaz yöntemlere başvurmak zorunda kalır.3- KAR KARDEŞLİĞİ GERÇEK Mİ?
GERÇEKTE NE OLDU?
Evet filmde anlatılanlar gerçek.
Film, Uruguay Hava Kuvvetleri'ne ait 571 sefer sayılı uçağın And Dağları'nda düşmesine ve hayatta kalanların And Dağları'nda geçirdikleri günlere ilişkin anlatımlarına dayanıyor. 13 Ekim 1972'de Uruguay'ın Montevideo kentinden bir ragbi takımı maç için Şili'nin Santiago şehrine giden 571 sefer sayılı uçağa bindi.
Ancak uçak varış noktasına çok az kala, karlı And Dağları'ndan geçerken, sıcaklığın sıfırın altında 40 dereceye düştüğü çorak dağların derinliklerine düştü.
Çarpma sonucu 12 kişi öldü ve çok sayıda kişi de ağır yaralandı.
And Dağları'nda yalnızca 29 kişi ikinci günü görecek kadar yaşadı.
Çok sayıda arama-kurtarma uçağının bölgeyi taramasına rağmen, arama çalışmaları 8. günde iptal edildi ve yolcuların öldüğü varsayıldı.
Ancak birçoğu hala hayattaydı.
Kurtulanlar açlıktan ölmek üzereydi ve dağların derinliklerinde ısınmaya çalışıyorlardı.
Hayatta kalanlar, kurtarılmadan önce uçağın gövdesinden geriye kalanlarda yaklaşık iki buçuk ay yaşadılar.
Kar Kardeşliği de And Dağları'nda geçen 72 gün boyunca yaşananların öyküsünü anlatıyor.4-KAZA NEDEN, NASIL OLDU?
İŞTE AND DAĞLARI'NDAKİ O KAZA 1972 yılında 'Old Christians' adlı amatör bir ragbi ekibi Uruguay'ın Montevideo kentinden Santiago, Şili'ye gitmek üzere Uruguay Hava Kuvvetlerine ait bir uçak kiraladı. 12 Ekim'de çift motorlu uçak (Fairchild) 5 mürettebat ve 40 yolcuyla havalimanından ayrıldı.
Uçakta kulüp üyelerinin yanı sıra bazılarının arkadaşları, aile üyeleri ve kızının düğününe katılabilmek için son dakikada bilet alan bir yabancı da vardı.
Dağlardaki kötü hava koşulları nedeniyle, ertesi gün öğleden sonra yola çıkmadan önce Arjantin'in Mendoza kentinde bir gece kalmak zorunda kaldılar.
Britannica'ya göre Santiago, Mendoza'nın batısında yer almasına rağmen, Fairchild yaklaşık 22.500 fitten (6.900 metre) daha yükseğe uçabilecek şekilde inşa edilmemişti.
Bu nedenle pilotlar, uçağın And Dağları'nı güvenli bir şekilde geçebileceği güneydeki Planchón Geçidi'ne doğru bir rota belirlediler.
Kalkıştan yaklaşık bir saat sonra pilot, Santiago'nun 110 mil güneyindeki Curicó, Şili'ye ulaştığını ve kuzeye döndüğünü bildirdi.
Ancak pilot, hâlâ And Dağları'nda bulunan uçağın yerini yanlış değerlendirmişti.
Hatanın farkında olmayan kontrolörler, inişe hazırlık amacıyla alçalmaya başlamasına izin verdi.
Kısa bir süre sonra Şili kontrol kulesi uçakla iletişimi kaybetti.
Uçak, 13 Ekim günü 15:30 civarında dağa çarptı, sağ kanadını ve ardından sol kanadını kaybederek Şili sınırı yakınında düştü, bir kar kütlesine çarparak durabildi.
Uçakla irtibat kesilince arama çalışmaları başladı ancak son bildirilen konum yanlıştı.
Bir süre sonra arama kurtarma çalışmaları And Dağları'na odaklandı.
Hatta kazazedeler birkaç uçak gördüklerini söylediler.
Ancak karla kaplı dağlar nedeniyle kurtarma ekipleri beyaz uçağı göremedi. 8 gün sonra da arama çalışmaları durdu.
Uçaktan kurtulan olmadığına inanılıyordu.
Kazada ilk etapta uçaktan fırlama, sıkışma gibi nedenlerle 12 kişi öldü, 33 kişi kurtuldu.
Birçok yolcu yaralıydı.
Ancak enkaz yaklaşık 3.500 metre yükseklikte donduruca soğukta bulunuyordu.
Yiyecek stoğu yoktu.
Uzun tartışmaların ardından açlıktan ölmek üzere olan kazazedeler ceset yemeye başladı.
Birkaç hafta içinde 6 kişi daha öldü. 29 Ekim'de ise çığ düşmesi sonucu uçağın içinin karla kaplanmasıyla beraber 8 kişi daha yaşamını yitirdi.
Geride kalanlar artık kendileri kaçış yolları bulmaya çalışıyordu. 12 Aralık'ta hayatta artık sadece 16 kişi kalmıştı.5-FELAKET ÖNCESİ İLK SİNYALLER Independent'a göre bir sorun yaşanabileceğine dair ilk işaretler uçak pistten ayrılmadan çok önce aslında kendisini göstermişti.
Çünkü uçak bu yolculuk için uygun değildi.
Faciadan kurtulanlardan biri olan Nando Parrado, The Guardian'a verdiği demeçte uçağa bindiği için saf olduğunu söyledi. "Bir Fairchild FH-227D, çok güçsüz motorlar, insanlarla dolu, tamamen yüklü, Güney Amerika'nın en yüksek dağları üzerinde, kötü havada uçuyor.
Yani, mümkün değil" dedi.
Pilotlar, kötü hava koşulları nedeniyle pilotlar Arjantin'in Mendoza kentine erken iniş yapmak zorunda kalmıştı.
Burada mürettebat ve yolcular bir gece kaldı.
Ancak uçak Uruguay Hava Kuvvetleri'nden kiralanmıştı, yani Arjantin topraklarında 24 saatten fazla kalmak yasaları çiğnemek anlamına geliyordu; ertesi gün 13 Ekim Cuma günü saat 14.18'de tekrar havalandılar.
Aslında bu saat sıcak havanın atmosferik istikrarsızlık yaratacak şekilde yükselmesiyle And Dağları üzerinden uçmak için günün en kötü zamanıydı.
Fairchild 6.858 metreden daha yükseğe çıkmaya uygun değildi ancak And Dağları'nın en yüksek dağı olan Aconcagua 6.962 metre.
Bu nedenle pilotlar daha alçak olan Planchos Geçidi'nin üzerinden uçmayı planladılar.
Ancak pilot uçağın konumunu yanlış değerlendirmişti.
Guardian'a göre pilot büyük olasılıkla bulut örtüsü veya karşı rüzgarların yanlış hesaplanması nedeniyle konumu doğru saptayamadı.
Uçağı çok erken kuzeye çevirdi ve And Dağları'nın derinliklerine yöneldi.
Yaptığı hatanın farkında olmadan inişe geçti.
Alçalma onayı aldıklarında aslında hâlâ And Dağları'ndaydılar.
O dönemde hayatta kalan tıp öğrencisi Roberto Canessa, "Bayılmak üzereyken hayatta olduğumu ve uçağın durduğunu fark ettim." dedi.6-O KADAR SOĞUKTU Kİ...
Hayatta kalanlar And Dağları'nda yaklaşık 3.500 metre yükseklikte dondurucu koşullarla karşı karşıya kaldı.
Kazadan kurtulanlardan Parrado, The Guardian'a havanın ölümcül derecede soğuk olduğunu, dolaşım için birbirlerinin kollarına yumruk attıklarını ve birbirlerinin nefesinde ısı aradıklarını söyledi.
Parrado'yu en çok şaşırtan şey dayanılmaz susuzluk olmuş. “Sürekli suya ihtiyacınız var.
Bu yükseklikte deniz seviyesinden beş kat daha hızlı susuz kalırsınız.
Ve su da yok, dolayısıyla kar yemek zorundasın.
O kadar soğuktu ki boğazlarımızı yaktı, dudaklarımızı çatlattı" diyor.7-YAMYAMLIK TARTIŞMASI Guardian'a göre kazazedeler için en büyük sorun yiyecekti.
Çünkü uçakta bulabildikleri kuruyemiş, çikolata, kraker gibi yiyecekler az az tüketseler de birkaç gün içinde bitti.
Yüksek irtifada vücudun kalori ihtiyacı astronomik derecede daha yüksekti.
Yenilebilir saman bulmayı umarak bagaj parçalarından kopan deri şeritlerini yemeyi denediler.
Makaleye grup günler sonra uzun tartışmalardan sonra cesetleri yemeye başlamayı seçtiler.
İlk başta gruptan bazıları buna karşı çıkmıştı; arama çalışmalarından umutlar kesilince hepsi aynı noktaya geldi.
Bazıları ölmeleri halinde bedenlerini diğerlerine bağışladı.
Kazazedeler kurtarıldıktan sonra ise nasıl hayatta kaldıkları medya tarafından işlendi.
Yaşanan durumu anlattıklarında ise bu durum ülkede tartışmalara yol açtı; tepki çekti.
Britannica'ya göre ise Roma Katolik Kilise'sinin kazazedeleri aklayınca tepkiler dindi. 24 yaşındaki José Luis Inciarte, kurtarmadan kısa bir süre sonra düzenlediği basın toplantısında , "Başka koşullar altında hastalıklı veya ürkütücü görünebilecek şeyler yaptık.
Onlar asla söylenemeyecek, anlatılamaz şeylerdi" dedi.
Yönetmen Bayona ise kitapta olduğu gibi filminde de "yamyamlığın ikincil bir tema olduğu" konusunda ısrar ediyor.
Bayona, “Bunun üstüne bir fikir daha var, o da aşırı hümanizm ve grup arasında kurulan bağ.
Yani filmde elbette yamyamlık da var ama hikayedeki dostluk ve yoldaşlığın yanında ikinci planda kalıyor" diyor.8-ÇIĞDAN SONRA KAR ALTINDA 4 GÜN Kazadan sadece iki hafta sonra çığ düştü ve uçağın enkazı da kar altında kaldı.
Roy Harley dağdan aşağıya gelen çığı duyduktan sonra ayağa kalkmıştı; ki bu sesi duymasa muhtemelen hepsi ölmüş olacaktı.
Önce üç kişiyi daha kar altından çıkarttı.
Parrado, “Hareket edemiyordum.
Enkaz altındaydım ama nefes alabiliyordum" diyor.
O gece uçak gövdesinde kalan 27 kişiden 8'i daha öldü.
Hayatta kalanlar yarısı karla dolu bir uçak gövdesinde mahsur kalmıştı.
Birkaç saat sonra Parrado, temiz hava için kargo direğiyle uçağın tavanına bir delik açtı.
Dört gün boyunca ölülerin yanında öyle kaldılar.
Parrado, “Yeterince havamız olup olmadığını bilmiyorduk.
Üstümüzde iki metre mi, dört metre mi, yoksa 50 metre mi kar olduğunu bilmiyorduk” diyor.
Kar fırtınası durduğunda ve ortam biraz güvenli hale geldiğinde, 15 dakikalık vardiyalar halinde çalışarak kokpitten çıkış yolunu kazdılar.9- 'MEZAR GİBİ KOKUYORLARDI' Gençlerden biri olan Roy Harley, transistörlü radyoyu çalıştırmayı başarmıştı ve 11. günde kurtarma girişiminin iptal edildiğini radyodan dinlediler.
Artık kendi başlarına olduklarını biliyorlardı.
Uçak kazasından sonra arama çalışmalarının durmasıyla beraber grup hayatta kalma yolları aradı.
Sonunda Canessa ve Parrado (Önce 3 kişiydiler, sonra 1 kişi geri döndü) yardım bulmak için kaza alanından ayrıldı.
Uçak minderlerinden yapılmış ev yapımı bir uyku tulumuyla 10 gün boyunca yüksek dağlarda kilometrelerce yol yürüdüler ve sonunda Şilili bir çobana rastladılar.
Çoban, New York Times'a o an için "Mezar kokuyorlardı.
Hiçbir hayvan yanlarına yaklaşmıyordu" diyecekti.
Brittanica'ya göre ikili 20 Aralık'ta bir Şili köyünde üç çobanla karşılaştı.
Ancak Şilililer nehrin karşı tarafındaydı.
Gürültü nedeniyle ses duyulmuyordu.
Taşa bağladıkları notaları fırlatarak iletişim kurdular.
Çobanlar onlara biraz ekmek fırlattıktan sonra, 10 saat uzaklıktaki en yakın polis karakolundan yardım almak için katırla yola çıktılar.
Böylece yetkililere haber verildi.
Bu arada, Parrado ve Canessa at sırtında Los Maitenes'e götürüldü. 22 Aralık'ta enkazın üzerine iki helikopter gönderildi.
Helikopterler bir kurtarma ekibiyle birlikte geldi ve ekip daha sonra Parrado'nun rehberliğinde uçak gövdesini aramaya başladı.
Kazadan sağ kurtulan en genç kişi olan Carlito Páez geçtiğimiz günlerde BBC'ye helikopterleri görmenin hayatının en güzel anı olduğunu söyledi.
Hayatta kalan 6 kişi güvenli bir yere götürüldü, ancak kötü hava koşulları diğer sekizinin kurtarılmasını ertesi güne kadar geciktirdi.
Kurtulanlar Santiago'daki bir hastaneye götürüldü.
Bazıları kaza öncesi kilolarının yarısına kadar düşmüştü; bazıları ise dehidrasyon, kırık kemikler, yetersiz beslenme, donma ve iskorbüt tedavisi gördü.10- 44 KİLOYA KADAR DÜŞMÜŞTÜ Parrado 100 kiloluk vücut ağırlığının 45 kilosunu kaybetmişti.
Canessa da kurtarma sırasında yalnızca 44 kg ağırlığındaydı.11- GERÇEKTE YAŞANANLAR DAHA AĞIR And Dağları'ndaki uçak kazasından sağ kurtulanlarden biri de Roberto Cannesa...
Bugün 70 yaşında ve pediatrik kardiyolog olan Canessa, kendisi ve diğerlerinin kazada ölenlerin etini yemeke zorunda kaldıklarını da anlatan filmin, gerçekte yaşananların çok hafif bir versiyonu olduğunu söylüyor.
Canessa filmle ilgili, “Bu, dağda yaşananların çok hafif bir versiyonu.
Çok daha kötüsünü yaşadık.
Eğer elimizde bunu nasıl yaptığımıza dair bir film olsaydı seyirciler salonu terk ederdi” diyor.
O dönem 19 yaşında olan Canessa, "Maç oynamak için Şili'ye giden uçaktaki bir rugby takımındayken aniden kaza yaptığınızda elbette insanların sizi kurtarmaya geleceğini varsayarsınız.
Ama günler geçmeye başlıyor… Bir başkasının ölümünü onun için üzülerek değil, kendin için üzülerek görmeye başlıyorsun çünkü sanki bir bekleme listesindesin" diyor.12- FİLM HANGİ KİTABA DAYANIYOR?
Film, uçak kazasından sağ kurtulanların üniversiteden sınıf arkadaşı olan yazar Pablo Vierci'nin 2008 tarihli La Sociedad de la Nieve adlı kitabının bir uyarlaması.
Vierci aynı zamanda Hayatta Kalmam Gerekti: And Dağları'ndaki Bir Uçak Kazası Canessa ile Hayat Kurtarma Çağrıma Nasıl İlham Verdi kitabının da ortak yazarı.
Filmin yapımcılarından Belén Atienza "Hayatta kalan ve hikayeye tanık olan 15 kişi, orada yaşananların büyüklüğünü anlamada kilit rol oynadı" diyor.13-FİLM NERDE GEÇİYOR Film Arjantin'de, dünyanın en büyük ve en uzun sıradağlarından biri olan And Dağları arasında geçiyor.
Kazanın olduğu yer Gözyaşı Vadisi olarak biliniyor.
Kazazedelerden Canessa Netflix Tudum'a "Bu filmde And Dağları'nın büyüklüğünü görüyorsunuz.
Hiçbir şeyin ortasında sinekler gibiydik...
Filmi zlediğinizde, orada kaybolduğumuzda neler hissettiğimizi anlamak zorunda kalacaksınız" diyor.
Prodüksiyondan önce yönetmen Bayona kazanın olduğu yeri ziyaret etmiş ve "Gözyaşı Vadisi'ni, kazayla aynı yerde ve yılın aynı zamanında ziyaret etmek inanılmazdı.
Büyüleyici ve dehşet verici bir yer...
Ancak aşırı soğuğu, oksijen eksikliğini ve sürekli yorgunluğu deneyimlemek ana karakterlerin neler yaşadığını anlamamıza yardımcı oldu" diyor.
Bayona ve filmin yapımcıları prodüksiyon sırasında birkaç kez And Dağları'na gitmişler ve "Bazı sahneleri orada çekmek unutulmaz bir deneyimdi" diyorlar.14- ÇEKİMLER 140 GÜN SÜRDÜ Bayona Vanity Fair'e, "Hikayeyi neredeyse bir belgesel gibi çekmeyi planladık.
Oyuncuları hazırladık; onlara tüm bilgileri verdik; neredeyse iki ay boyunca senaryonun provasını yaptık.
Kitabı okudular; hayatta kalanlarla veya mağdurların aileleriyle temasa geçtiler.
Ve dağlarda 72 gün geçirdiler. 140 gün boyunca çekim yaptık.
Tüm önemli anları yaşamak için zaman ayırdık.
Bunu yakalamak için sanki bir belgesel çekiyormuşuz gibi kameralarımızla hazırdık" diyor.
Bununla beraber filmin oyuncu kadrosu tıbbi olarak denetlenen sıkı bir diyet uyguladı.
Bayona, "Gerçekten gerçeğe çok yakın olmak istedik" dedi.15- 22 ARALIK'TA BULUŞUYORLAR Hayatta kalanlar bugüne kadar her yıl, kurtarılmalarının yıldönümü olan 22 Aralık'ta yeniden bir araya geliyorlar.
Parrado, filmle ilgili şu yorumu yapıyor: "Yönetmene şunu söyledim. 'İnsanlar bu filmi izledikten sonra, neler yaşadığımızı gerçekten anlayacaklar.
Karım bile film bittiğinde kolumu tuttu ve "Bu kadar zor olduğunu bilmiyordum" dedi.Bu arada filmin IMDb puanı 7.8 olmuş.
Kar Kardeşliği filminden sonra: Gerçekte hayatta kalan kişilere ne oldu?