Haber Detayı

Kopenhag'da Uluslararası Arıcılık Kongresi düzenlendi
Toplum aydinlik.com.tr
23/10/2025 12:13 (2 ay önce)

Kopenhag'da Uluslararası Arıcılık Kongresi düzenlendi

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenen 49. Uluslararası Arıcılık Kongresi APIMONDIA 2025, arı refahı, sürdürülebilir üretim ve iklim dayanıklılığı temalarıyla dikkat çekti. Kongreye katılan Ege Üniversitesi’nden Dr. Ekin Varol, Aydınlık'a özel açıklamalarda bulundu.

23–27 Eylül 2025 tarihleri arasında Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenen 49.

Uluslararası Arıcılık Kongresi – APIMONDIA 2025, arıcılığın geleceğine yön verecek karar ve tartışmalara sahne oldu.

İsveç, Norveç ve Danimarka arıcı birliklerinin ev sahipliğinde düzenlenen kongre, dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanları, araştırmacılar, akademisyenler ve üreticileri bir araya getirdi.

Kongrede bu yılın ana temaları arasında arı refahı, kaliteli arı ürünleri, zorlu koşullarda üretim ve bilim ile uygulama arasındaki köprünün güçlendirilmesi öne çıktı.

Ayrıca apiterapi uygulamaları ve arı ürünlerinin farmakolojik potansiyeli de dikkatle ele alındı.

Kongreye Türkiye’den katılan isimlerden Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr.

Ekin Varol, kongre izlenimlerini Aydınlık'a anlattı. - Kongrede öne çıkan ana tema neydi?

Bu temanın arıcılığın geleceği açısından ne gibi mesajlar verdiğini düşünüyorsunuz?

APIMONDIA, “International Federation of Beekeepers’ Associations” (Uluslararası Arıcılık Dernekleri Federasyonu) olarak 1895’te kurulmuştur.

Bu federasyonun temel amacı, arıcılıkla ilgili bilimsel, ekolojik, sosyal ve ekonomik gelişmeyi desteklemek; arıcı dernekleri ile bilim insanları arasında iş birliği sağlamak ve bilgi paylaşımını kolaylaştırmaktır.

Apimondia, her iki yılda bir düzenlediği uluslararası kongrelerle, dünyanın dört bir yanından arıcıları, araştırmacıları, akademisyenleri, üreticileri ve sektör temsilcilerini bir araya getiriyor.

Bu bağlamda bizim de katılmış ve çalışmalarımızı paylaşmış olduğumuz, 23-27 Eylül 2025 tarihleri arasında Danimarka – Kopenhag’da gerçekleşen 49.

Apimondia Kongresi’nde arı refahı, kaliteli arı ürünleri, zorlu koşullarda arıcılık ve bilim ile uygulama arasındaki köprünün güçlendirilmesi temaları öne çıkmaktaydı.

Ayrıca kongrede Apiterapi uygulamaları ve arı ürünlerinin geleceği de dikkat çekici bir şekilde ele alındı.

Bal, propolis, arı zehiri ve arı sütü gibi ürünlerin farmakolojik ve klinik kullanım alanlarının genişlediği, özellikle doğal ve standartlaştırılmış üretimin geleceğin ana odak noktası olacağı vurgulandı.

Artık arıcılğın yalnızca üretim odaklı bir faaliyet değil; ekosistem sağlığı, hayvan refahı ve iklim dayanıklılığıyla doğrudan ilişkili bir alan olduğunu biliyoruz.

Sürdürülebilir arıcılık, hem bilime hem doğaya kulak vermekten geçiyor. - İskandinav ülkeleri (İsveç, Norveç, Danimarka) arıcılıkta hangi yenilikçi uygulamaları öne çıkarıyor?

Bunlar Türkiye’de uygulanabilir mi?

İskandinav ülkeleri arıcılıkta özellikle doğal üretim yöntemlerine, koloni refahına ve çevre dostu uygulamalara odaklanıyor.

Kimyasal müdahalenin en aza indirildiği, arı sağlığının doğal döngülerle desteklendiği bir sistem benimsiyorlar.

Ayrıca izlenebilirlik, kalite güvencesi ve tüketici güveni konularında da oldukça yenilikçiler.

Bu yaklaşımlar, Türkiye’de de rahatlıkla uygulanabilir.

Türkiye, zengin bitki örtüsü, arı ırkları ve ekotiplerinin çeşitliliği ve üretim potansiyeli açısından arı yetiştiriciliği ve arı ürünlerinin Üretimi açısından dünyanın en önemli ülkelerinden biri.

Dolayısıyla Apimondia’da vurgulanan bu “arıya saygı” ve “iyi üretim uygulamaları” anlayışını benimsemek, Türkiye arıcılığının hem uluslararası rekabet gücünü hem de sürdürülebilirliğini artıracaktır. 'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARTIK GELECEĞİN DEĞİL, BUGÜNÜN MESELESİDİR' - İklim değişikliğinin arı sağlığı üzerindeki etkileri konusunda hangi yeni bilimsel veriler paylaşıldı?

İklim değişikliğinin arı sağlığı, arının besin kaynakları ve temel yaşam döngüsü üzerindeki etkileri üzerinde mutlaka durmamız gerekiyor.

Kongrede sunulan yeni araştırmalar da, artış gösteren sıcaklıkların ve değişen mevsim döngülerinin arıların yaşam döngüsünü, beslenme dengesini ve hastalıklara karşı direncini doğrudan etkilediğini gösteriyor.

Özellikle en önemli arı zararlısı olan Varroa akarlarının iklim değişimiyle birlikte daha geniş alanlara yayılabildiği ve koloni direncini düşürdüğü vurgulandı.

Bununla birlikte yerel ırkların iklim ve ekosistemdeki değişimlere uyum kapasitesinin korunmasının ne kadar önemli olduğunu da belirtildi.

İklim değişikliği artık geleceğin değil, bugünün meselesidir. - Arı genetiği ve ırk ıslahı konularında yeni bir yaklaşım ya da yöntem dikkat çekti mi?

Kongrede özellikle uzun vadeli izlenebilir seleksiyon teknikleri ve çiftleşme kontrolü odaklı yenilikçi yöntemler dikkat çekti.

Yeni teknolojiler, çiftleşme süreçlerini daha kontrollü hale getirmeyi amaçlıyor.

Islah konusundaki yeni yaklaşımlar, arıların direnç kapasitesini artırırken genetik çeşitliliğin de korunmasını hedefliyor. - Kongredeki tartışmalarda en çok gündeme gelen sorun veya kriz neydi? (örneğin pestisitler, koloni kayıpları, kovan hastalıkları vb.) Kongrede üzerinde durulan konuların başında pestisit kullanımı, iklim değişikliği ve Varroa kaynaklı koloni kayıpları yer almaktaydı.

Yapılan çalışmalar, bu faktörlerin birbirini tetikleyerek arıların yaşamını ciddi biçimde tehdit ettiğini vurguladı.

Pestisit kalıntılarının bal ve balmumunda tespit edilmesi, gıda güvenliği açısından önemli bir uyarı olarak öne çıktı.

Çözüm olarak doğal mücadele yöntemleri, sürdürülebilir tarım ve arıcılık entegrasyonu önerildi.

Arıların yaşadığı problemleri doğanın bize gönderdiği bir uyarı olarak almamız gerektiğini düşünüyorum. - Bal kalitesi ve izlenebilirlik teknolojileri (örneğin sensör tabanlı izleme sistemleri) hakkında yeni gelişmeler sunuldu mu?

Kongrede bal kalitesi ve izlenebilirlik teknolojileri üzerine oldukça yenilikçi gelişmeler paylaşıldı.

Yenilikçi sistemler, balın kovandan sofraya kadar olan yolculuğunu şeffaf biçimde takip etmeyi ve sahtecilikle mücadeleyi hedefliyor.

Ayrıca balın nem, sıcaklık ve depolama koşullarını anlık olarak ölçen sensörler sayesinde ürün kalitesi artık daha objektif değerlendirilebiliyor. - Sürdürülebilir arıcılık anlayışı, Avrupa ülkelerinde nasıl bir dönüşüm geçiriyor?

Türkiye bu süreçten nasıl yararlanabilir?

Dünyada sürdürülebilir arıcılık artık sadece üretim miktarına değil, ekosistem sağlığına, arı refahına ve çevresel etkilere odaklanan bir modele dönüşüyor.

Bu yaklaşım Türkiye için de büyük bir fırsat.

Çünkü ülkemiz, bitki çeşitliliği, zengin ekotipleri ve güçlü arıcılık kültürüyle Dünyadaki bu dönüşümü uygulamaya uygun ülkelerden biri. 'SADECE EKONOMİK BİR FAALİYET DEĞİL, TOPLUMSAL DAYANIŞMAYI DESTEKLEYEN BİR ARAÇ' - Kongrede genç arıcıların eğitimi ve sektöre kazandırılması için yeni projeler veya modeller tanıtıldı mı?

Aslında kongrede yalnızca genç arıcılar değil, kadınlar ve dezavantajlı grupların sektöre kazandırılması da önemli bir tema olarak öne çıktı.

Özellikle “Beekeeping for Rural Development” oturumlarında, arıcılığın kırsal kalkınmadaki rolü ve sosyal kapsayıcılığı destekleyen projeler paylaşıldı.

Bu oturumlarda, arıcılığın sadece ekonomik bir faaliyet değil; kadın istihdamını artıran, kırsalda yaşamı güçlendiren ve toplumsal dayanışmayı destekleyen bir araç olduğu vurgulandı. - Uluslararası işbirlikleri açısından Türkiye’nin yer aldığı ya da yer alabileceği bilimsel veya ticari ortaklıklar gündeme geldi mi?

Apimondia 2025, farklı ülkelerden bilim insanlarını, üreticileri ve kurumları bir araya getiren güçlü bir platformdu.

Bu tür kongreler, multidisipliner işbirliklerini teşvik ederek, bilimin öncülüğünde sahaya yansıyacak yeni uygulamaların temelini oluşturuyor.

Türkiye ise zaten arıcılık, ürün çeşitliliği ve araştırma kapasitesi açısından güçlü bir konumda.

Bu nedenle, bu tür uluslararası buluşmalar ülkemiz için hem bilgi paylaşımı hem de ortak projelere zemin oluşturma açısından büyük bir fırsat sunuyor. - Son olarak, APIMONDIA 2025’ten edindiğiniz en ilham verici fikir veya “geleceğe yön verecek” bir konuşma oldu mu?

Hangisiydi?

Açıkçası Apimondia 2025’te tek bir konuşmadan ziyade, tüm oturumların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Çalışmların ve konuşmaların tümü ilham vericiydi.

Arı refahından sürdürülebilir üretime, apiterapiden genç ve kadın arıcıların güçlenmesine kadar her başlık, geleceğe dair güçlü bir vizyon sundu: Arıcılık sadece bir üretim alanı değil, bilimin, doğanın ve insan emeğinin kesiştiği bir yaşam felsefesi.

İlgili Sitenin Haberleri