Haber Detayı
CHP AK Parti’nin sırtını niye sıvazladı?
CHP AK Parti’nin sırtını niye sıvazladı?
Medya köşemizde genellikle başka yayın organlarında çıkan haberleri, yazıları işliyoruz.
Bugün bir farklılık yapıp kendimizden başlayalım.
Dün Aydınlık’ta İsmet Özçelik, “Barrack’ın açıklamalarını duyan yok mu?” başlıklı bir yazı yazmıştı.
ABD Ankara Büyükelçisi’nin bölgemizde tehlikeli işler peşinde olduğunu belirten Özçelik, “Barrack’ı yaptığı bu üç kritik açıklama.
Türkiye’nin güvenliğini hedef alıyor.
Ama duyan yok.
AK Parti’den hiç ses çıkmadı.
Cumhur İttifakı’ndan bir tek Bahçeli itiraz etti.” dedi.
Özçelik, CHP’nin de itirazı olmadığını vurguladı, “Vatan Partisi, Aydınlık, Ulusal Kanal olmasa çoğundan haberimiz bile olmayacak.” ifadelerini kullandı.
Gerçekten tablo böyle… CHP: ERDOĞAN AKLIN YOLUNU BULDU Fakat bazı sesler çıkmıyor da değil… Ama olumlu ama olumsuz… Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Anadolu Ajansı (AA)’na verdiği röportajda Suriye sahasında Amerikalılarla birlikte çalıştıklarını açıkladı.
Fidan şöyle dedi: “Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer.” Fidan ayrıca ABD'de Trump yönetimiyle ilgili değerlendirmesinde de Washington'un, birçok politikayı yeniden sorguladığı bir döneme girdiğini dile getirdi.
Ankara’nın Washington’la geliştirdiği ilişkiler CHP’nin de hoşuna gitti.
CHP’nin Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan, T24’teki yazısında özetle şunları söyledi: “Sonra, Bahçeli Pekin ve Moskova yolunu işaret ederken, Erdoğan Washington’un yolunu tuttu. (…) ABD Büyükelçisi Barrack’ın çağrısı üzerine Dışişleri Bakanı Fidan atlayıp Washington’a yetişti. (…) Fidan’ın katılımıyla Washington’da kurulan üçlü masada son rötuşların yapıldığı anlaşılıyor.
ABD’nin yeni Ortadoğu tasarımına son şekli verildi. (…) Bu resme bakılarak U-dönüşleri, keskin ve geniş virajlar derken Erdoğan yönetiminin nihayet dış politikada aklın yolunu bulduğu iddia edilebilir.” AYAKTA KALMANIN YOLU TRÇİ İTTİFAKI Tüm bunlara bakarak, Sayın Özçelik’in belirttiği AK Parti’nin sessizliği tesadüfü değil.
Aslında ses de var.
Sürekli Trump ve Barrack övgüleri duyuyoruz.
Sayın Fidan Washington'un, birçok politikayı yeniden sorguladığı bir döneme girdiğini dile getirse de, ABD’nin planı net: Doğu Akdeniz’e odaklanmak, Hazar’a kadar İbrahim Anlaşmaları’nı imzalatmak.
Kazakistan, yakın zamanda İbrahim Anlaşmaları’na katıldığını duyurdu.
ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada Suudi Arabistan'ın “çok yakında” İbrahim Anlaşmaları'na katılacağını umduğunu kaydetti.
Trump, ayrıca İsrail ile normalleşme çabalarına “muazzam bir ilgi” olduğunu iddia etti.
Zaten Sayın Fidan’ın AA’ya açıklamalarında, İsrail’in güvenliğini de önemseyen açıklamalar olduğu bir gerçek.
AK Parti’nin “denge” politikasının geldiği nokta bu.
Denge bitiyor.
Terazinin bir kefesi, Atlantik siyasetlerinden yöne ağırlık kazanmaya başlıyor.
CHP, AK Parti’nin sırtını işte bu yüzden sıvazlıyor.
Dün, Özgür Özel’in ağzından “Biz NATO’yu savunuyoruz, Erdoğan Batı’dan koparıyor.” diyen CHP’nin, “Nihayet dış politikada aklın yolunu bulduğu iddia edilebilir.” sözlerinin iyi tartışılması gerekiyor.
Bu muhasebeyi en çok yapması gerekenin de, AK Parti olduğu açık.
TÜRKİYE DEVRİME GİDERKEN AK PARTİ TERSİNE GİDEMEZ AK Parti, Atlantik siyasetlerinde ısrar ederse bölünür ve parçalanır.
Türkiye’yi yönetme kabiliyeti ortadan kalkar.
Bu dakikadan sonra istediği kadar Atlantikçi siyasetler uygulasın, iktidardan uzaklaşmasının önüne geçemez.
Böylesi bir senaryo, AK Parti’yi zayıflatırken CHP’yi güçlendirir.
Zaten CHP’nin hevesinin özünde bu var.
Kendilerine yol açıldığını gördükleri için, AK Parti’nin dış politikasına övgü yapıyorlar.
AK Parti ayakta kalmak istiyorsa, Sayın Bahçeli’nin Türkiye-Rusya-Çin-İran ittifakı önerisini gündeme almalı, önüne koymalı ve bu doğrultuda adımlar atmalıdır.
Tabiî “AK Parti bu yolu seçmezse, kesinlikle Atlantikçi bir iktidar kurulur.” demiyoruz.
Çünkü Türkiye’nin geleceği Asya uygarlığında.
Türkiye de devrimci bir sürecin içinde.
Önümüzde zorluklar olsa da, Türkiye bu süreçten Avrasya ile işbirliğine yönelecek bir Üreticilerin Millî Hükûmeti ile çıkacaktır.