Haber Detayı
İzahı olmayan postmodern sanatın mizahı
Haluk Bilginer ile oyuncu ve yazar Feyyaz Yiğit’in başrollerini paylaştığı ‘Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana’ filmi bir dostluk hikâyesinin çok ötesinde. Film, postmodern sanatın mizahını başarılı bir şekilde yapıyor.
Son dönemde “Gibi” dizisiyle büyük beğeni toplayan oyuncu ve yazar Feyyaz Yiğit’in yeni filmi ‘Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana’ gösterime girdi.
Haluk Bilginer’le Feyaz Yiğit’in başrollerini paylaştığı film, boyundan aşağısı felçli zengin, sanatsever bir aristokrat olan Refik ile İstanbul’un yoksul mahallelerinden birinde yaşayan, geçmişi karışık, enerjik ve hayat dolu bir genç olan Ferruh arasında gelişen sıra dışı dostluğu konu ediniyor. 2011 yılında Fransa’da gösterime giren Intouchables (Can Dostum) filminden uyarlanan Yan Yana’nın oyuncu kadrosunda Bige Önal, Şevval Sam, Meyra Ahsen Temel, Şirin Öten, Berk Gündem, Şafak Topal, Kubilay Penbeklioğlu, Berat Çağan, Ceyla Karadeniz, Murat Onuk ve Elif Gizem Aykul yer alıyor.
Yapımcılığını NuLook Production adına Muzaffer Yıldırım’ın üstlendiği filmin senaryosunu Aziz Kedi, Feyyaz Yiğit ve Mert Baykal kaleme aldı.
Baykal ayrıca filmin yönetmenliğini de üstlendi.
FANUSTA YAŞAMAK MI SOKAKTA YAŞAMAK MI Refik Bey’in zengin, kusursuz ve durağan yaşamıyla Ferruh’un yoksul, hareketli ve zorluklar içindeki hayatı arasındaki çatışmadan faydalanan film, güldürürken düşündürmeyi de başarıyor.
Film Yönetmen Mert Baykal’ın, gala gecesinde yaptığı “Seyircinin yüzünde bir gülümsemeyle çıkacağı bir film olduğunu düşünüyorum.” yorumunu doğrular nitelikte.
Öte yandan senaryoyu üstlenen Feyyaz Yiğit, Aziz Kedi ve Mert Baykal, aristokrasiyle sokak arasındaki farkları ince esprilerle gözler önüne seriyor.
Ferruh karakterini canlandıran Feyyaz Yiğit, başarılı bir oyunculuk sergileyerek seyirciyi böyle bir karakterin var olduğuna inandırmayı başardı.
Refik karakterine hayat veren Haluk Bilginer de ustalığını yine sergiledi.
Çoğunlukla mimikleriyle oynayan usta oyuncu Feyyaz Yiğit’le de iyi bir ikili olmayı başardı.
Filmin başında Feyyaz Yiğit’in Refik Bey’e ve yardımcılarına “bu ev yaşamıyor” demesi ise dikkat çeken bir eleştiri.
Modern zamanda yalnızlaşan insanın mekânlara hapsoluşunu ve nesnelere tapınacak duruma gelişini gözler önüne seriyor film.
Öte yandan arka mahallelerde yaşanan yoksulluk ve çaresizlik arabesk bir dilden çok uzakta en doğal haliyle anlatılıyor. ‘SOYUT DIŞAVURUM’UN ELEŞTİRİSİ Filmin en dikkat çekici konularından birisi ise postmodern sanatı kaliteli bir mizahla eleştirmesi.
Geçen sene bantlanan muzun 6,2 milyon dolara satılması postmodern sanatı tartışmaya açmıştı.
Bu olaya Maurizio Cattelan’ın altın klozetinin Sotheby’s müzayedesinde 12,1 milyon dolara satılması da eklendi.
Yalnızca yorumu ve fikri esas alan post modern sanat, Marcel Duchamp’ın 1917 yılında bir pisuvarı alıp müzede sergilemek istemesiyle başladı.
Mesajı anlaşılmayan ve estetik formlardan yoksun eserler “soyut dışavurum”, “postmodern sanat” adıyla pazarlandı.
Postmodern akımla sanatın bir oyun olduğu anlayışı da yayıldı.
Ancak günümüzde sanatseverler bu anlayışı eleştirerek, gerçek sanatın peşine düşüyor.
FERRUH’UN POSTMODERN SANATA ATTIĞI ÇALIM Feyyaz Yiğit’in “Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana” filmi meseleyi çok daha doğal bir açıdan ele alıyor.
Sanatı, insanın hayata bıraktığı tek iz olarak gören Refik Bey özellikle soyut şiirden, Türk Sanat Müziği’nden ve soyut resimlerden hoşlanan bir insan.
Refik Bey’in soyut resimlere milyon liralar harcamasını anlayamayan Ferruh ise nalburdan aldığı mala ve boya ile soyut bir resim yapar.
Resim 850 bin liraya alıcı bulur.
Film, sanatı icra etmenin kutsal olmadığını ve böylelikle kibirlenmenin de yersiz olduğunu vurguluyor.