Haber Detayı

2026’nın kaçınılmaz gündemi: Atlantik cephesindeki çatlak derinleşecek
Dünya aydinlik.com.tr
01/01/2026 00:00 (2 saat önce)

2026’nın kaçınılmaz gündemi: Atlantik cephesindeki çatlak derinleşecek

Küreselleşmenin çöküşü 2025’te bizzat ABD tarafından ilan edildi. Küreselleşmeciler ise yapay savaş tehditlerine tutunmaya çalışıyor. 2026, gerçeklerin berraklaştığı bir yıl olacak. Değişimler ise sanılandan çok daha hızlı yaşanacak.

Yeni yıla merhaba.

Aydınlık gazetesinin okurları dünyada neler olup bittiğini bir yıl boyunca sayfalarımızdan okudu.

Dünyada yaşanan olayları mümkün olduğunca yerinden sıcağı sıcağına aktardık, uzmanlardan değerlendirmeler alarak resmi tamamlamaya çalıştık.

Yeni yıla umutla giriyoruz. 2025 yılında Atlantik cephesinde çelişkiler derinleşti.

Emperyalizm büyük yenilgiler yaşadı.

Emin olun önümüzdeki yıl, yeni dünyanın kuruluşunun seslerini daha gür duyacağız.

YENİ BİR GÜVENLİK ANLAYIŞI Şüphesiz ki 2026 yılı için en önemli konulardan biri güvenlik olacak.

Ukrayna savaşında NATO’nun savaşı sürdürme girişimleri ve başarısız olması, hem müttefikler içerisinde NATO’ya güveni sarstı hem de NATO daha fazla sorgulanır hale geldi.

İsrail’e soykırımda verilen destek de Atlantik İttifakı’nın çok güvendiği “ahlaki üstünlüğünü” yerle bir etti.

ABD’nin Aralık 2025’te yayınladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi’ne bakıldığında, artık ittifaklara koşulsuz destek verilmeyeceği belirtiliyordu.

Bu yönden Avrupa’daki NATO müttefiklerine verilecek desteğin azalacağı aşikar.

Avrupa savunması konusunda da farklı öncelikler var.

Bazı üyeler ABD’nin güvenlik taahhütlerine fazla bağımlı olduğunu düşünüyor, diğerleri ise savunma harcamalarında eşgüdümlü bir artış istiyor.

AB içinde “Avrupa stratejik özerkliği” tartışması 2026 yılında daha da çok dillendirilecek.

NATO’nun hedef koyduğu GSYH’nin yüzde 5’ine denk gelen savunma harcaması, önümüzdeki dönemde Avrupa ülkelerinin ekonomilerini olumsuz etkileyecek.

Bu NATO içerisinde daha fazla çatlak sesin çıkmasına neden olacak.

Özellikle AUKUS’un omurgasını oluşturan nükleer denizaltı projesi son derece pahalı, teslimat süresi uzun (2030’lar) ve Avustralya kamuoyunda daha da fazla sorgulanır hale gelecek.

KÜRESEL GÜVENLİK GİRİŞİMİ Yeni bir güvenlik arayışına girilen dönemde en çok kendisinden söz ettirecek girişimlerden birisi de Çin’in önerdiği Küresel Güvenlik Girişimi.

Çin, bu arayışta kendine özgü bir model sunuyor.

Devlet Başkanı Xi Jinping’in ortaya koyduğu Küresel Güvenlik Girişimi, güvenliği askeri üstünlük yerine kalkınma, egemenlik ve karşılıklı saygı üzerinden tanımlıyor.

Bu model, Batı’nın müdahaleci güvenlik anlayışına karşı gelen ya da alternatif arayan ülkeler için bir seçenek olarak görülüyor.

Batı'nın dış politika araçlarına duyulan güvensizlik, kendi bölgesel çözüm mekanizmalarını güçlendirme ihtiyacını doğuracak.

Afrika Birliği, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve ASEAN gibi yapıların kendi bölgelerindeki krizlere müdahale kapasitelerini artırma çabaları dikkat çekecek.

Türkiye gibi bir ülkenin Küresel Güney ile güçlü bağları göz önüne alındığında, bu süreçte bu örgütlerle kritik bir ilişki kurması elzem olacak.

TEKNOLOJİDE ÜSTÜNLÜK KURMA ÇABASI Günümüzde güvenlik tartışmaları, cephe hatlarının dışında veri merkezleri ve yarı iletken fabrikalarında da şekilleniyor.

ABD-9Çin rekabeti askeri değil; teknoloji, tedarik zincirleri ve finans sistemler üzerinden daha da derinleşecek.

Siber saldırılar, yapay zekâ destekli savaş sistemleri ve dijital altyapılar, güvenliği fiziksel sınırların ötesine taşıdı.

Bu durum, devletleri silahlanmanın yanı sıra teknoloji egemenliği arayışına itiyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın özellikle Çin’e karşı baskı kurmak istediği nadir toprak elementleri ve çipler 2026’nın en kritik araçlarından biri olacak.

Buna ek olarak yapay zekadaki yatırımların artacağı en belirgin göstergelerden biri.

DOLAR KULLANIMI AZALMAYA DEVAM EDECEK BRICS+ bloğunun genişlemesi ve iç ticarette yerel para birimlerinin kullanımına yönelik pratik adımlar hızlanacak.

Uluslararası Ödemeler için Bankalararası Bilgi Sistemi (SPFS) ve Çin'in Uluslararası Ödemeler Sistemine (CIPS) olan ilgi artacak.

Bu, dolar hegemonyasına karşı kademeli bir müdahale olacak. 2026’da doların en fazla pay kaybedeceği alan enerji ticareti olabilir.

Çin–Rusya, Çin–İran, Rusya–Hindistan gibi hatlarda yerel para birimleriyle petrol ve gaz ticareti 2026 yılında artış gösterebilir.

Körfez ülkeleri, özellikle Asya’ya yaptıkları satışlarda yuan, dirhem gibi para birimlerini kullanmaya devam edecek.

BRICS ülkeleri arasında dolar şartı olmayan uzun vadeli enerji anlaşmaları çoğalacak. 2026’da doların kullanımını azaltan en güçlü etkenlerden biri ABD yaptırımları olacak.

Rusya’nın rezervlerinin dondurulması, İran, Venezuela, Çinli şirketlere yaptırımlar, SWIFT erişiminin siyasileştirilmesi.

Bu ülkelerin dolardan uzaklaşmasını hızlandıran bir görev gördü.

TAYVAN İÇİN SÜRE DARALIYOR Önümüzdeki yılın belki de en önemli güç mücadele merkezlerinden birisi Tayvan ve çevresi olacak.

Çin’in Tayvan ile barışçıl yollardan birleşme hedefi hala öncelik olsa da son dönemde askeri seçenekler çok fazla dillendirilmeye başlandı.

ABD Tayvan boğazındaki eylemleri ve Tayvan’a silah satışı devam ederken, Çin de tatbikatları yoğunlaştırdı.

Öyle ki Çin, 2025’in son günlerine girilirken Tayvan çevresinde canlı ateş tatbikatları başlattı ve hava, deniz ve roket birliklerini savaş simülasyonları için konuşlandırdı.

Çin ordusu, bu tatbikatların savaşa hazırlık durumunu test etmek ve "ayrılıkçı" ve "dış müdahale" güçlerine karşı "sert bir uyarı" vermek amacıyla yapıldığını açıkladı.

Askeri yöntemlerin dışında Çin Komünist Partisi’nin muhalefetteki Kuomintang (KMT) ile daha fazla temas kurması bekleniyor. 2026 yılı Tayvan için kritik olacak.

ZELENSKİY VEDAYA HAZIR OLMALI Ukrayna savaşı için 2026 yılı barış yılı olabilir.

Fakat girişimlere rağmen kışkırtmalar son ana kadar devam etti.

Trump ocak ayında atılacak adımların başarıya ulaşması durumunda barışın sağlanacağını olumsuz durumda ise savaşın derinleşeceğini söylemişti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’e olan hem iç hem de dış baskı onu seçimlere gitmeye zorluyor. 1,5 yıl boyunca seçimleri yaptırmayan Zelenskiy, 2026 yılında başkanlık görevini bırakacak gibi gözüküyor.

Özellikle Londra Büyükelçisi eski Genelkurmay Başkanı Valeri Zalucniy, Zelenskiy’nin karşısındaki en büyük aday olarak ortaya çıkıyor.

Bu durum aslında Avrupa’yı da yakından ilgilendiriyor.

Çünkü şu anda Avrupa hem mülteci, hem ekonomik hem de askeri anlamda Ukrayna’yı sırtında taşıyor.

Fakat yaşanan ekonomik kriz Avrupa halkını Ukrayna’ya karşı öfkelendiriyor.

Çünkü ekonomisi bozulan Avrupa hane halkı bu savaşın sonra ermesini istiyor.

AVRUPA’DA MİLLİYETÇİLER GÜÇLENECEK Ukrayna savaşıyla birlikte Avrupa’da korumacı, milliyetçi fikirler çok fazla destek gördü.

Almanya’da AfD, Fransa’da Ulusal Birlik, Avusturya’da Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) gibi partiler anketlerde en çok çıkış yakalayan partiler.

Ukrayna’daki savaşın Avrupa’da yarattığı ekonomik ve siyasi etki 2026’da bu partilerin daha da güçlenmesini sağlayacak. 2027’de Fransa’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Ulusal Birlik 2026’da büyük bir hazırlıktan geçecek. 2025-2026 döneminde Avrupa'da büyümenin yüzde 1,4 civarında kalması bekleniyor.

Alım gücündeki düşüş ve enflasyon, "Önce kendi vatandaşımız!" diyen partilere olan ilgiyi artıracak.

AB'nin iklim politikaları (karbon vergileri, tarım kısıtlamaları) kırsal kesimde ve sanayi işçilerinde büyük bir tepki yarattı.

Milliyetçiler bu kitleyi "elitlerin dayatmasına karşı halk" söylemiyle konsolide ediyor.

AFRİKA’DA TERÖRLE MÜCADELE BÜYÜYECEK Afrika’da Amerikan ve Fransız askerleri kovan Nijer, Mali ve Burkina Faso kurdukları Sahel Devletleri İttifak ve Ortak Ordu’suyla terörle mücadele, sınır güvenliği alanlarında önemli ilerlemeler kaydetmeyi hedef olarak önlerine koydu.

Bu girişim başarıya ulaştığı taktirde çevre Afrika ülkelerinde Batı’ya bağımlı iktidarları etkileyebilir, halk hareketlerini tetikleyebilir.

Sahel Devletleri İttifakı askeri işbirliğinden öte ortak pazar ve para birimi için de harekete geçmeyi hedefe koyuyor.

LATİN AMERİKA İÇİN KRİTİK YIL ABD’nin Venezuela ve Kolombiya’ya yaptığı baskı ve tehdit Latin Amerika’da istikrarsız bir ortamın ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Henüz Venezuela’ya askeri bir hareket başlatamayan ABD yönetimi, oluşabilecek istikrarsızlık ortamının kendilerini de etkileyebileceği riskini hesaplamaya çalışıyor.

Hem ABD içerisindeki Latin nüfus hem de dışardan gelebilecek göç dalgası ABD’yi olumsuz etkileyecektir.

Venezuela’yı kuşatmanın ötesinde bir adım atamayan Trump, atılacak geri adımın da kendi iktidarı ve gücünü etkileyeceğini biliyor. 2026’da Trump için önünde Kongre’yi de savaşa ikna etmeyi gerektirecek zor bir sınav duruyor. 

İlgili Sitenin Haberleri