Haber Detayı
5G köprü mü, temel mi? Ericsson Research Başkanı Frodigh anlattı: 6G Türkiye için ne zaman gelecek, hangi sektörleri değiştirecek?
5G'den 6G mimarisinden sektörel yansımalarına, AI entegrasyonundan Türkiye’nin dijital geleceğine kadar merak edilen tüm detayları Ericsson Research Başkanı Magnus Frodigh ile konuştuk. Yeni iletişim çağına hazır mıyız?
Mobil iletişim dünyası, 6G teknolojisiyle birlikte köklü bir değişimin eşiğinde. 2030'lara doğru uzanan bu yolculukta, teknoloji devlerinin araştırma ve geliştirme stratejileri, sadece telekomünikasyonu değil, tüm endüstrileri yeniden şekillendirecek.
Bu kritik dönüşüm sürecinde, Ericsson Research Başkanı Magnus Frodigh ile bir araya geldik.
Frodigh, hem 6G'nin kilometre taşlarını, yapay zeka ile entegrasyonunu ve getireceği çığır açıcı yeni iş modellerini masaya yatırdı hem de Türkiye'nin 5G'den 6G'ye geçiş stratejisi ve Türkiye’nin dijital dönüşümündeki rolüne dair önemli açıklamalarda bulundu.
Bu geniş röportajımızda, 6G Vizyonu ve Geçiş Stratejisi, Yapay Zeka, İş Modelleri ve Sektörel Uygulamalar ve Türkiye Pazarı ve Stratejisi şeklinde 3 bölümde, Terahertz frekanslarından holografik iletişime kadar geleceğin teknolojilerini mercek altına alırken, Ericsson'un küresel Ar-Ge vizyonunun ve 6G’nin Türkiye pazarına özel olarak nasıl yansıyacağını da bizzat kendisinden dinledik.6G Vizyonu ve Geçiş Stratejisi 6G teknolojisinin kilometre taşlarına odaklanalım.
İlk ticari çözümlerin 2030 yılına kadar piyasaya sürülmesi beklenirken, Ericsson Research bu hedefe ulaşmak için önümüzdeki süreçte hangi temel araştırma ve geliştirme adımlarını atmayı planlıyor? "Biz, bugünden 2030’a kadar fark yaratacak üç ana konuya odaklanıyoruz.
Öncelikle, araştırmalarımızı 3GPP aracılığıyla küresel standartlara dönüştürürken, küresel 6G standardının temelini oluşturan ITU IMT-2030’un zaman çizelgesiyle uyum içinde ilerlediğimizi söyleyebilirim; böylece temel teknik özelliklerin 2028’e kadar tamamlanmasını hedefliyoruz.
Yapay zeka tabanlı ağlar, entegre algılama, güvenlik ve terahertz araştırmaları alanlarında laboratuvar çalışmaları, kavram kanıtları ve saha denemeleri yürütüyoruz.
Bu çalışmalarla, fikirleri somut donanım ve yazılım çözümlerine dönüştürmeye devam ediyoruz.
Diğer yandan, üniversitelerle iş birlikleri ve operatörler ile devletteki ilgili makamlarla açık programlar aracılığıyla yetenek ve ortaklıklarımızı ölçeklendiriyoruz.
Böylece bu çalışma temposunda 6G’yi 2028’e kadar pilot çalışmalarımızla hayata geçirmeyi ve 2030’da güçlü bir lansman gerçekleştireceğimize inanıyoruz."5G'den 6G'ye geçiş stratejinizi ve bu süreçte sektördeki operatörler, akademi ve diğer teknoloji oyuncularıyla nasıl bir iş birliği modeli öngördüğünüzü detaylandırabilir misiniz? "6G yolculuğumuz 5G ile başlıyor. 5G Core (Çekirdek) ve Standalone mimarisi yerini yenisine bırakmak yerine evrilerek gelişecek, böylece ağlar ve cihazlar gelişirken bir yandan da birbiriyle uyumlu kalmaya devam edecek.
Bugün 5G Advanced’in içine dahil edilen gelişmiş XR, düşük enerji tüketimli nesnelerin interneti ve yapay zeka destekli otomasyon gibi unsurlar, 6G için zemin hazırlıyor.
Bu süreçte iş birliği kritik önem taşıyor.
Operatörler, akademi ve teknoloji ortaklarıyla açık araştırma programlarında ve 3GPP, ITU, O-RAN gibi küresel platformlarda birlikte çalışmaya devam ediyoruz.
Bu ortaklıklar sayesinde 5G’den 6G’ye geçişin kesintisiz olması, yeniliklerin ve standartların en başından itibaren tüm ekosistem tarafından şekillendirilmesi sağlanıyor."5G'nin getirdiği yüksek hız ve düşük gecikme avantajları ile 6G'nin vadettiği yenilikler (örneğin, Terahertz frekansları, bütünleşik algılama) arasında temel ve en önemli farklar neler olacak?
Bu evrim, endüstriyel (Endüstri 4.0) ve tüketici düzeyindeki (XR, holografik iletişim) faydaları nasıl değiştirecek? "5G bize yüksek hız ve düşük gecikme sağladı. 6G ise bu çıtayı daha da yükseltiyor ve misyonu genişletiyor.
Doğru senaryolarda aşırı veri hızlarını ve ultra düşük gecikmeyi hedeflerken, ağı yalnızca bir iletişim aracı değil; iletişim, algılama, konumlama ve dağıtık bilişimi bir araya getiren çok amaçlı bir platform olarak konumlandırıyor.
Örneğin, entegre algılama ve iletişim sayesinde radyo sinyalleri aynı zamanda çevreyi de algılayabiliyor; ayrıca yerel düzeyde fiber benzeri kapasite sunmak için sub-THz bantlarının araştırılması sürüyor.
Endüstri 4.0 için bu dönüşüm, hassasiyet ve ölçek anlamına geliyor. 6G, santimetre seviyesinde konumlama, gerçek zamanlı dijital ikizler ve robot filoları, denetim sistemleri ile otonom lojistik için güvenilir kablosuz kontrol sağlıyor.
Nihai tüketiciler açısından ise değişim, sürükleyici bir deneyim yaratıyor. 6G, doğal hissettiren hafif XR çözümleri, holografik aramalar ve uçta çalışan, kişiselleştirilmiş akıllı hizmetler sunuluyor."6G'nin ilk sürümünün piyasaya sürülmesinin ardından bu teknolojinin evrimi nasıl olacak?
Bu sürekli gelişimi şekillendirmede akademi, sektör iş birlikleri ve uluslararası standartlaşma süreçleri nasıl bir rol oynayacak? "İlk 6G lansmanı bir bitiş çizgisi değil, aksine bir başlangıç noktası olacak.
Bu teknoloji, yeni özellikler, kullanım alanları ve frekans bantları olgunlaştıkça 2030’lar boyunca evrim geçirmeye devam edecek.
Tıpkı 5G Advanced örneğinde olduğu gibi, gelecekteki “6G-Advanced” sürümlerinin de zaman içinde performansı, verimliliği ve güvenliği artırmasını bekliyoruz.
Bu evrim elbette ki sürekli iş birliğine dayanıyor.
Akademi; yapay zeka algoritmalarından karmaşık yaklaşımlara kadar uzanan alanlarda yeni ufukları keşfetmede kilit rol oynamaya devam edecek.
Aynı şekilde, 3GPP ve ITU gibi endüstri ve standart kuruluşları bu fikirleri pratik, birlikte çalışabilir çözümlere dönüştürmeye devam edecek.
Bizim rolümüz ise bu dünyaları birbirine bağlamak – ortak araştırmalar, denemeler ve sürekli standardizasyon yoluyla 6G’nin uzun vadeli yol haritasını şekillendirmek."Yapay Zeka, İş Modelleri ve Sektörel Uygulamalar Yapay Zeka (AI), 6G ile entegre olduğunda yalnızca ağ yönetimini değil, daha birçok alanı dönüştürecek.
Ericsson, AI'ın 6G ile entegrasyonu konusunda hangi özel projeler üzerinde çalışıyor ve bu birleşimin devrim yaratacağı, özellikle ağ yönetiminden öte hangi yeni uygulama alanlarını görüyorsunuz? "Yapay zeka, 6G’ye sonradan eklenen bir özellik değil; ona doğuştan entegre bir yapı olacak.
Ericsson, iletişim ağının her katmanına zekayı doğrudan yerleştirerek kendi kendini yönetebilen, sorunları öngörebilen ve gerçek zamanlı optimize olabilen bir altyapı geliştiriyor.
Mevcut projelerimiz; yapay zeka destekli ağ otomasyonu, bilişsel ağlar ve yapay zekanın algılama verilerini yorumlayarak nesne tespiti ve durum farkındalığı gibi işlevleri mümkün kıldığı Entegre Algılama ve İletişim alanlarını kapsıyor.
Ayrıca, otomasyonu ve sürdürülebilirliği artırmak amacıyla Türkiye’deki operatörlerle de üretken yapay zeka üzerine iş birlikleri yürütüyoruz.
Bu çalışmaların ötesinde, iletişim ağ altyapısının en uç noktasında çalışan yapay zeka uygulamalarını da mümkün kılmayı hedefliyoruz.
Gerçek zamanlı çeviri, artırılmış gerçeklik asistanları ve otonom mobilite gibi çözümler sayesinde iletişim ağının kendisinin programlanabilir bir yapay zeka platformuna dönüşmesi için çalışıyoruz."6G'nin sunduğu ultra yetenekler, iş dünyasında hangi yeni ekonomik fırsatları ve iş modellerini ortaya çıkaracak?
Özellikle üretim, sağlık ve ulaşım gibi sektörlerde, 6G'nin getireceği düşük gecikmeli, yüksek bant genişliğine sahip somut yenilikler ve avantajlar neler olacak? "6G, ultra düşük gecikme, yüksek bant genişliği ve yerleşik yapay zekayı bir araya getirerek sektörler genelinde güçlü yeni fırsatlar sunacak.
Üretim alanında, makinelerin, sensörlerin ve robotların gerçek zamanlı olarak çalıştığı, tamamen bağlı ve yapay zeka ile optimize edilmiş fabrikaları mümkün kılacak.
Dijital ikizler, üretim hatlarını sürekli olarak yansıtarak kestirimci bakım süreçlerini destekleyecek ve esnek “Hizmet Olarak Üretim (Production-as-a-Service)” modellerine zemin hazırlayacak.
Sağlık sektöründe ise 6G; daha hassas uzaktan cerrahiyi, holografik teletıp uygulamalarını ve geniş ölçekli, düşük güç tüketimli IoT ağları üzerinden kesintisiz hasta takibini destekleyecek.
Uçta çalışan yapay zeka, veriyi anında analiz ederek daha hızlı ve daha doğru sağlık hizmetlerine olanak tanıyacak.
Ulaşımda 6G; araçları, altyapıyı ve dronları tek bir akıllı sistem içinde birbirine bağlayarak güvenlik ve verimlilik için zengin algılama verilerinin paylaşılmasını sağlayacak.
Türkiye’deki SafeRoute-6G gibi projeler, daha güvenli ve otomatik mobiliteye giden yolu şimdiden gösteriyor.
Sektörler genelinde operatörler, algılama ve konumlama için özel ağ dilimlemeleri (network slicing) ve API’ler (Uygulama Programlama Arabirimi) aracılığıyla 6G’yi ticarileştirirken; kurumlar performans odaklı modelleri benimseyeceğini söyleyebiliriz. 6G’nin sonucu ise daha yüksek verimlilik, yeni gelir modelleri ve dünya genelinde daha akıllı, daha güvenli operasyonlar olacak."6G'nin getireceği yeni dijital altyapı nasıl şekillenecek ve dijital dönüşümü nasıl hızlandıracak?
Ayrıca, bu gelecekteki dijital altyapı için sürdürülebilirlik ve siber güvenlik gibi kritik konuları nasıl ele almayı planlıyorsunuz? "6G, iletişim, hesaplama ve algılamayı birleştiren bulut-yerel bir platform olarak dijital altyapıyı yeniden şekillendiriyor.
İşlevler, açık API’ler ve “ağların ağı” yaklaşımıyla çekirdek, uç ve RAN (Radyo Erişim Ağı) genelinde yazılıma taşınıyor.
Bu sayede hücresel, Wi-Fi ve karasal olmayan ağlar tek bir bütün olarak birlikte çalışıyor.
Alçak bantlardan yeni orta bantlara ve daha sonra daha yüksek bantlara uzanan bir “frekans katman pastası”, uydu bağlantılarıyla birlikte kapsama alanını uzak bölgelerden gemilere ve uçaklara kadar genişletiyor.
Sonuç olarak, geliştiricilerin bağlantı, konumlama ve algılama için kolayca kullanabileceği programlanabilir bir platform ortaya çıkıyor.
Bu temel, dijital dönüşümü hızlandırıyor.
Bu sayede şirketler, zaman açısıdan kritik kontrol gerektiren durumlar için kablosuza güvenebilir, milyarlarca sensörden veri akışı sağlayabilir ve büyük ölçekte otomasyon için uçta yapay zeka çalıştırabilir.
Devletler ise kamu hizmetlerini dijitalleştirebilir ve büyük şehirlerde sunulan aynı yeteneklerle hizmet almayan toplulukları da bağlantıya kavuşturabilir.
Sürdürülebilirlik en baştan tasarıma dahil edilen önemli bir unsur olduğunun altını çizmek isterim. 5G ile performansı artırırken enerji eğrisini kırmak ve güç tüketimini azaltmak için çalıştık; bunu 6G ile devam ettiriyoruz.
Akıllı uyku modları, dinamik bant genişliği ve ultra düşük güçlü ya da bataryasız IoT sayesinde bit başına enerji verimliliğinde büyük kazanımlar hedefliyoruz; böylece her watt daha fazla veri taşıyabilecek.
Bu bahsettiğimiz ağ altyapısı aynı zamanda daha akıllı lojistik, hassas tarım ve seyahat ihtiyacını azaltan telepresence (telebulunma – sanal gerçeklik) gibi daha çevreci sonuçları da mümkün kılacak.
Elbette güvenlik temel bir unsur. 6G, sıfır güven (zero-trust) ilkelerini genişletiyor, kuantum sonrası kriptografiyi geliştiriyor ve yapay zeka modelinin tüm aşamalarının otomatik ve birbirine bağlı ilerlediği süreçlerini de manipülasyona karşı korurken, aynı zamanda anormallikleri gerçek zamanlı tespit etmek için yapay zekadan yararlanıyor."Türkiye Pazarı ve Stratejisi Türkiye, bu yıl 5G'ye geçişi bekliyor.
Ericsson için bu geçiş süreci ne anlama geliyor?
Daha da önemlisi, 5G altyapısı, 6G için sadece bir köprü mü, yoksa uzun vadede 6G'nin üzerine inşa edileceği kritik bir teknolojik temel mi oluşturacak? "Türkiye’nin 5G’ye geçişi, Ericsson için de önemli bir dönüm noktasıdır.
Operatörlerin hızlı lansman yapmalarına ve ardından Endüstri 4.0, akıllı şehirler ve gelişmiş mobil geniş bant gibi alanlarda yeni hizmetleri ölçeklendirmelerine yardımcı olacak kanıtlanmış RAN, çekirdek ve kurulum uzmanlığımızı sunuyoruz.
Aynı zamanda, güvenilirliği ve hızlı değer yaratmayı önemseyen bir pazarda uçtan uca 5G’yi sergilememize fırsat sunuyor. 5G, 6G’ye giden yolda geçici bir köprü değil – temelin kendisidir.
Bugün devreye alınan 5G Standalone çekirdeği, dilimleme, açık API’lerle uçurum (exposure) ve çok nesilli birlikte çalışabilirlik gibi özellikleri koruyarak 6G çekirdeğine evrilecek.
Radyo yatırımlarının devamı da aslında; Türkiye’deki 5G spektrumu ve yetenekleri, 5G-Advanced ve erken 6G kabiliyetleri için zemini oluşturuyor.
Önümüzdeki on yıl boyunca, yapay zeka otomasyonu, daha hassas gecikme performansı ve erken algılama gibi 6G’nin yapı taşlarını oluşturacak gelişmeler bekliyoruz.
Bulut-yerel mimari ve açık arayüzler sayesinde, 6G geldiğinde Türkiye’deki operatörler sistemi baştan değiştirmek yerine mevcut yapıyı evrimleştirecek.
Her 5G sahası, hedefli yükseltmelerle bir 6G sahasına dönüşebilecek ve bugün kazanılan operasyonel uzmanlık, yarın 6’ye geçiş yolunu kısaltacak."Türkiye, Ericsson için stratejik bir pazar konumunda.
Türkiye'nin 6G'ye geçişinde Ericsson'un yaklaşımı ve planları, ülkenin kendine özgü dijital ihtiyaçlarını ve pazar dinamiklerini nasıl yansıtacak?
Bu bağlamda, Türkiye'nin 5G sonrası 6G teknolojisine geçişi için Ericsson olarak öngördüğünüz yaklaşık bir zaman dilimi veya dönüm noktası var mı? "Türkiye, Ericsson için stratejik bir pazar ve 6G yaklaşımımız da bunu yansıtıyor.
Küresel lansmanı beklemiyoruz – Türkiye’nin 6G geleceğini bugün birlikte şekillendiriyoruz.
Ericsson Research Türkiye olarak bugün Türk Telekom, Turkcell’le yürüttüğümüz iş birlikleri sayesinde yerel uzmanlığı küresel 6G Ar-Ge çalışmalarının içine taşıyoruz.
Ulaşım güvenliğine odaklanan SafeRoute-6G gibi projeler, erken araştırma aşamalarının Türkiye’nin akıllı şehirler, kamu güvenliği ve sanayi dijitalleşmesi öncelikleriyle nasıl örtüştüğünü gösteriyor.
Ayrıca tarım, afet yönetimi ve üretim gibi alanlarda büyük bir potansiyel görüyoruz – çünkü 6G’nin algılama, IoT ve uç yapay zeka yetenekleri bu alanlarda gerçek ve yerel bir etki yaratacaktır.
Kilometre taşlarına bakıldığında, Türkiye’nin 2025 yılı boyunca sürecek olan 5G yayılımı, 6G için gerekli zemini oluşturarak benimsenme sürecini hızlandıracak.
Küresel ölçekte ise 2026–2029 arasında erken 6G test alanlarını görmeyi, yaklaşık 2030’da da kilit şehir ve endüstriyel bölgelerde ilk ticari 6G uygulamalarının başlamasını bekliyoruz.
Ancak herhangi bir ülkenin 6G’yi erken benimseyenler arasına girmesi kolay değil – bunun için iş birliği, yatırım ve doğru politika adımları gerekiyor.
Biz de tüm bunların hayata geçmesi için yoğun şekilde çalışıyoruz."Türkiye'nin dijital dönüşümüne dair Ericsson'un sağladığı katkıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu dönüşümün bir sonraki aşamasında, Türkiye pazarında özellikle Yapay Zeka, Otomasyon veya Ağ Sanallaştırma gibi hangi Ericsson teknolojileri daha fazla ön plana çıkacak? "Ericsson’un Türkiye’deki varlığı çok eski yıllara dayanıyor. 1890 yılında Dolmabahçe Sarayı’na bir telefon hattı kurarak faaliyetlerine başladığını söyleyebiliriz.
O günden bu yana Ericsson, Türkiye’nin dijital dönüşümünde merkezi bir rol üstlendi; mobil şebekelerin her nesline güç verdi ve ülkenin Endüstri 4.0’a geçişini destekledi.
Türkiye’deki operatörlerle uzun yıllardır iş birliği yaparak, akıllı üretim, limanlar ve enerji operasyonlarını destekleyen özel ağlar dahil olmak üzere dayanıklı bağlantı ve gelişmiş kurumsal çözümler sunduk.
Bu projeler, güvenilir kablosuz ağların kritik sektörlerde verimliliği, güvenliği ve inovasyonu nasıl artırdığını net biçimde gösterdi.
Bir sonraki dönem üç temel teknoloji tarafından şekillenecek: yapay zeka, otomasyon ve sanallaştırma.
Yapay zeka, Turkcell ile yaptığımız iş birliği sayesinde şebekeleri öngörülebilir ve kendi kendini optimize eden bir yapıya dönüştürmek için halihazırda uygulanıyor.
Otomasyon bunu bir adım öteye taşıyarak, kendini yapılandıran, iyileştiren ve ölçeklendiren “zero-touch” ağları mümkün kılacak.
Tüm bunların temelini ise sanallaştırma oluşturacak; ağları bulut-yerel, çevik yazılım platformlarına dönüştürerek yeni hizmetlerin çok daha hızlı devreye alınmasını sağlayacak.
Bu yetenekler bir araya geldiğinde, Türkiye’deki operatörlerin dijital dönüşümü hızlandırabilecek ve 6G’ye hazır bir altyapının temellerini atabilecek."Son olarak, Ericsson'un 6G vizyonu bağlamında, bu teknolojinin sunacağı en heyecan verici gelişmelerin ve fırsatların özellikle Türkiye pazarı için ne olduğunu düşünüyorsunuz? "6G’nin en heyecan verici yanı, iletişim, hesaplama ve algılamayı tek bir akıllı yapı içinde birleştirmesidir.
Türkiye için bu, anında hissedilen deneyimler ve verimlilikler anlamına geliyor.
Tüketiciler, uç bilişimle desteklenen hafif cihazlarda çalışan sürükleyici XR deneyimleri ve gerçek telepresence olanaklarına kavuşacak.
Şehirler, daha güvenli mobilite ve daha hızlı acil durum müdahaleleri için hassas konumlama ve ağ tabanlı algılama kabiliyetleri elde edecek.
Fabrikalar ise ekiplerin sorunları öngörmesine ve üretim hatlarını dakikalar içinde yeniden yapılandırmasına yardımcı olan kesintisiz dijital ikizlerden yararlanacak.
Her yerde kapsama alanı sağlamak da önemlidir.
Karasal ve karasal olmayan ağların birlikte çalışması sayesinde, uzak topluluklar ile denizde veya havadaki kritik koridorlar bağlantıda kalır.
Bu durum tarım, lojistik ve turizm alanlarında yeni hizmetlerin önünü açar.
Türkiye’deki iş ortaklarımızla birlikte ilerledikçe fırsatlar daha da belirginleşiyor.
Bu iş birlikleri, büyümeyi hızlandıran, kapsayıcılığı artıran ve geliştiricilerin (developers) açık ağ API’leri üzerinden çalışarak yeniliğin ülke genelinde daha hızlı yayılmasını sağlayacak bir platform oluşturma imkanı sunmaktadır."