Haber Detayı
2026'da yollara çıkacak: Otomobil hoparlörlerinde büyük devrim
Bir otomobilin içinde müzik dinlerken sesin 30 metre öteden geldiğini hissetmek müthiş olmaz mıydı? Warwick Acoustics, hantal hoparlörleri %90 hafifleten elektrostatik teknolojisiyle, araç içini devasa bir konser alanına dönüştürecek yeni teknolojisi ile bunun mümkün kılacağını iddia ediyor.
Akustik kusursuzluktan bahsedildiğinde akla gelen ilk yer bir otomobilin içi olmayabilir.
Ses mühendislerine göre ideal bir ses sahnesi, ses dalgalarının özgürce yayılabileceği geniş ve dikdörtgen odalarda hayat buluyor.
Dar bir araç kabininde ise ses, çok kısa mesafelerde yüzeylere çarpıp geri döndüğü için genellikle boğucu ve “yakın” bir his uyandırıyor.Ancak Warwick Acoustics isimli teknoloji şirketi, bu yerleşik kuralı tamamen değiştirmeyi hedefliyor.
Geliştirdikleri yeni nesil hoparlör sistemiyle, bir aracın içini adeta uçsuz bucaksız bir konser alanına dönüştürerek daha önce duyulmamış bir üç boyutlu ses deneyimi vaat ediyorlar.Geleneksel hoparlörlerin o alışık olduğumuz huni şeklindeki ağır ve hacimli yapısı, bu yeni sistemle yerini incecik bir teknolojiye bırakıyor. “Elektrostatik hoparlör” olarak adlandırılan bu tasarımda, iki delikli metal levha arasına yerleştirilen devrim niteliğinde bir diyafram kullanılıyor.
Elektrikle şarj edilen bu diyafram, gelen ses sinyalleriyle bir elektrostatik alan oluşturarak hareket ediyor.
En dikkat çekici yanı ise, standart hoparlörlerden tam %90 daha hafif olması.
Bu hafiflik sadece araç ağırlığını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda sesin karakterini de baştan aşağı değiştiriyor.İnce tasarım, devasa ses derinliğiSıradan hoparlörlerden çıkan ses dalgaları dışarı doğru yayılırken düzleşiyor ve bu da beynimize sesin kaynağı hakkında bir yön duygusu veriyor.
Ancak bir otomobilde mesafe çok kısa olduğu için ses her zaman kulağımızın dibinde bitiyormuş hissi uyandırıyor.
Warwick Acoustics’in elektrostatik panelleri ise doğrudan “düz ses dalgaları” üretiyor.
Şirketin ticari direktörü Ian Hubbard, bu durumu sesin sanki 30 metre öteden geliyormuş gibi algılanması olarak tanımlıyor.
Yani daracık koltuğunuzda otururken, kendinizi devasa bir stadyumun tam ortasındaymış gibi hissetmeniz mümkün hale geliyor.Teknolojinin sunduğu avantajlar sadece kulaklara hitap etmekle de sınırlı kalmıyor.
Bu hoparlörler çok hızlı ve hassas tepkiler verdiği için sesi düzeltmek adına karmaşık dijital sinyal işleme süreçlerine daha az ihtiyaç duyuluyor.
Bu da sistemin daha az enerji tüketmesi ve maliyetlerin azalmasını sağlıyor.
Ayrıca tasarımları o kadar ince ki, onları koltuk başlıklarına, kapı kumaşlarının altına, hatta ön panelin en dar köşelerine bile yerleştirmek çok kolay oluyor.Çevreci bir yaklaşımla üretilen bu sistemlerde nadir toprak elementleri kullanılmıyor ve bunun yerine geri dönüştürülmüş malzemeler tercih ediliyor.
Warwick, bu ses devriminin 2026 yılında küresel bir lüks otomobil markasıyla birlikte yollara çıkacağını açıkladı.
