Haber Detayı
Ay Dede'nin sırrı: Herkesin gördüğü görüntü ne anlama geliyor?
Gökyüzüne baktığımızda hepimizi yakalayan, Ay yüzeyindeki o tanıdık görüntü, yani "Ay Dede" figürü, aslında gözlerimizin bizi yanılttığı "göksel pareidolia" fenomeninin en özel örneği. Peki ama bu fenomen nasıl doğdu, farklı kültürlerde nasıl algılanıyor?
İnsanlar olarak, rastgele şekillerde tanıdık görüntüler görmeye oldukça yatkınız.
Kayalar, evler veya prizler bile birden bire yüzlere dönüşebiliyor.
Gökyüzünde ise takımyıldızlar, uzak ve alakasız yıldızları efsanelerle ve mitlerle birbirine bağlıyor.
Göksel pareidolia’nın, yani rastgele bir düzende tanıdık bir örüntü veya anlam bulma olayının özel bir örneği de Batı ülkelerinde “Ay’daki Adam” ya da bize daha yakın tabiriyle "Ay Dede" olarak da adlandırılan görüntü.
Ancak, bu tabirin karşılığında bile herkes aynı şeyi görmüyor.Ufukta alçalan Ay’a baktığımızda, ince bulutların da yardımıyla yüze benzeyen detayları fark edebiliyoruz.
Gözler, koyu burun deliklerinde sonlanan parlak bir burun köprüsü ve hafifçe merkezden kaymış bir ağız var.
Ay’daki bu “insan yüzü” görüntüsü, popüler kültürde ilk olarak 1902 yapımı bilim kurgu filmi Le Voyage dans la Lune (Ay'a Seyahat) ile pekişti.
Filmin ikonikleşen karesinde roket, tam da bu yüzün gözüne isabet ediyor.Ay'daki Adam'ın tarihsel ve mitolojik kökenleriAy’daki bu yüz, zaman içinde farklı kültürlerde tanrılar ve dini figürlerle ilişkilendirildi.
Dante’nin İlahi Komedya’sında bu yüz, sonsuza dek Dünya’nın çevresinde dönmeye lanetlenmiş Kabil ile ilişkilendiriyor.
İskandinav mitolojisinde ise bu yüz, büyük kurt Hat’'den kaçan, Ay’ın kişileştirilmiş hali olan Máni’nin ta kendisi olarak algılanıyor.Yüz yorumu popüler olsa da, tek pareidolia örneği bu değil.
Çin mitolojisinde, Ay tanrıçası Chang'e, Ay'da mahsur kalıyor ve ona bir Ay Tavşanı olan Yu Tu eşlik ediyor.
Tavşan teması, Asya'daki birçok kültürde de görülüyor.
Dünyanın farklı yerlerindeki birçok gelenek ise, “Ay'daki Adam” figürünü odun kesiciler, ağaçlar, direkler ve farklı insan figürleriyle ilişkilendiriyor.Letonya'dan gelen "iki kız" efsanesiBu hikayelerin en ilginç örneklerin biri de Letonya'dan geliyor.
Baltık ülkesinden gelen bu hikaye, elinde sırık taşıyan iki genç kızın saunadan çıplak halde kuyuya gelmesiyle başlıyor.
Su toplarken, kızlardan biri Ay’ın güzelliğinden bahsediyor.
Diğeri ise kendi kalçasının daha güzel olduğunu söylüyor ve Ay’a doğru kalçasını gösteriyor.
Bu gösteriye öfkelenen bir Ay tanrısı, kadını herkesin görmesi için kalçası dışarıda olacak şekilde, sırıkla birlikte Ay'a yerleştirerek cezalandırıyor.Aslında gördüğümüz şey, Ay'ın koyu renkli kısımları, yani Ay denizleri (maria) olarak tanımlanan bölgeler.
Elbette bunlar gerçek denizler değil, eski kraterleri kaplayan lavlardan oluşan bazalt düzlükler.
Ay’ın daha açık renkli bölgeleri ise yaylalar veya terrae olarak biliniyor.
Bu bölgeler de volkanik kayalar, ancak Ay’ın küresel bir magma okyanusuyla kaplı olduğu erken dönemlerde oluşmuşlardı.
Bu farklı bileşim, yüzeydeki renk farkını yaratıyor ve gözlerimizin bir yüz şekli algılamasına yol açıyor.